Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Kıskançlık

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:05    Güncellendi: 18.02.2025 22:05
Kıskançlık

Kıskançlık nedir?

Kıskançlık herkesin zaman zaman deneyimlediği bir duygu olmakla beraber çok da kabul gören bir duygu değildir. Bunun en önemli sebeplerinden biri kıskançlığın haset ile aynı şekilde algılanmasıdır. Oysa hasette “bende yok; o zaman sende de olmasın” arzusu varken; kıskançlık daha masum bir şekilde bakıldığında gıpta etmek yani “keşke bende de olsa” şeklinde de algılanabilir çünkü herkes gıpta edebilir. Ancak gıpta etmekte aslında kötü niyet olmasa da; her iki durumda da ”bende bir şeyler eksik” inancı vardır ve gıpta edilen; arzulanan şeye kişi sahip olamayacağını düşünür; bu da kıskançlığa neden olur.

Kıskançlığın sebepleri:


Kıskançlık doğuştan gelen bir duygu değildir; öğrenilir ve kişinin yetiştirilme şekline göre yoğunluğu değişir. İnsan bebekken mükemmeldir. Bebekler veya çok küçük çocuklar; ben güzel değilim; akıllı değilim diye düşünmezler; başkasının ne düşündüğünü önemsemezler. Ancak büyürken; toplumun ve ailenin değerlerini; düşüncelerini; inançlarını öğrenmeye başlarlar. Eğer bu süreçte; kendileri oldukları için değil de; ebeveynlerinin değer yargılarına; düşüncelerine; inançlarına göre kabul görürlerse; zaman içinde özlerinden uzaklaşırlar. Ebeveynlerinin beklentilerini karşılayamazlarsa onaylanmadan; kıyaslanarak; utandırılarak büyürler ve kendi ihtiyaçlarının farkına varamazlar. Sürekli kıyaslandıkları için dikkatleri daha çok başkalarının neleri olduğuna yoğunlaşır. Örneğin; ailede veya okulda yüksek not almak diğer öğrencilerle rekabet içinde olmak; çaba göstermekten daha önemliyse; çocuk sürekli başkalarıyla kıyaslanır. Gösterdiği çaba takdir edileceğine; başka arkadaşlarının daha yüksek not alması takdir edilirse; yüksek not alan arkadaşları kadar iyi olmadığı söylenerek utandırılırsa; kendisinin yeterince iyi olmadığını düşünmeye başlar ve bende bir şeyler eksik duygusuyla büyür. Küçükken ben yeteri kadar iyi değilim şeklinde atılan tohumlar; beslenir büyürse; bu kıskançlık kişiye zarar vermeye başlar. Kişi zaten yeteri kadar iyi olmadığını düşünürse; sevdiği insanın kendisinden daha iyi birine gideceği korkusu ile sevdiğini kıskanmaya; onu kısıtlamaya başlar. Örneğin eşini kıskanan bir kadında veya erkekte; aslında “ben zaten yeterince iyi değilim; her zaman benden daha iyi birini bulabilir” korkusu vardır. Yeteri kadar iyi olmadığını düşündüğü içinde bırakılmaktan çok korkar; bilinç düzeyinde bununla yüzleşmek çok zor olduğu için bu eksiklik duygusu bilince çıkamaz ve kaybetme korkusu; karşısındakini kıskanmak; kısıtlamak olarak ortaya çıkar. Sevdiklerini kıskanmanın yanında kıskançlık başkalarının sahip olduğu şeyleri kıskanma şeklinde de ortaya çıkabilir. Kişi; kendi içindeki eksiklik hissini ancak pahalı arabalar; telefonlar; evler; mücevherler ile kapatabileceğini düşünürse; maddi açıdan zengin kişilere özenir; onlar gibi olmak ister. Ancak kendisini eksik hisseden biri; maddi olanaklara sahip olsa da içten içe; kendisinde eksik bir şeylerin olduğunu düşünür. Kendi imkânlarını daha iyi imkânlara sahip kişilerle kıyaslar ve onların sahip olduklarına hiçbir zaman sahip olamayacağına inanır ve kıskanır.

Kıskançlık ve ilişkiler:

Başkalarıyla ilişkilerimiz kendimizle olan ilişkimizin bir yansımasıdır. Bu durumda da; kendi içimizde ne kadar boş; eksik yetersin hissedersek karşımızdakine de bunu yansıtırız. Kendini eksik hisseden birinin özüyle teması zayıftır bu nedenle de daha çok başkalarıyla ilgilidir. Bu eksiklik hissini herkes zaman zaman hissedebilir ancak kişi kendi ihtiyaçlarının farkındaysa; özüyle bağlantısı kuvvetliyse; kıskançlık hissettiği zaman bunun farkına varır ve bu genelde gıpta şeklinde ortaya çıkar. Kişi; başka birine gıpta ederse o kişiyi takdir eder; bu da ilişkileri güçlendirir. Ancak kişi kendisini çok derinlerde; yetersiz; değersiz; eksik hissediyorsa; o zaman bu duygu haset olarak ortaya çıkar ve ilişkileri çok yıkıcı şekilde etkiler. Kıskançlık duyarak “keşke bende de olsa” diyebilen biri aslında kendisinde olmadığının farkındadır. Oysa haset duyan kişi aslında ne kadar eksik; ne kadar boş; yetersiz hissettiğinin farkında değildir. Bu hisler o kadar dayanılmazdır ki; görmezden gelinir ve “bende yok o zaman onda da olmasın” şeklinde ortaya çıkar. Haset eden kişi; karşısındakini küçümser; iğneler; dalga geçer; kendi içindeki değersizlik; yetersizlik hisselerini karşısındakine yansıtarak; karşısındakini; yaptığı işleri veya sahip olduklarını değersizleştirir. Başkasının başına iyi bir şey geldiğinde sevinemez. Haset duyan kişiler; hayatı hem kendilerine; hem de haset duydukları kişiye zehir ederler. Haset duyan insanların amacı üzüm yemek değil bağcı dövmektir. Bu durumda da; ilişkide oldukları kişiyi kıskanıyorlarsa; sürekli karşısındakini eleştirir; yaptığı hiçbir şeyi beğenmez; şakalarında bile karşısındakini aşağılar. Bu durumda da ilişkileri bozulur.

Kıskançlık tedavi edilebilir mi?

Kıskançlık; kişiye veya çevresindekilere zarar vermedikçe normal bir duygudur ve ara sıra yaşanabilir. Bu durumda kişi eğer kıskandığının; gıpta ettiğinin farkındaysa; bunu kontrol edebilir; kendisini üzmek yerine neden böyle hissettiğini anlamaya çalışır ve bu duygu kişinin gelişmesine de katkıda bulunabilir. Ancak kıskançlığın sebebi kişinin bilinçaltında kendisini çok eksik; kötü görmesi ise bu eksiklik ve kötü benlik duygularını bilinç seviyesine taşıyamaz ve bu yıkıcı bir şekilde ortaya çıkar. Bilinçdışındaki eksiklik; yetersizlik; değersizlik duygularını da kabul etmek çok zor olduğu için; kişi bu duyguları kabul etmez; bu durumda da kabul etmediği duyguların üstesinden gelemez. Ancak bu durumdan çok rahatsız olmaya başlar ve değişmek isterse yardım alarak baş etmesi zor duygularla temas edebilir ve bu duyguların üzerindeki etkisi azaldıkça; özüyle bağlantısı artar; ihtiyaçlarını fark eder; dikkati dışarıdan; kendine döner ve kendisine ve çevresine zarar veren bu duyguların üstesinden gelebilir. Fakat aşırı kıskançlık duyguları kişinin kendisini rahatsız etmiyorsa; bu durumda bu kişilerden uzak durmakta fayda vardır çünkü kıskandıkları kişileri zehirleyen; yoran bir ilişki tarzları vardır.