Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Okul Hastalıkları - Dil ve Konuşma Bozuklukları

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:05    Güncellendi: 18.02.2025 22:05
‘Arı’ yerine ‘ayı’; ‘kar’ yerine ‘kay’ gibi çocuklar tarafından tam söylenemeyen ilk sözcükler; ailelere sevimli görünür. Ancak bu durum; yaş ilerledikçe düzelmiyorsa dil ve konuşma bozukluğun habercisi olabilir

Dil ve konuşma bozuklukları; özellikle okul döneminde çocukların başarılarını ve psikolojilerini olumsuz etkileyebilir.

Hangi durumlarda dil ve konuşma bozukluğundan şüphelenmek gerekir?

Çocuk; okuma ve yazma öğrenirken zorlanıyorsa; söyledikleri çevresindekiler tarafından anlaşılmıyorsa; okula devam etmek istemiyorsa; ödev yaparken zorlanıyorsa; anlatımı güçsüzse; kendisine söylenileni anlamada güçlük çekiyorsa; derslerde zorlanıyorsa; akademik başarısı yaşıtlarının gerisindeyse dil ve konuşma güçlüğünden şüphe etmek gerekir.

Dil ve konuşma bozuklukları öğrenmeyi olumsuz etkiler mi?

Öğrenme; iletişim yoluyla gerçekleşen bir süreç. Eğitim ortamında çocuk çevresindeki bireylerle iletişime girerek öğrenir. Dolayısıyla iletişimdeki yetersizlik öğrenmesini doğrudan olumsuz yönde etkiler. Okuma; yazma; dinleme; jest; mimik ve konuşma gibi becerilerde yaşıtlarından geride kalmasına yol açar. Dil ve konuşma sorunu yaşayan bir çocuğun akademik başarısının düşük olması kaçınılmaz.

Okuma ve yazmayısı da etkilenir. Konuşma; okuma ve yazmanın temelini oluşturur. Örneğin “r” sesi yerine “y” diyen bir çocuğun yazarken ve okurken de “r” yerine “y” kullanması beklenir. Yani “arı” yerine “ayı” yazacak ve “arı” sözcüğünü gördüğünde “ayı” diye okuyacak.

Bu konuda aileye ve öğretmenlere ne gibi görevler düşer?

Öğretmenlerle ebeveynler; çocukta dil ve konuşma bozukluğundan şüphelendiklerinde vakit kaybetmeden bu konuda uzman bir terapistine başvurmalı. Erken müdahale çocuğun dil; konuşma ve akademik becerilerde yaşıtları düzeyine gelmesini sağlar.
Terapi sürecinde de ebeveyn; öğretmen ve konuşma terapisti iletişim halinde olmalı. Böylece terapide öğretilen becerilerin günlük hayata aktarılarak genellenmesi mümkün olur ve terapiden maksimum fayda sağlanır.

ÖĞRETMENLERE TAVSiYELER

* Öğretmenler dil ve konuşma bozukluklarını araştırarak bilgi sahibi olmalı. Böylece uygun yönlendirmeyi yapabilir ve sınıfı çocuğun ihtiyacına yönelik düzenleyebilir.
* Diğer öğrencilerle konuşma bozukluğu olan çocuğun durumu hakkında konuşmalı; dışlama ve alay etmenin önüne geçmeli.
* Dil ve konuşma terapistiyle işbirliği içinde olmalı.
* Çocuk bir soruya cevap verirken ya da bir şey anlatırken sabırla dinlemeli.
* Sınıftaki okuma yarışmalarına çocuğu dahil etmemeli.

Dil bozukluğu: Çocuğun söyleneni anlamada ve kendisini ifade etmede güçlük yaşamasıdır. Bu çocuklar; yaşıtlarına göre daha kısa cümleler kurar; ekleri yanlış kullanır ya da hiç kullanmaz. Sözcük dağarcıkları sınırlıdır ve harfleri (sesleri) doğru sesletmede sorun yaşarlar.

Sesletim bozukluğu: Çocuğun harfleri doğru üretememesi ya da yerine başka bir harf üretmesidir. “S”yi kullanamadığı için “sarı” yerine “tarı” der.

Fonolojik bozukluk: Harfler çocuğun zihninde yanlış şekilde kodlanır. Sesleri birbirinin yerine kullanır; ses atar yada ekler; yerini değiştirir. Örneğin “kapı” yerine “tapı” derken; bir başka durumda “tapı” yerine “kapı” der.
Kekemelik: Çocuğun konuşmasının hece ve sözcük tekrarları; eklemeler; uzatmalar; bloklarla kesintiye uğramasıdır.

Ses bozukluğu: Üretilen sesin perde; rezonans ve yükseklik kalitesindeki bozulmadır. Ses kısık ya da kesik kesik çıkabilir. Çocuğun sesi gripmiş gibi çıkar. Çok bağırarak konuşan ve ağlayanlarda sık görülür.