Kefir etil alkol ve laktik asit bakterilerinin sütü fermente etmesi sonucu elde edilen çok eski geçmişe sahip bir besindir. Kafkasya ve Orta Asya kökenli mili bir besinimizdir. Kefirin besleyici değeri ve fizolojik özellikleri çok yüksektir. Kefirin bileşiminde süt asidi ve etil alkol bulunur içerdiği karbondioksit nedeniyle köpüren bir yapıya sahiptir. Kefir; çoğunlukla elde edildiği şekilde taze olarak; bazen de çorba ve pasta gibi çeşitli besinlere katılarak pişirildikten sonra da tüketilebilmektedir.
Kefir süt ile mayalandığı için süt içindeki laktoz; yağ; mineral maddeler ve vitaminler gibi besin maddelerinin hepsini bulundurur. Kefir oluşurken bazı vitaminlerin sentezlenmesi; proteinlerin ve süt şekeri laktozun kısmen parçalanması kefiri daha değerli bir besin haline getirmektedir.
Kefir taneleri; sütü fermente edici rol oynar; kazein ve birbirleriyle ortaklaşa yaşayan mikroorganizmaların meydana getirdiği jelatinimsi kolonilerden oluşur ve tanenin en önemli özelliğinin fermantasyon sonunda süzülerek geri kullanılabilir.
Kefir tanelerinde laktik asit bakterilerinden Lactobacillus cinsi bakterilerin daha baskın olduğunu tespit edilmiştir.
Kefirin içeriğinde bulunan bakteriler sütte bazı reaksiyonlar oluşturarak sütü daha kolay sindirilebilir hale getirir. Böylece vücudumuz besin ögelerini daha kolay emilir hale getirir. Bu bakteriler süt şekeri olan laktozu galaktoza çevirerek laktoz intoleransı olan kişilerinde sütü rahatça tüketebilir hale getirir. Ayrıca kefir kalsiyum; fofor B vitaminleri bakımından oldukça zengin bir besindir.
Kefirdeki CO2 sindirimi kolaylaştırır özellikle B12 gibi bazı B grubu vitaminleri sentezlenir ve kefirde oluşan süt asidinin yoğurda göre kolay hazmedilebilir.
Kefir özelikle sindirim sistemi hastalıklarında tedavi edici amaçlı olarak da kullanılmaktadır.
Kefirin antikanser üzerine etkisi üzerine yapılan çalışmalar son yıllarda giderek artmaktadır. Yapılan bir çalışmada kefirden alınan polisakkarit yapıda olan KGF-C oral yolla farelere verildiğinde kanser hücreleri gelişimini %40-60 arasında azalttığını gösterilmiştir.
Bazı pediatri uzmanları fermente sütü özellikle de kefiri; sadece besleyici özelliğine bağlı değil aynı zamanda ishale karşı koruyucu olmasından dolayı hem sağlıklı hem de hastalıklı çocuklarda kullanmaktadırlar.
Kefir de bulunan laktik asit bakterileri insanlarda ve hayvanlarda tümörlere veya enfeksiyonlara karşı immün direnci artırdığı ve kuvvetlendirdiği bilinmektedir. Laktik asit bakterileri immün sistem üzerinde immün sistem etkisini artırıcı özellik de göstermektedir.
Özellikle yeni doğan bebeklerde ve yaşlı insanlar gibi immün sistemi zayıf olan belirli yaş gruplarında immün fonksiyonlarını düzeltmek için besinsel takviye olarak verilebilmektedir.
Bunların yanında kefir olumsuz radyasyon etkilerine karşı vücudu korumak ve immün sistemin onarılmasına yardımcı olmak amacıyla da kullanılmaktadır.
Bağırsak rahatsızlıkları içerisinde laktoz intoleransı; laktozu parçalayan maddenin vücutta bulunmaması nedeniyle laktozun sindirilememesine bu durumda sindirilememiş laktoz özellikle bağırsakların ilerleyen bölgelerinde şişkinlik ve krampların oluşmasıdır. Laktoz intoleransı toplumda % 15 ile 80 arasında değişmektedir. Bu bölgede sindirilmemiş laktoz bakteriler tarafından sindirildiğinde şişkinlik durumu da gözlenir.
Fermente süt ürünleri tüketimiyle; barsak florasının yenilenir ve barsak şikayetleri kaybolur.
Bir çalışmada Laktoz intoleransı bulunan 8 kişiye 500 ml düşük yağlı süt verildiğinde karın ağrıları ve ishal ortaya çıkarken aynı miktarda yoğurt; kefir verildiğinde ise buna benzer olumsuz herhangi bir belirti görülmemiştir. Bu nedenle fermente edilmiş süt ürünleri; laktoz intoleransı kişiler için planlanan diyetler içinde yer almalıdır.
Kefir sürekli ve düzenli tüketildiğinde kefirle beraber vücuda alınan özellikle de laktobasil gibi yararlı bakteriler; bağırsaklara yerleşir; buradaki bakteri topluluklarını düzeltir ve ürettikleri asit ve antibiyotik bileşikler ile hastalık yapan bakterilerin ortadan kalkmasını sağlarlar.
Yapılan çalışmalarda koliform bakterileri; Shigella ve Salmonella gibi patojen bakterileri süte kefir starteriyle birlikte katıldığında; sözkonusu patojenlerin gelişemedikleri görülmüştür
E.coli ve Salmonella gibi ishale yol açan patojen mikroorganizmalara karşı kefir antimikrobiyel etkisiyle onların gelişimini önler ve ishale karşı iyi gelir. Mikroflorada bulunan Laktik asit bakterileri ve mayalar nedeniyle kefir dış nedenli bağırsak mikroorganizmalarına karşı yüksek derecede antibiyotik özellik gösterir. Ayrıca kefirdeki bakteriler tarafından üretilen laktik asit; asetik asit ve antibiyotik maddeler; ince bağırsaklarda saprofit bakteriler tarafından oluşturulan bozulma ve çürümeleri önlerler.
Bağırsak florasının çeşitli hastalıklar ya da antibiyotik tedavisi sonucunda bozulmasına bağlı; bağırsağın yeniden düzenlenmesi amacıyla kefir tüketilmesini öneririm. Bunun yanında kefir; bağırsakları çalıştırıp temizleyen; dışkının kolayca dışarı atılmasını sağlayan bir özelliğe de sahiptir.
Taze kefir mide kaslarının daha iyi çalışması ve midenin daha hızlı boşalması için gereklidir. Süt; peyniraltı suyu; süzme peynir; peynir ve tereyağı midenin bu fonksiyonlarını tamamiyle azaltmaktadır. Mide cerrahisi geçirmiş ya da Helicobacter pylori tedavisi gören insanlarda kişinin bireysel durumuna göre diyet içeriğinde kefir tüketimi de tavsiye edilebilir.
Fermente süt ürünleri ve bunların kültürleri kolesterolü yok edici etkisi durumu mevcuttur. Aynı zamanda bazı laktik asit bakterileri; bifidobakteriler ve yoğurt kültürlerinin de kolesterolü yok edici etkiye sahip oldukları bilinmektedir.