Kısa sürede hızlı kilo vermeyi vaat eden düşük kalorili veya tek çeşit besine dayalı diyet listelerinden uzak durunuz. Unutmayın ki bu tarz listeler hızla kaybedilen kiloları hızlı bir şekilde geri döndürmektedir.
Protein-karbonhidrat ayrımını savunan diyetler; vücudun asit-baz dengesini bozar; kolesterolü yükseltir; tansiyon ve kalp-damar hastaları için önerilemez.
Proteini yüksek; düşük kalorili diyetlerin kolesterol açısından da zengin olması kalp hastalığı açısından çok önemli bir risktir.
Atkins diyeti; Zone diyeti ve South Beach diyeti düşük karbonhidratlı diyetlerin içinde en fazla dikkati çekenler arasında yer almaktadırlar. Peki; sizce düşük karbonhidratlı; yüksek proteinli diyetler uzun vadede kalıcı başarılar sağlayabiliyor mu? Düşük karbonhidratlı diyetlerin mantığı; insülin üretimini azaltmaktır. Kilo alımının temel sorumlusu olan insülin hormonu karbonhidratların varlığında vücutta daha fazla üretilerek glikojen depolamaktadır. Bu diyetlerle insülini azaltarak kilo verimini kolaylaştırmak hedeflenir.
Atkins diyeti en popüler düşük karbonhidratlı diyetlerden biridir; başlangıçta bir günlük karbonhidrat tüketimini 20 grama kadar sınırlar. Oysaki yetişkin bir kişinin günde en az 120-130 gram kadar karbonhidrat alması gerekir. Günlük karbonhidrat alımınızı aşırı şekilde sınırladığınız takdirde; vücudunuz önce depolanmış olan karbonhidratı (glikojen) enerji olarak kullanacaktır. Karbonhidrat kalmadığında ise yağları yakmaya başlayacaktır. Vücudunuz glikojeni yaktığında; su salınır ve kilo verirsiniz. Aynı zamanda yapılan araştırmalar bu tip diyetler sonucunda; vücuda salınan keton cisimciklerinin kemik harabiyetine yol açarak erken dönem osteoporoz riskine yol açtığını göstermektedir. Ketonlar iştahı baskılar; ancak aynı zamanda yorgunluk ve bulantıya da neden olurlar. Sonuç olarak; günlük kalori alımınız karbonhidrattan yeterince düşükse; bu durum kas dokusunun kaybına neden olabilir. Böylece tartımda kilo verdiğinizi zannedebilirsiniz.
Zayıflama ilaçlarını lütfen 3-5 kg kilo fazlanız için kullanmayınız. Bu haplar obezite problemi olan bireylerde doktor kontrolünde; doktor tavsiye etiği takdirde kullanılmalıdır. Bu ilaçların kalp damar sağlığı üzerinde oluşturabileceği yan etkiler unutulmamalıdır.
Düşük yağ içeriğine sahip diyetlerde; yağda eriyen vitaminlerin gerektiği gibi emilememesi sonucunda; vitamin eksiklikleri yanında; bağırsakların çalışmasında olumsuzluklara neden olarak kabızlığa da davetiye çıkartılır. Böylelikle çalışmayan sindirim sistemi metabolizmanızın da yavaşlamasına neden olur.
Sıcak su; limonlu su; sirkeli su gibi içeceklerin içilmesinin kilo kaybına veya yağ yakımına etkisi bulunmamaktadır. Bunlar yalnızca sizi psikolojik olarak telkin eder.
Mucizevî olduğu iddia edilen alet ve kremlerden lütfen uzak durunuz. Bu yöntemler kilo kaybı yerine para kaybı sağlayan yöntemlerdir.
Sadece ağır egzersizler ile hızla kaybedilen kilolar egzersiz programı bırakıldıktan sonra geri dönüşümlüdür. Lütfen egzersizi hayatınızın bir parçası haline getirin. Ilımlı ve sürekliliği olan; size özel hazırlanmış egzersiz programları uygulayın.
Hızla kilo verilen tüm uygulamalarda; kadınlarda adet düzensizliği; hamile kalamamak; uzun dönemde östrojen hormonunun eksikliğine bağlı olarak kemik erimeleri ve hatta genç yaşlarda kemik kırılmaları gibi önemli sağlık sorunları gelişebilmektedir.
Tüm bu yanlış yöntemlerle sindirim ve sinir sistemi bozuklukları; anemi; yorgunluk; baş dönmeleri; bulantı ve kusma; hipotansiyon; safra taşları; soğuk intoleransı; kuru cilt; saç dökülmesi; kolesterol ve ürik asit seviyelerinde yükselme gibi sorunların baş gösterdiği ve uzun vadede çok daha ciddi durumlara yol açacağı unutulmamalıdır.
Sonuç olarak; diyetisyen; doktor ve spor hekiminiz kontrolünde; karbonhidrat; yağ ve protein oranları ayarlanmış; sebze; meyve ve posalı besinlerin bolca tüketildiği; sıvı alımının bol olduğu; az ve sık öğünlere yer verilen ve egzersizle desteklenen ve en önemlisi davranış değişikliği şeklinde benimsenen bir diyet olmadan; yukarıdaki yöntemlerden herhangi biri veya birilerinin uygulanmasıyla sağlıklı ve kalıcı kilo kaybının imkânsız olduğu bilinmelidir. Aksi takdirde elde kalan ruhsal; maddi ve manevi kayıplardan fazlası olmayacaktır.