Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Artroskopik Cerrahi; "Kapalı Ameliyat" Nedir?

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:05    Güncellendi: 18.02.2025 22:05
Halk arasında kapalı ameliyat olarak bilinen Artroskopi Latincede “eklem içine bakmak” anlamına gelmektedir. Artroskopik işlem açılan küçük bir kesiden eklem içerisine kamera ile girilip eklemin büyütülerek bir ekrana yansıtılması işlemidir. Büyütülmüş görüntü;eklem içini daha yakından inceleme olanağı sağlayarak; tedavinin de aynı anda yapılmasını sağlar.Hastalara bu işlem genel veya bölgesel anestezi ile uygulanmaktadır.

Açık cerrahi müdahelenin yaratacağı komplikasyonlardan kaçınmak; hastayı günlük yaşantısına daha erken kavuşturmak için eklem içi ve eklem çevresi patolojilerin tanı ve tedavisinde artroskopik cerrahi yöntemi günümüzde en çok tercih edilen cerrahi yöntemi haline gelmiştir.

Artroskopide amaç; hastayı en az doku hasarı ile en kısa zamanda günlük hayatına geri döndürmektir. Ameliyat kesisi sadece kameranın girebileceği kadar (yaklaşık 1 cm) açıldığı için iyileşme süresi de kısalmaktadır.Açık cerrahide; hastanın bacağı uzun süre alçıda ya da sargıda kalması gerekirken artroskopik cerrahi sonrası elastik bandajla sarılarak birkaç hafta içinde iyileşme sağlanabilmektedir. Hatta menisküs yırtığından opere olan hastalar; ameliyatı sonrası ertesi gün koltuk değneği ile başka bir kişinin yardımına ihtiyaç duymadan taburcu olabilmektedir.Bir ofis çalışanı ortalama 1 haftada günlük işlerinin başına dönebilirken;aktif bir futbolcu da iyi bir rehabilitasyon eşliğinde 2-3 hafta içinde maça çıkar konuma gelebilmektedir.

Artroskopik cerrahi sıklıkla diz ve omuz eklemi patolojilerinde tercih edilmekle beraber ayak bileği; dirsek; kalça ve el bileğinde de kullanılabilmektedir.

Artroskopik olarak diz eklemine yapılan işlemler;
-menisküs yırtıkları
-eklem içi kırıkların tedavisinde
-ön ve arka çapraz bağ yırtıkları
-diz eklem içi enfeksiyonunda
-eklem kıkırdağı hasarlarının tedavisinde
-eklem içi serbest kemik parçaların çıkartılmasında

Artroskopik olarak omuz eklemine yapılan işlemler;
-omuz eklem çıkıklarının tedavisinde
-omuz eklem labrum yırtıklarında (SLAP Lezyonu)
-omuz manşet kas yırtıklarının tedavisinde
-eklem içi serbest kemik parçaların çıkartılmasında

Artroskopik olarak ayak bileği eklemine yapılan işlemler;
-eklem kıkırdağı hasarlarının tedavisinde
-eklem içi serbest kemik parçaların çıkartılmasında
-arka ayak bölgesinde os trigonum çıkartılmasında

Sıkça sorulan sorular?
1- Meniskus yırtığı ameliyatı sonrası ne zaman ayağa kalkarım?
Hasta ameliyattan sonraki ilk gün hemen ayağa kaldırılır.
2- Meniskus yırtığı ameliyatı sonrası ne zaman ayağıma basarak normal hayata dönebilirim?
Meniskus yırtığının tedavisi yırtık parçanın alınması ile yapıldıysa hastanın tolere edebildiği kadar ayağının üzerine yük vermesine izin verilir.Meniskus yırtığı dikiş atılarak tedavi edildiyse hastaya yaklaşık 6 hafta ayağının üzerine basmaması ve bu 6 haftalık süreç içinde verilen egzersizleri eksiksiz yapması istenir.
3- Kıkırdak ameliyatı sonrası ne zaman ayağıma basabilirim?
Hasta ameliyattan sonraki ilk gün hemen ayağa kaldırılır.Ancak hemen ayak üzerine yük vermesine izin verilmez.Kıkırdak canlandırmak için yapılan ameliyat sonrasında hastaya yaklaşık 6 hafta boyunca ayağının üzerine basmaması ve bu süre içinde verilen egzersizleri yapması istenir.
4- Ön çapraz bağ yırtığı ameliyatı sonrası ne zaman ayağa kalkarım ve ayağıma basabilirim?
Hastaya ameliyathanede ameliyat sonrası diz hareketlerini sınırlandırabilecek bir cihaz (breys) takılır.Hasta ameliyattan sonraki ilk gün hemen ayağa kaldırılır ve tolere edebildiği kadar ayağının üzerine yük vermesine izin verilir.

5- Kıkırdak hasarında uygulanan bir yöntem olan Platellet Rich Plasma (PRP) nedir?
Hayatın akışını sağlayan kan; iki ana bölümden oluşmaktadır; sıvı bölüm (plazma) ve hücreler.Kanda bulunan hücreler alyuvar; akyuvar ve trombositler olarak üçe ayrılırlar.Trombositler kanda bulunan hücre parçacıklarıdır. Kanamanın durmasını sağlamayı ve yara bölgesinde hızlı iyileşmeyi hedef alan hücre gurubu trombositlerde; birçok büyüme faktörü bulunur. Büyüme faktörü hedeflendiği alanda doku iyileşmesi için özelleşmiş protein parçacıklarıdır. Bu protein parçacıklarının yaralanmış-örselenmiş doku üzerinde BİYOLOJİK iyileşmeyi sağlayıcı ve hızlandırıcı etkileri olduğu düşünülmektedir.
Trombositler genelde yaralanmış bölgeye kan akımı ile ulaşırlar. İlk temel hedef damar çeperinde bir tıkaç oluşturmak ve kanamanın durmasını sağlamaktır. Daha sonraki süreçte yaralanmış dokunun iyileşmesi ve normal sürecin işlemesini sağlamaya çalışırlar. Bu nedenlere ek olarak yapılan laboratuar çalışmalarında trombositlerin çeşitli büyüme faktörlerini konsantre olarak içerdiği gözlenmiştir. Bunlara örnek olarak: Platelet derived growth factor;Transforming growth factor-ß; Endothelial growth factor; Epithelial growth factor; Insulin like growth factor; Hepotocyte growth factor; Fibroblast growth factor; Cartilage derived morphogenic protein; verilebilir.

6- PRP nasıl uygulanır?
PRP; Platelet Rich Plasma kelimelerinin kısaltılmış halidir. Kişinin kendisinden bir miktar kan alınarak trombositleri ayrılır; konsantre hale getirilir. Böylece otolog (kişinin kendisine ait) büyüme faktörlerinin konsantre halde elde edilebilmesi ve hastalık içeren bölgeye uygulanabilmesi sağlanır. Bir üstünlüğü de ayrıca hematom gibi taşıyıcılara gerek duyulmamasıdır.
Uygulama öncesi hazırlık ve uygulama klinikte yapılır. Uygulama öncesi hazırlık 30 dakikadan daha az sürer. Damarınızdan ortalama 10-20 ml. kan alınır. Yaklaşık 10 dakika santrifüj yapıldıktan sonra kırmızı kan hücreleri ile plazma ve trombositler birbirlerinden ayrılırlar. Bu işlem sonunda plazmadaki trombosit miktarı; kandaki trombosit miktarına göre 2 ile 5 kat daha artmıştır. Elde edilen PRP eklem veya doku içine enjeksiyon şeklinde uygulanır.
Bazı hastalıklarda birden fazla (zaman aralıklarına yayarak) enjeksiyon yapmak gerekebilir.

7- PRP; hangi durumlarda uygulanamaz?
Pıhtılaşma bozukluğu olanlarda; trombosit sayısı düşük olanlarda; tedavi edilecek bölgede enfeksiyonu olanlarda; ateşli hastalıklarda; kronik karaciğer hastalıklarında ve heparin ya da warfarin gibi kan sulandırıcı ilaçlar kullanılıyorsa uygulama yapılmaz.