Merhabalar.. Güzel bi hafta sonu ve birazcık sis var dışarıda ama yine de sevimli.. Çünkü onu seyretmek; ara sıra camdan bakmak; ve evde ilgilendiğimiz bir şey; kitap; yemek yapmak ya da yanı başımızda oturan ve ilgiyle etrafa bakan; bizim gözlerimize bakarak mutlu olduğunu gösteren bir çocuğumuz da olabilir.. Genelde her insanın doğasında olduğu gibi otizm tanısı konulmuş ya da başka bir tanı konulmuş bir çocuğumuz olsa da hemen hemen herkeste olan ilgi ihtiyacı ve görmezden gelinemeyecek güzelliğiyle bize ihtiyacı olanın ilgi ve biraz da desteklenme olduğunu görebiliyorsak ne mutlu bizlere ve siz değerli ailelerimize; ebeveynlerimize.. Konuya bu şekilde girmiş bulunmamı hoş karşılayın. Sadece devamını okumanızı istediğim için değil; gözlerinize umutsuzluğun yerine neşeyle ve bir şeyler kazandırabilecek konumda olduğunuzu gösterebileceğimi düşündüm.. Yaygın olarak boş bakışlı; dikkatsiz; umursamaz ve ilgisi zayıf bireyler olarak karşılanır otizm tanılı çocuklar.. Fakat onları kazanmamızı sağlayacak en önemli unsurun sevgi; koşulsuz sevgi ve sadakat olduğunu görmezden gelemeyiz. Bir şeyler öğretmeden önce çocuğumuzun içi doldurulacak bir kavanoz olmadığını; sadece kıvılcım verilmesi gereken bir barut olduğu gerçeğini her zaman anımsamalıyız.. Bizler için de geçerlidir bu olgu.. Ne zaman kendimizi hazır hissetsek o zaman öğrenmeye açık ve istekli olduğumuzu biliriz.. Belki de bizim ihtiyacımız olan duygusal hazır bulunuşluğun farkına vardığımız zaman öğrenme ve yeni beceriler kazanma konusunda isteğimiz artıyor. Peki biz hangi konuda kendimizi otizm tanılı bireylerden farklı görüyoruz? Fark yok aslında; onlar duygusal doyumu tam anlamıyla yakalayamamakta ve bizler de bunu kazandırma konusunda çok bir şey yapmamaktayız malesef. Farkımız biraz olsun bu olsa gerek. Peki ne yapmalıyım da bu yoksunluktan onu kurtarmalıyım? Ne bizi daha fazla yakınlaştırır; gözlerindeki ışığı açığa çıkarır? Bunu hepimiz biliyoruz; fakat uygulama konusunda ya hep bir işimiz çıkar ya da çabucak vazgeçeriz.. Anneler genelde güzel vakit geçirirler çocuklarıyla. Babaların biraz iş yoğunluğu bunu engeller kısmen de olsa.. Güzel bir hafta sonu olduğunu söylemiştim sanırım. Bunu değerlendirmek için ne yapıyorsunuz? Gözlerim o kadar keskin değil ya da dışarıda sizlerin neler yaptığınızı görebilmek için koşturmuyorum.. Mutlaka güzel şeyler yapan ailelerimiz var etrafta eminim buna. Peki bunun ne kadarını toplum için; ne kadarını kendiniz için; ve ne kadarını çocuğunuz için yapıyorsunuz asıl konu sanırım bu. Anne yemek yapar; çocuk ortalığı dağıttığı için azar işitir; baba gazete okur yada televizyon izler; çocuk sessizliği bozduğu için azar işitir vs vs.. Eğlenceli hale gelmesi mümkün görünmüyor gibi mi sizce? Şöyle toparlarsak sanırım işleyişi biraz kendi lehimize ve çocuğumuzun lehine çevirebiliriz.. Anne yemek yapar ve ihtiyacı olan bir nesneyi çocuğunun vermesini ister ve ara sıra da burnuna çikolata ya da reçel sürer ve gülümsemeyi; şakayı öğretir.. Çocuk boş bakışını kenara bırakıp ne yapıldığını umursamadan koşulsuzca annesine yardım etmeye başlar.. Anneyle duygusal bağ yavaş yavaş gelişmeye başlar. Sadece bakıcı rolündeki anne bir kenara konulmuş; arkadaş; yardımcı; güler yüzlü ve sevimli bir kişiliğe bürünmüştür çocuğun gözünde.. Peki babamız nerelere kayboldu? Babayı es geçemeyiz çünkü biz bir aileyiz. Baba gazete okur ve çocuğuna ilgileri doğrultusunda farklı resimleri gazeteden keserek kendisine verir; ya da daha önceden hazırladığı defterine yapıştırarak; altına güzel bir resim çizebilir; yazı yazabilir.. Okumayı biliyor olması önemli değildir. Önemli olan onun ilgisini çekmek ve önemli olduğunu hissettirmektir. Yanındayım; benim senin sevincine ortak olduğumu ve senin gibi harika bir çocuğum olduğu için ne kadar mutlu olduğumu görmeni istiyorum.. Konu bu kadar basitken neden hem kendi ruhsal durumunuzu hem de çocuğumuzun ruhsal durumunu düzeltmekten kaçınıyoruz? Biraz üzerinde düşünülmesi gereken bir konu sanırım.. Okumak için zaman ayırdığınız için teşekkür ederim.. Hiç bir yerden başlamamak yerine; bir yerlerden başlamak gerekli.. Tamamen kişisel görüşüm bir eğitimci; birey ve arkadaş olarak.. Mutlu hafta sonları diliyorum hoşçakalın...