SEVGİ
Mutlu bir hayatın temeli sevgi görmek ve sevgi vermek ile oluşturulur. Oysa insanların çoğu mutluluğun yalnızca sevgi görmek olduğunu; sevgi gösterdiği kişiden karşılık almak olduğunu düşünür. Böyle düşünen bir kişi sevgi gösterdiği kişiden karşılık bekler ve alamayınca da bir takım pişmanlıklar yaşar. Bu pişmanlıkların yaşanmaması için sevmeyi bilmek; sevmek ve sevgi dolu olmak gerekir.
Sevginin tanımlanmasında iki boyut vardır. Bunlardan birincisi sevginin duygusal boyutu; diğeri ise sevgi dolu olmayı öğrenmek; istemek ve seçmektir. Bu ikisi aynı şeyler değildir ve birbirlerinden ayrı olarak ele alınması gerekir.
Sevginin duygusal boyutu birini seviyorum; spor yapmayı seviyorum; makarnayı seviyorum gibi cümlelerle ifade edilir. Duygusal boyut aynı zamanda tutkuyu da içerir; bu tutku bazen vazgeçilemez hale gelebilir.
Sevgiyi seçme boyutu ise sevmeyi hissetme becerisine yani sevginin duygusal boyutuna sahip olunmasa bile sevmeyi tercih etmektir. Çünkü her insanda sevme gücü vardır; fakat o sevgiyi fark etme; gösterme; ifade etme ve sunma cesareti yoktur. İnsanın sevmeyi tercih etmesi kendisini sevmeyi öğrenmeyle başlar. Kişi ilk önce kendini sever; sonra aile bireyleri; arkadaşları gibi kendisine yakın olan kişileri sever ve sonrasında da ilişkilerinde sevgi dolu olmayı; sevgi göstermeyi seçer. Sevgi gösteryi seçen kişinin dünyasında nefrete yer yoktur: nefret ettiği kişiyi bile sevmeyi; nefret ettiği kişiyi sevdikçe; onun içindeki güzellikleri görmeyi tercih edebilir.
Sevgiyi tercih etmenin birinci aşaması yukarıda da belirtildiği gibi kişinin kendini sevmeyi seçmesidir. Kişinin kendini sevmesi; değerli hissetmesine; kendisine güvenmesine ve kendisini mutlu hissetmesine neden olur. Bu sebeple kişinin kendini sevmesi aynı zamanda ruh sağlığını koruması için de çok önemlidir. Bazı insanlar için kendini sevmek çok zor değilken bazıları için çok zor olabilir. Büyürken ebeveynleri ya da kardeşleri tarafından sevilmediğini hisseden; çok fazla eleştirilen; aile içinde diğer kardeşlerinin kendinden daha fazla sevildiğini hisseden; bedensel görüntüsü ya da bir kişilik özelliği; aile içinde alay etmelere sebep olan bir birey kendini sevmek konusunda zorlanır. Dolayısıyla kendini sevmeyen kişi başkalarını sevmekte de zorlanır. Bu kişiler için dönüm noktası sevmeyi tercih etmeleriyle başlar. Başkaları tarafından sevilmeyi beklemek ve sevilmek için çaba sarf etmek kontrolü başkalarına bırakmaktır. Oysa sevilmese bile sevmeyi tercih eden kişi kontrolü kendi eline alır. Bu da sevgi almak değil ama sevgi vermenin kişinin gücünde; elinde ve kontrolünde olduğunu gösterir. İnsanın kendini sevmesi vücudunun zehirli yanına tohum ekip; orada çiçekler açmasını sağlamasıdır.
Sevgiyi tercih etmeninin ikinci aşaması da kişinin kendisine yakın olanlara sevgi ile yakınlaşması ve sevgi dolu ilişkiler kurmayı seçmesidir; istemesidir. İnsanların çoğu en çok annesi; babası; kardeşleri; eşi; çocukları; diğer aile üyeleri gibi yakınlarının yanı sıra arkadaşlarını da severler; en çok pişmanlıklarını da onlarla yaşarlar. Pişmanlıklarının sebebi çoğu kez onlara sevgi ile yakınlaşmadıkları; onlara zaman ayırmadıkları ya da onlara sevgilerini ifade edecek fırsatı bulamadıkları içindir. Bu sebeple yakın ilişkilere öncelik vermek ve zaman ayırmak; onlara sevgi dolu yaklaşmanın bir yoludur. Kişiler en kolay yakınında olanlara öfkelenirler ve en kolay onları kırarlar. Kişinin yakınlarına öfke duymak yerine sevgi duymayı tercih etmesi gerekir.
Sevgiyi seçmenin üçüncü aşaması ise şefkat göstermektir. Şefkat göstermek karşıdaki kişinin kötü özelliklerine değil de iyi özelliklerine odaklanmakla mümkündür. Şefkatin temelinde karşıdaki kişiye zarar vermemek yatar. Kişi bazen söylediği bir sözle; bazen bir bakış; bir tavır; bir davranış ile bazen de bir araç ile karşısındakine zarar verebilir. Karşıdaki kişiye zarar vermemek; buna özen göstermek aynı zamanda içteki sevginin ve şefkatin dışavurumudur.
Sevgiyi seçmek için birçok sebep var. Sevgiyi seçen kişi ailesi; ilişkileri ve arkadaşları için zaman ayırır; insanlara maddi şeylerden daha fazla önem verir. Kendisine yakın olan ya da olmayan insanlara şefkat gösterip göstermediğini anlamaya çalışır.
Kişinin hayatında sevgiye yer vermesi; mutlu olması için yapacağı en önemli şeydir. Sabah yataktan kalktığında sevgi dolu olduğuna inanan bir insanın; evden çıktığında birisine gülümsemesi; yardıma ihtiyacı olan birine yardım etmesi; o gün kim bilir kaç kişinin kendisini iyi hissetmesine sebep olacaktır. Kendini seven; yakınlarını seven ve onlara şefkat gösteren kişilerin toplandığı ortak bir nokta vardır. Bu da dünyayı daha iyi kılmaktır.