Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Öfke Kontrolü

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:05    Güncellendi: 18.02.2025 22:05
ÖFKE KONTROLÜ
Öfke; kaygı; korku; sevinç; üzüntü; keder gibi hayatın içinde olan; son derece doğal bir duygudur. Zaman zaman öfkemizi kontrol etmekte zorlanırız. Bu nedenle; ‘Öfke Kontrolü’ son dönemlerde; profesyonellerin çalışma alanındaki konular arasında popülerliğini korumaktadır.
Öfke; ortaya çıktığı anda yıldırım etkisi yapar. Psikolojik yapımız ve kişiler arası ilişkilerimiz açısından son derece riskli sonuçlar ortaya çıkarabilir. Öfkeli olduğumuz anda; bu duygumuzun altında yatan sebepleri sorgulayamayız. Bir elektrik akımına kapılmış gibi; hırsımızı bir kişi ya da nesneye aktarabiliriz; saldırganlaşırız. İstenmeyerek; engel olunamayarak söylediğimiz veya haklı olduğumuzu düşünülerek söylediğimiz sözler; birbiri ardına sıralanıverir. Eşimizden; işimizden ayrılma kararları alabiliriz; telafisi mümkün olmayan gönül kırgınlıklarına sebep olabiliriz. O güzel sözdeki gibi; ‘Söz ağızdan çıkana kadar sahibinin esiridir; fakat ağızdan çıktıktan sonra sahibi onun esiri olur.’ İşte tam bu noktada; yaşadığımız duygu karmaşasını saldırgan davranışlara çevirip çevirmemek bizim elimizdedir. Saldırgan davranışlarımızı önlemek konusunda zaman kazanmak bazen hayati önem taşır.
Öfke; trafik kazalarından işyerlerindeki bir çok probleme; eşler arasındaki ilişkilerden; çeşitli türden adli vakalara; klinik-psikolojik vakalardan(panik bozukluk-depresyon..vb.) toplumsal olaylara kadar; pek çok durumda karşımıza çıkabilir. Bu denli yaşamın içinde olan öfkeyi ele alırken çok kapsamlı araştırmaların ve değerlendirmelerin yapılması yerinde olacaktır. Anlaşılmama; yanlış anlaşıldığını düşünme; haksızlık yapıldığı düşüncesi; ifade alanı bulamama; bastırılmışlık hissi gibi durumlarda yaşanan öfkelenmeler çoğunluktadır. Bireyin kişilik gelişimi; ilgileri; yetenekleri; kültürü; hayattan beklentileri ve ihtiyaçları bu noktada çok önemlidir. Bu nedenle; öfkenin temel sebeplerini araştırmaya kişiden başlamakta yarar vardır.
Kendine yol vermeyen araca kızan bir yaya; kendisi de araba kullanırken yayalara yol vermeyebilir. Bu durum; kişinin empati eksikliğinden kaynaklanır. Bunun önlenmesi; tabi ki; ‘Herkes; kendi evinin önünü temizlerse; bütün sokaklar tertemiz olur’ şeklinde bütün yükü bireyin omuzlarına yükleme kolaycılığı ile mümkün olmayacaktır. Çözüm sürecinde; kişinin çevresi ile etkileşimi de değerlendirilmelidir. Kuralların oluşturulması ve bunda paydaşların etkin kılınması; görev ve sorumlulukların ihtiyaçlar ve beklentiler ölçüsünde şekillendirilmesi; ödül-ceza-motivasyon süreçlerinin uygun şekillerde belirlenmesi; bireylerin ve kurumların gelişmesinde önemli öfke önleyicilerdendir.
Öfkemizi önlemek için önceden tedbir almalıyız. Oturma odanızın tam ortasındaki sehpanın üstünde bir vazo olduğunu varsayın. O vazonun orda olması; düşüp kırılma ihtimalinden dolayı sizi rahatsız ediyor. Fakat üşendiğiniz için vazoyu bir türlü kenara koymuyorsunuz. Gün geliyor; sehpaya çarpıp vazoyu düşürüyorsunuz; vazo kırılıyor. Zamanında önlem alıp vazoyu uygun yere koysaydınız kırılan parçaları toplamak ve vazodan olmak durumunda kalmayacaktınız. Öfkede de aynı şey söz konusudur. Eğer yaşamınızda; kendiniz ve çevreniz için önlem almazsanız telafisi mümkün olmayan pişmanlıklar yaşayabilirsiniz.
Halk arasında; öfkenin umarsızca boşaltılmasının ve içimizden geçenleri süzgeçten geçirmeden aktarmanın öfkenin önlenmesine iyi geleceği söylene gelmiştir. Ancak; öfkenin şiddete dönük veya olduğu gibi boşaltılması; bırakın öfkeyi önlemeyi; şiddetini artırır ve sıklıkla hissedilmesini kolaylaştırır.
Öfke kontrolü; buna neden olan düşüncenin deşifre edilmesi; duygularımızla ilgili farkındalığımızın yüksek olması; öfkelenilen kişiye bunun uygun şartlarda aktarılması; iyi bir iletişim; günlük yaşam aktivitelerinin düzenlenmesi (uyku düzeni; alkol alma durumu; beslenme; önleyici sağlık tedbirleri; sportif faaliyetler ve hobiler vb. ) sayesinde sağlanabilir. En önemlisi de; öfke kontrolü için; kişinin bahaneler üretmeden sorunu kabul ederek yaşam kalitesini artırmak adına önlem almak istemesidir.