Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Obsesif Kompulsif Bozukluk Tüm Yönleriyle

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:05    Güncellendi: 18.02.2025 22:05
YETİŞİKİNLERDE OBSESİF-KOMPULSİF BOZUKLUK

Takınaklı ve zorlu düşünce; düşünce ve fikir düzeyinde ortaya çıkan ve sık görülen bir tutsaklık türüdür. Takınaklı düşünceler kişinin düşünce ve isteği dışında sürekli olarak yinelenen; tedirginlik veren; inatçı düşünce ya da hareketlerdir. Bu düşüncelerin saçma olduğu kabul edilir. Ancak bütün bu çabalara rağmen; zihinden sökülüp atılamaz. Bu düşüncenin etkisi altındaki kişi; saçma bulduğu kimi davranışları engelleyemez.
Bir bayan danışanımızda elektrikli aletlerin prizde olup olmadığı biçiminde takınaklı bir düşünce vardı. Bu nedenle evinde elektrikli alet kullanamaz olmuştu. Elektrik ütüsünü çok ender olarak kullanmak zorunda kaldığında; birçok kez prizde olup olmadığını kontrol edip; prizde olmadığını bir kâğıda yazarak yanında taşıyor; kuşkuya düştükçe kâğıda bakıyordu.
Başka bir takınaklı düşüncesi olan 26 yaşında kısa boylu bir genç; sokakta yürürken; yanından geçenlere omuz atıyor; bu hareketinin nedenini şöyle açıklıyordu; "Omuz attığım için bana kızıp bağırırlarsa; ben de onlarla kavga ediyorum. Böyle olunca da çok rahatlıyorum. Başkalarının boyuma bakmadan beni adam yerine koyduklarını anlayıp; kendime güveniyorum. Omuz atmama karşın; hiç aldırmadan bakıp geçen olursa fena bozuluyorum" diyerek sıkıntısını dile getiriyordu.
Bu tür takınaklı düşüncelere sahip olmak; kendi başına psikolojik bir rahatsızlığımızın olduğunu göstermemektedir. Ancak bu gibi düşünce ve davranışlar; kişinin gündelik yaşamını sürdürmesine engel bir durum teşkil ettiğinde; sosyal; iş ve özel hayatında bozulmalara neden olduğunda "Obsesif Kompülsif Bozukluk" veya diğer adıyla "Saplantı Zorlantı Bozukluğu" dediğimiz rahatsızlık ortaya çıkmaktadır.
Bir kişiye OKB teşhisi konması için; kişide obsesyon veya kompülsiyonların olması gerekmektedir. Obsesyon; kişinin sıkıntı duymasına neden olan ve yineleyen şekilde ortaya çıkan düşüncelerdir. Kompülsiyon dediğimiz durum ise; kişinin bu takıntılı düşüncelerin yaratmış olduğu sıkıntıyı önlemek veya ortadan kaldırmak için; kendisini yapmakta mecbur hissettiği ve tekrarladığı davranışlar veya zihinsel faaliyetlerdir.
OKB hastalarına bakıldığında dört temel belirti grubu vardır:
¥ Bulaşma: Kişi sürekli olarak mikrop; tozun kendisine bulaşacağını; kendine zarar vereceğini düşünür. Bu yöndeki düşüncelerin yarattığı sıkıntıyı hafifletebilmek için kişi temizliğe aşırı önem verip; bu yönde eylemler sergileyebilir. (Dakikalarca el yıkamak... gibi)
¥ Kontrol etme: Kişi bazı işleri yapmadığına; unuttuğuna veya ihmal ettiğine inanır. Örneğin; kapıyı kilitlediğinden; ocağı kapattığından emin olamaz ve sık sık kontrol etmeye başlar.
¥ Cinsel ya da saldırgan eylem düşünceleri: Kişide; çocuğuna veya etrafındaki kişilere zarar vereceği veya cinsel yönden tacizde bulunacağı yönünde düşüncelere sahiptir.
¥ Simetri-kuralcılık: Kişi; bazı durumların veya objelerin belli bir düzen içinde olmasını ister.
Danışmanlık merkezine gelen Birol bey sıkıntılarını anlatmaya başladı;
“Sormayın Kıvanç hanım; bende vesvese var. Tuvaletten sonra elimi yıkıyorum; ‘acaba mikrop kalmış mıdır’ diye bir daha; bir daha yıkıyorum. Abdest alıyorum; acaba abdestim tam oldu mu diye kuşkuya kapılıyorum. Evden çıkarken ‘acaba pencereleri kapattım mı veya tüpgaz kapalı mı’ diye dönüp tekrar tekrar kontrol ediyorum. Namaz kılarken de aklıma garip saçma fikirler geliyor. Hatta bu yüzden namazlarımı bırakmaya başladım. Ne olur bana yardım edin” diyerek sözlerini tamamladı.
Tüm bu anlatılanlar belki çoğunuza komik gelebilir. Aslında bu dertten muzdarip olanlardan pek farkımız yok. Onlar da sizin gibi düşünüyorlar. Komik ve saçma buluyorlar yaptıklarını. Buna rağmen; kendilerine oldukça sıkıntı veren bu düşüncelerin zihinlerini kemirmesine engel olamıyorlar. Bu insanlar; içlerindeki sıkıntıyı azaltabilmek için yaptıkları davranışlar yüzünden; çevreleri tarafından tepki görüyorlar. Örneğin; aşırı temizlik yapan bir hanımın; su ve detarjan harcamaları yüzünden eşiyle büyük kavgalar yaşaması vb.
Takıntı; sorumluluk duygusu yüksek olan; çabuk endişeye kapılan; ergin; içe dönük; karamsar; aşırı titiz; mükemmeliyetçi; kontrolcü; kuralcı; ayrıntıcı ve kusursuzluk arayan kişilik yapısındakilerde daha fazla görülebiliyor.
Bu rahatsızlıkta görülen başlıca davranışları şöyle sıralayabiliriz:
¥ Temizlik: Saatlerce el yıkamak; banyo yapmak veya tekrar tekrar ev temizlemek.
¥ Tekrarlama: Yakınlarının başına kötü bir şey gelebileceğini düşünen bir hasta; bunun olmaması için hâlâ yapmakta olduğu davranışı ikinci kez yaparak bu düşünceden kurtulabilir.
¥ Kontrol etme: Evine bir şey olacak korkusu ile kapıyı veya tüpün kapalı olup olmadığını tekrar tekrar kontrol etmek.
¥ Biriktirme: Örneğin bazı kişilerde yeterli yeri olmadığı halde gazeteler; konserve kutuları gibi işe yaramayan şeyleri atamama davranışı görülebilir.
¥ Sayma: Yolda yürürken kaldırım taşlarını saymak ve araba plakalarını okumak; günlük işlerini yaparken belli sayılarda tekrar etmek.
¥ Tamamlama: Örneğin kirlilik takıntısı olan bazı hastalar; önce musluğu; lavaboyu ve sabunu yıkar; daha sonra elini belli sayıda yıkar ve sonra aynı işlemi tekrarlar.
¥ Aşırı tertipli ve düzenli olma: Örneğin; çalışma odasında her şeyin simetrik durması gibi.
Bazı danışanlar da inançta saplantıya düşebilirler. Kişinin aklına istemeden ve elinde olmadan Allah’ın olmadığı gibi saçma düşünceler gelir. Hatta bazı zamanlarda Allah’a küfür şeklinde düşüncelere kapılabilir kişiler… Mesela bir danışanım namaz kılarken aklına böyle saçma fikirler geldiği için namazlarından zevk alamaz ve kılamaz hale gelmişti. Kendini böyle saçma ve kötü şeyler düşündüğü için günahkar hissediyordu. Camiye zorlukla giriyor ve bazen namazını bitiremeden hemen çıkıyordu.
Kanser; verem gibi hastalıklara yakalandığı şeklinde düşüncelerin geldiği hastalık obsesyonları (takıntı) bir diğer saplantı çeşitidir. Kişi en küçük bir göğüs ağrısını hemen eyvah kalp krizi geçireceğim herhalde diye düşünür. Kendini hemen acil servislere atar; tetkik ve tahliller yaptırır. Bir an için rahatlar ama sonraları bu kısır döngü devam eder.
Çocuklarını çok sık eleştiren; suçlayan onlardan kusursuz olmalarını isteyen; ayıp ve günah kavramlarını abartılı bir biçimde aşılayan ailelerde takıntı hastalığına sık rastlanmakta… Hastalık aile ve okulda sorun yaşanması durumunda; ergenlik döneminde; kız-erkek ilişkisinde daha yoğun olarak görülür. Örneğin; anne; her tuvalete gittiğinde iç çamaşırını çöpe atan ve yenisini giyen çocuğuna karşı çıkmıyor ve istediğini yapmasına izin veriyorsa hastalığa ortak oluyor demektir.
OKB; ne kadar erken dönemde teşhis edilirse o kadar kolay çözümlenebilir. Ancak bu hastalığa sahip olan kişiler; etrafındaki insanların kendilerini "zayıf" veya "deli" olarak algılamasından çekindikleri için genellikle yaşadıkları belirtileri gizli tutmaya çalışırlar ve yardım istemekten çekinirler. Yapılan araştırmalara göre kesin tedavide iki yol vardır; bilişsel davranışçı psikoterapi ve ilaç tedavisi. Bu ikisi bir arada uygulandığında sonuç çok daha iyi olacaktır.