Obsesif-Kompulsif Bozukluk
Takıntı hastalığı olarak da bilinen obsesif-kompulsif bozukluk bireyleri tekrar eden düşünce ve davranışlara hapseder. Obsesyon; takıntılı düşünce ve fikirlerden; kompulsiyon ise tekrar eden davranış ve eylemlerden oluşan ruhsal bir sıkıntdır. Obsesif-kompulsif bozukluk bir anksiyete bozukluğudur.
Obsesyon; irade dışı gelen; kişinin zihnine girmesine engel olamadığı ve zihninden bir türlü uzaklaştıramadığı düşünce; fikir ve dürtülerdir. Kişiye sıkıntı ve huzursuzluk verirler. Kişi zihninden atamadığı bu düşünceleri bastırmaya; yok saymaya veya bir takım hareketlerle yani kompulsiyonlarla gidermeye çalışır.
Kompulsiyon; obsesyonların yani kişinin zihninden atamadığı fikir ve düşüncelerin yarattığı; sıkıntı ve huzrsuzluğu azaltmak veya ortadan kaldırmak için yaptığı yineleyici ve tekrar eden davranışlardır. Örneğin; bir yere dokunduğu için ellerinin kirlendiğini düşünen kişi sürekli ellerini yıkayabilir; kişinin elleri yıkamaktan tahriş olabilir. Kişi bu davranışları istem dışı yapar ve bundan sıkıntı duyar.
Obsesif-kompulsif bozukluğa sahip kişiler sapalntı ve takıntılarının her ne kadar mantksız ve manasız olduğunu bilselerde bunları düşünmekten ve yapmaktan kendilerini alıkoyamazlar. Belirli bir kuralla ve sıraya göre yapılan bu davranışlar kişiyi geçici olarak rahatlatmayı amaçlar.
Zaman zaman bir çok kişinin kapıyı ve ocağı kontrol etme; temizlik; titizlik; simetriye önem verme gibi çeşitli takıntıları; o an için yaptığı davranışları vardır. Fakat bu takıntı ve davaranışlar önemli oranda zaman ve iş kaybına yol açıyorsa; aile hayatını ve ilişkileri olumsuz etkiliyorsa; o zaman bunun ruhsal bir sorun olduğu düşünülebilir.
En çok görülen obsesyon ve kompulsiyonlar; temizlik ve titizlik obsesyonları; şüphe ve kontrol obsesyonları; düzen ve simetri obssesyonları; dini obsesyonlar; sayma obsesyonları; biriktirme obsesyonları; dokunma obsesyonları; cinsel içerikli obsesyonlar ve batıl inanç obsesyonlarıdır.
Obsesif-kompulsif bozukluğun en iyi tedavi şekli psikoterapinin yanında uygulanan ilaç tedavisidir. Danışanlar tedavi süreci sonunda normale yakın bir yaşam sürebilirler. Sıkıntılar azaldıktan sonra devam eden ilaç tedavisi ile birlikte doktor kontrolüde sürdürülmelidir. Çünkü uzun süreli ve zamanla iyileşme dönemleri gösterebilen bir hastalıktır.
Sosyal Fobi
Sosyal fobi bir anksiyete yani kaygı bozukluğudur. Sosyal fobi “sosyal kaygı bozukluğu” olarak da isimlendirilebilir. Sosyal fobiyi kişinin sosyal ortamlarda sürekli ve belirgin bir korku yaşaması olarak tanımlayabiliriz. Kişi bulunduğu sosyal ortamlarda utanç verici bir duruma düşmekten; rezil olmaktan; eleştirilmekten; beğenilmemekten; reddedilmekten; onaylanmayacak ve olumsuz değerlendirilecek bir davranışta bulunmaktan fazlasıyla korkar.
Sosyal fobinin temelinde onaylanmama korkusu veya kabul edilmeme endişesi vardır. Sosyal fobisi olan kişiler devamlı gözlerin kendilerinin üzerinde olduğunu; nasıl göründüklerini; aptal durumuna düşüp düşmediklerini düşünürler. Bu kişilerin özgüvenleri oldukça düşüktür ve eleştiriye karşı fazlasıyla duyarlıdırlar.
Sosyal fobi yaşayan kişilerde yüz kızarması; ses titremesi; ağız kuruması; kalp çarpıntısı; terleme; nefes daralması gibi fizyolojik belirtiler; güçsüzüm; konuşamayacağım; yetersizim; herkes bana bakıyor; rezil olacağım; küçük düşebilirim gibi zihinsel belirtiler ve korkulan ortama girmeme; korkulan ortamı terk etme; göz temasından kaçınma; ilgisiz şeyler düşünme gibi davranışsal belirtiler görülebilir.
Sosyal fobi yaşayan kişiler ailelerinin ve arkadaşlarının yanında rahat olabilirler fakat en büyük korkuları topluluk önünde konuşmak ve yemek yemektir. Sosyal fobi yaşayanların karşı cinsle ilişki kurmaları ve konuşmaları fazlasıyla zordur ve bu yüzden sosyal fobi yaşayanlar arasında bekarlık oranı yüksektir. Sosyal fobik kişiler kendileriyle konuşan kişileri işitmezden gelme; gözlerini kaçırma; hasta olma ve sosyal ortamlara katılmama gibi davranışlar geliştirebilirler.
Sosyal fobi genellikle 13-24 yaşları arasında başlar. Kadınlarda biraz daha fazla görülür. Ailede korku anlayışlı bir disiplinin olması sosyal fobi nedenleri arasındadır.
Sosyal fobi günümüzde doğru teknikler kullanıldığında kesinlikle tedavi edilebilen bir hastalıktır. Psikoterapi sosyal fobi tedavisinde oldukça etkili bir yöntemdir. Sosyal fobiklerde genellikle bilişsel davranışçı terapi denilen psikoterapi tekniği kullanılır. Bunun yanı sıra gerektiğinde ilaç tedavisi de uygulanabilir.