Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Çocuğunuzun Eğitimini Televizyona Bırakmayın

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:05    Güncellendi: 18.02.2025 22:05
Televizyon hayatımızın vazgeçilmez unsurlarından biri oldu. Adeta televizyon ile yatıp televizyon ile kalkıyoruz. Çocuklarımızın televizyon ile tanışmaları genellikle çocuğa yemek yedirebilmek için ‘’girişilen mücadele’’ ile başlar. Özellikle hızlı dönen reklamlar karşısında çocuk hipnoza girmiş gibi gözlerini televizyona sabitler ve o sırada da anne çocuğuna yemek yedirir. Anne fark etmeden çocuğun yemek yeme adabının farklı gelişmesine sebep olur. Genelde anne bu durumun nelere sebebiyet vereceğini fark etmez. Taki çocuk büyüdüğü zaman aile çocuğun yemeğini sofrada yemesini isteyene kadar. Ama çocuk televizyon karşısında yemek yemeği tercih edecektir. Çünkü çocuğun bebeklikten öğrendiği sistem budur.


Çocuklarımızın televizyon ile tanışması bebeklik döneminden başlamış oluyor. Peki; televizyon ile bu kadar erken yaşta tanışmaya başlayan çocuklar televizyonda neler izlerler? Pek çoğunuzun içinden ‘çizgi film’ demek geçmiştir. Genelde ebeveynler tüm çizgi filmleri gönül rahatlığıyla çocuklarına izlettirirler. Acaba tüm çizgi filmler çocuklar için uygun mudur? Bu sorunun cevabı ‘Hayır’ dır. Pek çok çizgi film şiddet; cinsellik; hakaret içeren öğeler içerebilmektedir. Günde 1 saat çizgi film izleyen (her çizgi film için demiyorum) bir çocuk yılda 10.000 şiddet içeren sahneye maruz kalmaktadır.

Öğrenme sistemimiz içinde model alma önemli bir yer tutar. Bunu göz önüne aldığımız zaman çocuğun neleri izlediğinin önemi daha iyi anlaşılmaktadır.

İnsanın doğuştan getirmiş olduğu iki dürtüden biri cinsellik diğeri de saldırganlıktır. Bunları içeren çizgi filmler çocuğun dikkatini kolayca çekebilmektedir.

Bazı çizgi filmlerde cinsellik içeren öğeler direkt filmde görülürken bazı öğelerde filmin içinde gizlenmiş olarak yerleştirilebilmektedir. Bu gizlenen öğeleri bilinçli olarak fark edemezi sekte bilinçdışımız fark edebilmektedir. Bu mesajlara subliminal mesajlar denir. Yani beş duyu organı ile bilinçli bir şekilde algılayamadığımız bir uyarıcıyı bilinçdışımızın fark etmesidir. Subliminal mesajların amacı bilinci ekarte ederek istenilen mesajı bilinçdışına ulaştırmaktır. Davranışlarımızın büyük çoğunluğunu bilinçdışı şekil verir. Bilinçdışından gelen isteklerin bir kısmı bastırılır bir kısmı da bilince farklı yöntemlerle çıkar. Bu yöntemlere psikolojide savunma mekanizmaları diyoruz.

Çizgi filmlerde kullanılan cinsellik içeren öğeleri internet arama motorundan ‘subliminal mesajlar’ veya ‘çizgi filmlerde kullanılan bilinçdışı mesajlar’ yazdığınızda ulaşabilirsiniz.

İnsanoğlu bir tohum misalidir. Nasıl ki bir tohumun gerekli koşulları yerine getirildiğinde ufacık bir tohumdan zaman içinde kocaman bir ağaç oluşur; insanoğlunun da kendine has bir gelişim evresi vardır. Her yaş dilimine özgü; çocuk; zihinsel; fiziksel ve ruhsal açıdan gelişmeler gösterecektir. Nasıl ki bir tohumdan meydana gelen ağacın 6 ayda üç metre olmasını beklemiyorsak; bir bebekten de doğduktan 6 ay sonra cümle kurmasını beklemeyiz. Her şeyin kendine özgü bir vakti vardır.

Erken yaşta cinsel öğeler ile tanışmaya başlayan çocuklar erken yaşta erotizasyona maruz kalmaktadırlar. Bu durumun devamlılığı ileriki yaşlar da tatminsizlikten sapkın cinselliğe doğru uzanan bir spektruma sebep olabilmektedir.

Çocuklar 4 yaş civarında çizgi film karakterleriyle özdeşim yapmaya başlarlar. Yani çizgi filmdeki karakter gibi olmak isterler. Hepimizin bildiği barbie karakteri; uzun boylu; sarışın bir kız çocuğu diyeceğim fakat barbie çocuk değil bir kadındır. Genelde kız çocuklarına hitap eden çizgi film karakterlerine dikkat ederseniz; cinselliğin ön plana çıkartıldığı kadın karakterlerin daha da arttığını görürsünüz. Çocukların bilinçdışına fiziksel olarak nasıl bir kadın olunması gerektiğine dair bir imaj çizmiş oluyorlar.

Yazımın başında da bildirdiğim gibi günde 1 saat çizgi film izleyen bir çocuk yılda 10.000 şiddet sahnesine maruz kalmış oluyor. Bu şiddet sahnelerinin 1/100 yapmış olsa 100 saldırgan davranış yapar. Şiddet sahnelerinin izlenmesi çocuğu deşarj etmek yerine daha fazla saldırganlaştırır.

Çizgi filmlerin birçoğunda karakterler olağan üstü özelliklere sahiptirler. Bina üzerinden atlayan; uçan; yere çakıldığında kalkıp yürüyen vb. Özellikle 4-7 yaş gurubu çocuklar bu karakterler ile özdeşleşip onlar gibi hareket etmek isteyebilirler. Bu özdeşimler sonucunda da çizgi filmler; yaralanmalara; sakatlanmalara hatta ölümlere sebebiyet verebilirler.

Çocukların günün büyük bir bölümünü televizyon karşısında geçirmeleri; çocukların gerçeklikten kopup hayal alemine dalmalarına; sosyalleşememelerine; ev içinde iletişimlerinin bozulmasına neden olmaktadır.

Çizgi filmler doğru şekilde kullanılırsa; çocukları eğlendirmek ile birlikte; çocukları eğitir; zihinsel ve dilsel gelişimlerini destekler; sosyal kuralları öğrenmesine katkı sağlar.

Peki aileler bu konuda neler yapabilir? İlk önce anne ve babaların bilinçli seyirci olmaları gerekmektedir. Sabahları cinayet programları akşamları da evlilik programları izleyen bir ailenin çocuğunun da rastgele bir çizgi film kanalı izleme olasılığı fazla olsa gerek.

Televizyonun kumandası çocukta değil anne-babada olması gerekir. Çocuğun izleyeceği programları ebeveynler karar vermelidir. Şiddet içeren çizgi filmlerin izletilmemesi gerekir.

Çocuğun gününün büyük bölümü televizyon karşısında geçmemesi gerekir. Çocuğun yetenek ve ilgileri de göz önüne alınarak çocuk için hobi alanları oluşturula bilir. Resim; müzik; spor gibi aktiviteler çocuğun zihinsel; sosyal ve bedensel gelişimlerini olumlu yönde geliştirecektir.

İzlenen çizgi filmlerle alakalı olarak çocuğa açıklama yapılabilir. Soru cevap şeklinde çocukla konuşulabilir. Filmde olağanüstü olayların gerçekte olamayacağı çocuğa açıklanmalıdır.

Psik. Şener YAZICI