Bu yılın grip salgınına neden olan virüs İnfluenza A grubundan H3N2 virüsü. Salgına neden olan %80 H3N2 virüsü olmakla birlikte H1N1 virüsü olarak adlandırılan ve ‘domuz gribi’ olarak bilinen virüs de görülmekte. Ancak H3N2 domuz gribine göre daha ağır bir hastalık dönemi geçirilmesine neden oluyor. Bu virüs daha önce görülmediği ve toplumda bu virüse karşı direnç oluşmadığı için hızlı bir yayılma söz konusu. Aralık ayı başında kısmen başlayan giderek artan salgın şu sıralar en yüksek seviyeye ulaştı. Hasta sayısı gün geçtikçe artmakta ve bu virüs her yaş grubunu etkilemekte. Akciğer; astım ve yüksek tansiyon hastaları ile yaşlılar ve bebekler için bu grup virüsler tehlikeli olmakla beraber; hastalığı olmayan erişkinler için çok büyük tehlike söz konusu değildir. Hastalığın belirtileri; baş ağrısı; yüksek ateş; çok ağır halsizlik ve ardından ortaya çıkan ve uzun süren kuru öksürük olarak sıralanabilir. Diğer yakınmalar geçse de öksürük uzun süre devam etmektedir. Üst solunum yolları hastalıklarının seyri sırasında yüzde 1 oranında zatürre ve yüzde 5 oranında bronşite dönüşme riski söz konusu olduğundan grip geçirilirken nefes darlığı; hırıltı; göğüs ağrısı; kanlı balgam ya da pas rengi balgam; çok yüksek ateş; sık nefes alıp verme; bilinç bulanıklığı varlığında acilen hekime başvurulmalıdır.
Gripten korunmak için neler yapılmalı?
• Vücut direncinin yüksek tutmak için dengeli beslenmeli; düzenli uyumalı ve spor yapılmalı.
• Eller sabunla sık sık yıkanmalı.
• Özellikle de risk grubu kabul edilen KOAH ve astım gibi kronik solunum yolu hastaları; kalp hastaları; diyabetliler; kanser hastaları; böbrek yetersizliği olan hastalar mümkün olduğu kadar evlerinden çıkmamalılar.
• Grip veya soğuk algınlığı geçiren kişilerden uzak durulmalı; bu kişilerle öpüşmemeye; el sıkışmamaya dikkat edilmeli.
• Cep telefonu; klavye; gibi günlük hayatta sürekli kullanılan eşyalar sık sık temizlenmeli.
• Ev dışında herkesin kullanımına açık mekanlarda kapı kolları; gibi birçok kişinin temas ettiği yerlere dokunduktan sonra eller yıkanmalı.
• Havaya göre giyinilmeli. Üşütmeyen ancak aynı zamanda terletmeyen; ince birkaç kat giysi tercih edilmeli. Seçilecek giysi ter emiyor olmalı.
• Ev ve iş ortamını sık sık havalandırmalı. Hapşırınca yayılan virüsler o ortamda 4 saat canlı kalabilir. Bu nedenle ortamı havalandırma önemlidir.
• Eğer grip aşısı olunmadıysa; öncelikle risk grupları olmak kaydıyla; Şubat sonuna kadar aşılama yapılabilir; aşının etkinliği 15 gün sonra başlayacaktır.
Tedavi
• Tedavinin temeli istirahat; bol sıvı alımı; ateşin düşürülmesi ve yakınmaların giderilmesine dayalıdır.
• Her hasta en az 1 hafta dinlenmelidir. Evde istirahat; işe ya da okula rahatsızlık bitmeden dönmemek hem hastanın iyileşmesini sağlayacak; hem de hastalığın çevreye yayılmasını engelleyecektir.
• Viral enfeksiyon söz konusu olduğundan tedavide antibiyotiklerin yararı yoktur. Antibiyotik ancak ikincil enfeksiyon dediğimiz; üzerine eklenmiş bakteri varlığında; buna bağlı sinüzit; bronşit; zatürre gelişmişse kullanılmalıdır.
• Antiviral ilaçlar bulguların ortaya çıkmasından itibaren 48 saat içinde kullanılırsa yarar sağlar; ancak doktor kontrolünde kullanılmalıdır.
• Hafif ateş vücudun savunma mekanizması olup düşürülmesi gerekli değildir. Yüksek ateş varlığında özellikle de küçük çocuklar ve yaşlılarda ateş düşürülmelidir. Ancak ateş düşürülmesinde çocuklarda aspirin kesinlikle kullanılmamalıdır. Viral enfeksiyonlarda aspirin kullanımı beyin hasarı ve karaciğer harabiyeti ile sonlanan ‘Reye Sendromu’na neden olabileceğinden 0-18 yaş arası ateş düşürmek için (hatta zorunluluk yoksa hiç) aspirin kullanılmamalıdır.
• 1.5-2 litre su içmek terle kaybedilen sıvının yerine konması ve sekresyonların yumuşaması açısından çok önemlidir. Günlük en az 1.5- 2 lt ılık su tüketilmelidir.
Uz.Dr. Sevin Karalar