Bir Pazar günü. Kız ve erkek ayrımı yok bu ailede; çocuğun cinsiyeti önemsiz; eşit oranda sevilirler anne babası tarafından. Yani böyle söyler ebeveyn. Bize de inanmak düşer elbette. Ali; Ayşe; Aylin adlı üç çocukları var. Ali 10 ablası Ayşe 13; Aylin henüz 6 yaşında. Ali susamıştır.
Ali-Anne su
Anne-Ayşe kızım kardeşine su ver
Ayşe-Niye kendi almıyor?
Anne-Versen ne olur?
Ayşe-Bana ne kendi alsın suyunu
Ali- Baba ablam bana su vermiyor
Baba- Çabuk Ali’nin suyunu getir
Ayşe-Öf ya kendi alamaz mı!!!!
Ali suyunu kendi almaktan başka çaresi olmadığını anlar ve mutfağa doğru ilk adımı atar ki
Baba- Otur sen erkeksin
Ali aldırmadan mutfak yoluna koyulmuştur
Baba- “Otur dedim Ali sen erkeksin; Ayşe kalk Ali’ye su getir” der öfkeyle; Ayşe çaresiz su getirir; çok sinirlidir; homurdana homurdana verir suyu Ali’ye
Baba- Homurdanmayı bırak düzgün ver suyu kardeşine; bundan sonra Ali senden bir şey istediğinde yap bozma sinirlerimi benim
Ayşe ne yaşamaktadır? Zihninden hangi düşünceler geçiyor; hangi duyguları hissediyordur?
Ali ne yaşamaktadır? Zihninden hangi düşünceler geçiyor; hangi duyguları hissediyordur?
Baba ne yaşamaktadır? Zihninden hangi düşünceler geçiyor; hangi duyguları hissediyordur?
Ayşe diğer odaya gitmiş; anne öğle yemeğini hazırlamak için mutfağa yönelmiştir. Aylin bebekleriyle oynuyor; baba televizyon izliyor; Ali de bilgisayarda. Bir süre sonra anne seslenir
Anne-Ayşe hadi gel masayı hazırla
Ayşe oralı değildir; duymamazlıktan gelir; ama annenin sesi daha yüksek perdeden bir kez daha gelir
Anne-Ayşe hadi gel dedim sana yemek yiyeceğiz
Ayşe halen oralı değildir ki; anne sinirli bir şekilde bağırır
Anne- Ayşe sağır mısın masayı hazırla dedim; daha kaç kere seslenmem gerekiyor!!!
Ayşe homurdanarak mutfağa gider ve kaşıkları hışımla masaya bırakır; eşinin sesinden rahatsız olan adam dayanamaz ve Ayşe’ye
Baba- “Masayı adam gibi hazırla”diye çıkışır
Ayşe- “Niye Ali de yardım etmiyor; sakat mı?”diye sorar öfkeyle
Baba- O erkek
Ayşe’nin masayı hazırlamaktan başka çaresi yoktur; isteksizce hazırlar masayı
Baba- Ayşe git Ali’yi yemeğe çağır
Ayşe Ali’nin bulunduğu odaya yönelir
Ayşe-“Buyursunlar padişahımız yemek hazır; isterseniz masayı buraya taşıyayım siz yorulmayın efendim” dediğini duyan babası
Baba- Bu kız çok terbiyesiz oldu hanım; nasıl baş edeceğiz bunla bilmiyorum
Anne- Eee vaktinde sen şımarttın ben sana demiştim
Baba- Ne yapsaydım sevmese miydim çocukları?
Anne- Ee ben karışmıyorum demiştim ben sana
Ayşe; Aylin ve Ali bu konuşmalar esnasında masadaki yerlerini almışlar ve baba oflanarak biraz da yemeği keyfe dönüştürmek istercesine lafı değiştirir ve Ali’ye laf atar
Baba- Eee Ali söyle bakalım var mı kız arkadaşın?
Ali kızarır bozarır; yok derken kardeşleri de sessizleşir.
Baba- Aaa Ali bunda utanacak ne var? Erkek adamsın olacak tabi kız arkadaşın. Söyle söyle çekinme kız güzel mi?
Ayşe şaşkındır. Küçüklüğünden beri babasının “Erkeklerle arkadaşlık ettiğini duyarsam bacaklarını kırarım” söylemiyle büyümüştür. Anlamaya çalışır.
Ayşe ne yaşamaktadır? Zihninden hangi düşünceler geçiyor; hangi duyguları hissediyordur?
Ali ne yaşamaktadır? Zihninden hangi düşünceler geçiyor; hangi duyguları hissediyordur?
Baba ne yaşamaktadır? Zihninden hangi düşünceler geçiyor; hangi duyguları hissediyordur?
Bir şekilde yemek bitmiş ve herkes masadan ayrılmıştır; baba televizyonun başına geçmiş; Aylin oyuncaklarına yönelmiş; Ali bilgisayara uçmuştur ve Ayşe tam kalkmak üzeredir ki
Anne- “Hadi güzel kızım masayı topla; çay koy içelim” dediğinde Ayşe yılgın şekilde denilenleri yapar. Yüzünden düşen bin parçadan etkilenen baba
Baba-“Ne o suratın hali öyle masa toplayacaksan hiç toplama” diye söylenir
Ayşe ne yaşamaktadır? Zihninden hangi düşünceler geçiyor; hangi duyguları hissediyordur?
Bağlanma teorisyenleri bebeğin; doğduğu andan itibaren anneyle yaşadığı deneyimler ve aralarında geliştirdikleri ilişki şekillerinin bebekte “Ben” ve “Öteki” algılarını geliştirdiklerini savunur.
“Ben-Benlik” dediğimiz şey; sevgiye ne kadar layığım; ne kadar sevilmeye değerimi algılayan tarafımızdır.
“Öteki” dediğimiz şey ise; diğer insanlara ne kadar güvenebilirim; bana ilgi ve sevgi sunmaya ne kadar hazırlar bilgilerini algılayan tarafımızdır.
Peki “Ben” ve “Öteki” algılarımız yalnızca bebeklikte şekillenir ve öyle mi kalır?
Ayşe’nin “Ben” ve “Öteki” algısı sizce nasıl etkilenir?
Ali’nin “Ben” ve “Öteki” algısı sizce nasıl etkilenir?
Aylin’nin “Ben” ve “Öteki” algısı sizce nasıl etkilenir?
Ayşe sevgiye ne kadar layık; kendini ne kadar sevilmeye değer buluyor?
Ali sevgiye ne kadar layık; kendini ne kadar sevilmeye değer buluyor?
Ben ve Öteki algılarımız yetişkin hayatında kurduğumuz yakın ilişkilere model teşkil eder. Kişinin “Benlik ve Öteki” algısı olumluysa başkalarına güvenli bağlanır; hem kendine hem karşısındakine değer verir. Rahatlıkla yakın ilişki başlatabilir ve kurduğu ilişkileri sağlık şekilde sürdürebilir. Bu ilişkiler oyun arkadaşlığından; okul arkadaşlığına; komşuluk ilişkilerine; evlilik ilişkisine kadar geniş yelpazededir.
Bir Pazar gününden örnek verdiğimiz bu ailedeki çocukların Benlik algıları nasıl gelişiyordur?
Ayşe olumlu benlik algısı geliştiriyor olabilir mi?
Ali olumlu benlik algısı geliştiriyor olabilir mi?
Aylin olumlu benlik algısı geliştiriyor olabilir mi?
Çocuklarımızın Benlik algıları onlara davranış şeklimizle ilgili. Konuşmaya kalkınca kız ve erkek çocuklarımızı ayırmayız; hepsini çok severiz. Dilimizle söylediğimiz şeyleri davranışlarımız tasdikliyor mu?
Geçen yıldan bu yana boşananların sayısı evlenenleri geçtiğine göre “Ben ve Öteki” algılarında bir şeyler yolunda gitmiyor demek ki? Çocuklarımız hep çocuk kalmayacak; ilerleyen zamanlarda bazıları yuva kuracak; bazıları ise;
Yukarıda ““Benlik ve Öteki” algısı olumluysa başkalarına güvenli bağlanır; hem kendine hem karşısındakine değer verir. Rahatlıkla yakın ilişki başlatabilir ve kurduğu ilişkileri sağlık şekilde sürdürebilir.” demiştim hatırlarsınız “Benlik ve Öteki” algısı sadece olumlu şekilde gelişmez.
Bazen “Benlik algısı” olumsuz gelişir; buna rağmen “Öteki algısı” olumlu gelişmiştir. Kişinin “Benlik algısı” olumsuz “Öteki algısı” olumluysa; kurduğu ilişkilerde saplantılı bağlandığı görülür. Hiçbir zaman kendine güvenmez daima ötekine güvenir. Kendini değer verilmeye layık algılamaz; Öteki her zaman değerli ve üstündür. Yemez yedirir; giymez giydirir. Tanıdık geliyor mu size? Benlik algısı olumsuz gelişmiş kişi de nihayetinde bir insan; komando değil. Onun da ihtiyaçları var. O da acıkır; susuzluk çeker; dinlenmeye; uyumaya ihtiyaç duyar. Onun da çişi gelir; ama o kendi ihtiyaçlarına öylesine duyarsızlaşmıştır ki makine gibi başkalarına yetmeye çalışır. Onaylanan TÜRK KADINI profili.
Türk kadınlarının çoğu küçük yaştan itibaren komando gibi eğitilir.
“Ali-Anne su
Anne-Ayşe kızım kardeşine su ver
Ayşe-Niye kendi almıyor?
Baba- Otur sen erkeksin; homurdanmayı bırak düzgün ver suyu kardeşine; bundan sonra Ali senden bir şey istediğinde yap bozma sinirlerimi benim”
“Anne-Ayşe hadi gel masayı hazırla
Ayşe- “Niye Ali de yardım etmiyor; sakat mı?”diye sorar öfkeyle
Baba- O erkek”
“Baba- Eee Ali söyle bakalım var mı kız arkadaşın? Aaa Ali bunda utanacak ne var? Erkek adamsın olacak tabi kız arkadaşın. Söyle söyle çekinme kız güzel mi?”
Hatırladınız bu diyalogları. Şimdi şöyle bir düşünün çevrenizdeki kadınları. Bu diyalog ve davranış şekilleri altında yetişkin hayatına adım atan kadınlar kendi mizaçlarından getirdikleri ve kazandıkları kişilik özellikleriyle de orantılı olarak nasıl bir “Benlik ve Öteki” algısı geliştirebilirler. Eğer kadının asi; kararlı bir yapısı varsa “Benlik algısı” söylemde olumlu kalabilir; yani kadın kendini sevilmeye; istenmeye; beğenilmeye değer bulduğunu söyleyebilir; öyle de davranabilir; ama özünde ne yaşar? Ama muhtemel Öteki algısı olumsuz olacaktır. Yani ben sevilmeye layığım ama insanlar güvenilir değil. “Kesin benden bir çıkarı var; Köprüden geçene kadar ayıya dayı diyordur” gibi. Ya da çoğunlukla “Olumsuz Benlik Algısı” geliştirir. Eğer kişinin hem Benlik hem de Öteki algısı olumsuzsa ya kayıtsız şekilde bağlanır (dayak yediği halde evliliğini sürdüren; horlandığı; hakarete ve küfre maruz kaldığı; aldatıldığı halde…. yola devam eden) ya da korkulu şekilde bağlanamaz (arkadaş edinmeyen; evlenmeye asla yanaşmayan… kişilerde olduğu gibi).