Anne-babalar olarak çocuğumuzun sağlığı; gelişimi; başarısı öncelikler sıralamasında hep üstlerde yer alır. Çocuğumuzun sağlıklı olmasını; güçlü olmasını; en iyi okullarda okumasını; okumayı çabuk sökmesini vs. vs. isteriz. Peki ya ruh sağlığı?
İşte mutlu ve psikolojik olarak sağlıklı çocuklar yetiştirmek için birkaç öneri…
Onu Dinleyin: Kocaman hayal dünyasını sizinle paylaşmak için hevesli bir çocuk anne-babalar için bazen zorlayıcı olabilir. “Hiç susmuyor; sürekli soru soruyor; hep birşeyler anlatıyor” gibi yakınmaları çok sık duyarız. Evet; bazen gerçekten de zordur çocuğu dikkatle dinleyebilmek; hele bir de siz başka bir şeyle uğraşırken konuşmaya başladıysa…
Çocuklar bazen sadece ilgi almak için konuşurlar; bazen de iç dünyalarınının renkli resmini bize aktarmak için… Her ne sebeple olursa olsun; çocuğu dikkatle dinlemek ona değerlilik hissi verir. Kendine değer verildiğini hisseder ve bu da ilerideki yaşlarda özgüvenli bir birey olmasının temelini oluşturur.
Çocuğa Asla Yalan Söylemeyin!: Çok küçük yaşlardan itibaren çocuklar kendilerine söylenen her şeyi anlar ve kaydederler. Hatta bazen alıcıları yetişkinlerden daha açıktır; yetişkinlerin gözden kaçırdığı detayları bile yakalayabilirler. “Çocuktur daha anlamaz” düşüncesiyle çocuğa doğru olmayan hikayeler anlatmak; ya da istediğimiz birşeyi yapmasını sağlamak için yalan söylemek ebeveynlerin sıklıkla yaptığı yanlışlar arasındadır. “Aaa bak bak bak baban geldi”; “Yemeğini yersen seni parka götüreceğim” gibi cümleler belki sadece o an çocuğu sakinleştirmek ve amaca ulaşmak için söylenmiştir;ama çocuk bunları kaydeder ve yemeği bitip parka götürülmediğinde ya da babası gelmediğinde hayal kırıklığı yaşar.
Sürekli bu şekilde kandırılarak büyütülen çocukların güven duygusu geliştirmesi zorlaşır. Bu nedenle çocuğa doğru olmayan şeyleri söylememek; yalan vaatlerde bulunmamak gereklidir.
Çocuğa korkuyu öğretmeyin: Küçük çocuklar korkuyu bilmezler; sonradan öğrenilmiş davranışlarla korku geliştirirler. Bebeklik çağlarından itibaren içgüdüsel olarak taşıdığımız 2 korku vardır; düşme ve yüksek-ani sesler. Küçük bebekler bu 2 durumda tepki verir; korkar. Bunun dışındaki tüm korkular öğrenilmiş korkulardır.
Cesur ve psikolojik olarak sağlam çocuklar yetiştirmek için onlara korkuyu öğretmeyin. Sürekli olarak “seni öcüye veririm”; “cısss”; “ay ay ay aman düşersin” “bak iğneci geliyor” gibi şeylerle korkutulan çocuklar zamanla korkuyu öğrenirler. Yaşamlarının ilerleyen dönemlerinde de bu korkuların izlerini taşımaya devam ederler.
Söz hakkı verin: Çocuğa söz hakkı vermek; onun bir birey olarak kendi varlığını oluşturması ve bağımsız olabilmesi için önemlidir. Özellikle kendini de ilgilendiren konularda küçük yaşlardan itibaren söz hakkı verilmesi çocuğun kişilik gelişimine fayda sağlar.
Tercih hakkı verin: Kendisiyle ilgili kararlarda tercih hakkı verilmesi; çocuğa isteklerini söylemeyi öğretir. Küçük yaşlardan itibaren fikri sorulan çocuklar; kendi fikrini rahatça ifade etmeyi öğrenir. İlerleyen yaşlarda da kendi istek ve ihtiyaçlarını rahatça dile getirebilen; “hayır” diyebilen bireyler olmaları adına zemin sağlar.
Asla koşullu sevgi cümleleri kurmayın: Bir çocuğun kişilik gelişimi için belki de en fazla ihtiyaç duyduğu şey; koşulsuz sevgidir. Çocuk ne olursa olsun anne-babasının onu seveceğini bildiğinde hata yapmaktan korkmamayı öğrenir. Anne-baba çocuğa “yemeğini yemezsen seni sevmem”; “oyuncaklarını toplamazsan seni sevmiyorum” ya da “yaramazlık yapıyorsan artık senin annen olmam” gibi koşullu sevgi içeren cümleler söylediğinde çocuk tek bir şey öğrenir: sevgi almak için önce bunu hak etmesi; karşıdakinin isteklerini yerine getirmesi gerekmektedir. Bu duygu; çocuğun değerlilik bilincini zedeler. Böyle büyütülen çocuklar ileride de ilgi ve sevgi almak için başkalarının isteklerini yerine getirmeleri gerektiğini düşünürler.
Bunun yerine çocuğa “sen ne yaparsan yap ben seni hep seveceğim” gibi koşulsuz sevgi cümleleriyle sadece varlığının bile değerli olduğunun öğretilmesi gerekir.
Çocuğunuza duygularını ifade etmeyi öğretin: duygularını iyi tanıyıp ifade eden bireyler daha sağlıklı ilişkiler yaşarlar. Çocukluk çağından itibaren çocuğa duygularını ifade etme özgürlüğü vermek; ağlamasına; gülmesine; sevinmesine; üzülmesine izin vermek; ileride bu duygularıyla daha barışık olmasını sağlar.
Bağırmayın: Bağırmak çocukların anlamlandıramadıkları bir eylemdir. Siz bağırdığınızda çocuk sadece yüksek sesten korkar ve yüz ifadenizden birşeyin yolunda olmadığını anlar;ama kendisi adına bundan bir ders çıkaramaz. Bu yüzden de çocuğa bağırmak; onu korkutmak dışında bir işe yaramaz.
Kural koymanız gereken konularda net ve kararlı olun: net ve kararlı olmak mutlaka bağırmak ya da sert olmak demek değildir. Kurallarınızda yumuşak; sevecen fakat kararlı olun.
Yapma; etme yerine olumlu kalıplar kullanın: -me; -ma ile biten emir cümleleri çocuklarda pek işe yaramaz. Çocuğa “yapma” dediğimiz zaman çocuk mevcutta yaptığı şeyin yerine ne yapması gerektiğini algılayamaz. Bu yüzden de aynı şeyi yapmaya devam eder. Bunun yerine mutlaka alternatif davranışı da göstermek gerekir. “Hadi gel onun yerine bununla oynayalım” gibi.
Sorumluluk verin: Çocuğun her ihtiyacını gideren; onun adına herşeyi düşünen anne-babalar; çocuklarını koruduğunu; onun hayatını kolaylaştırdığını düşünür. Oysa ki böyle büyütülen çocuklar ileriki yaşlarında sorumluluk alma problemleri yaşarlar. Küçük yaşlardan itibaren çocuğa kendi bakımıyla ilgili sorumluluk vermelidir. Anne-babalar genelde kendileri uyarmazsa o sorumluluğun yerine getirilmeyeceğinden korkarlar ve çocuklarının olumsuz sonuçlarla karşı karşıya kalmaması için o sorumluluğu üstlenirler. “Ben hatırlatmasam ödevlerini yapmak aklına bile gelmiyor; ne yapayım yani; ödevini yapmadan mı okula göndereyim” annelerden sıklıkla duyduğumuz bir cümledir. Anne bu şekilde çocuğu adına sorumluuk üstlenmeye devam ettiği müddetçe çocuk kendisi için çok önemli olan bir şeyi öğrenemeyecektir: kendi hayatının sorumluluğunu almak…
Cezalandırmak yerine ödüllendirin: Çağdaş öğrenme ve şartlanma araştırmaları gösteriyor ki; öğrenmede ödüller cezalardan daha etkilidir. Çocuğunuzun yaptığı yanlışları cezalandırarak eğitmek yerine doğru davranışları ödüllendirin. Tepki verdiğiniz davranış pekişir; bunu unutmayın…