Ailede dirlik ve düzen hiç kuşkusuz; karı-kocanın anlaşma ve uyuşmasına bağlıdır. Birbirini seven iki insanın anlaşması daha kolay olur diye düşünülür. Doğrudur. Ancak tek başına sevgi; karşılıklı güven ve saygıyla desteklenmedikçe; evliliği mutlu kılmaya yetmez. Öncelikle eşler bence; sevgiden öte birbirlerinin kişiliklerine saygı göstermeliler; birbirlerini olduğu gibi hatasıyla kusuruyla kabul edebilmeliler. Herkes eşinin çok iyi; kusursuz olmasını ister; ama bu mümkün değildir. Önemli olan; eşimizin yaptığı küçük hataları fazla büyütmeden; ona yanlış davrandığını uygun bir dille; onu kırmadan anlatabilmek.
Eşinizle aranızda bir sorun çıktığında; baktınız ki ikiniz de sinirlisiniz; o anda tartışmaya ara verip; ortam değiştirin. Sonra tekrar konuşmak için bir araya gelin. Çünkü insan sinirliyken olgun düşünemez; karşı tarafa kırıcı sözler söyleyebilir. Tekrar bir araya geldiğinizde konuşurken; “ben dili”ni kullanın; yalnızca kendi duygularınızdan bahsedin; eşinizi suçlamaya kalkışmayın.
Sorununuzu konuşurken; geçmiş sorunlarınızı değil şu anda sizi rahatsız eden tek problem davranışı konuşun. Genelleme yapmaktan kaçının. “Sen zaten hep böylesin; hep aynı hataları yapıyorsun” gibi yapılan genellemeler karşı tarafı çok üzer; kendini değersiz; suçlanmış hissetmesine yol açar. Kişi yanlış davranışını değiştirmek için bir çaba harcamaz.
Unutulmaması gereken bir nokta da; sorununuzu tartışmada; amacınız kazanmak değil; her ikinizin de kabul edebileceği ortak; uygun bir çözüme varabilmek. Sorununuz için uygun çözüm yollarını beraber sıralayın ve en sağlıklı çözüm için birlikte karar verin.
Tartışmalarınızı evin dışına taşırmayın; özellikle de anne-babanızı hakemlik etmeye zorlamayın. Eşinize karşı hatalı davrandığınızda özür dilemek; gönül almak da çok önemli. Erkekler genelde hanımından özür dilemeyi gurur kırıcı olarak algılıyorlar. Oysa özür dilemek; eşimize değer verdiğimizi; onu önemsediğimizi gösteren çok onurlu bir davranış.
Evliliğinizde mutlu olmanın yollarından bir başkası da; eşimize sevdiğimizi hem davranışlarımızla hem de sözlerle belli edebilmek. En son ne zaman eşinize; “Seni hatalarına rağmen çok seviyorum” diyebildiniz? En son ne zaman eşiniz için; onun çok hoşuna gidecek bir sürpriz hazırladınız? En mutlu giden evlilikler bile bir süre sonra monotonlaşıyor. Bu sıradanlığı gidermek sizin elinizde.
Eşinize mutlaka sevginizi gösterin. Sevginizi hem davranışınızla; hem de sözlerinizle belli edin. Bir danışanımın şu sözleri aklıma geldi birden: “Kıvanç hanım; ben dindar; Allah’tan korkan bir beyim. Eşimle görücü usulü evlendik; ama birbirimizi sonradan sevdik. Eşim bana karşı sevgisini belli etmiyor. Ona sarılmak istediğimde bazen beni itiyor. Cinsel yönden de çok mutsuzum. Ben imanlı olmasam eşimi çoktan aldatırdım. Bazen başka bayanlara gözüm kayıyor. Ne yapacağımı bilemiyorum” demişti.
Eşiniz tarafından sevilmediğinizi; beğenilmediğinizi hissetmek ne kadar acı verici bir duygu öyle değil mi değerli okurlar....
Mutlu olmanın bir başka temel şartı da; eşinize saygı gösterin. Saygı bir insanın elini ayağını öpmek değil; susmak değil. Saygı; insanı adam yerine koymaktır. “Sen varsın ve benim için özelsin; önemlisin”i karşı tarafa hissettirmektir. Onun düşüncelerine hemen muhalefet etmemek; onun düşüncelerini anlamaya çalışmaktır.
Ayrıca ailelerden bağımsız olabilmek de çok önemli. “Ben artık evlendim; benim sınırlarım ve eşimle özel hayatım var” diyebilmelisiniz. Her an eşinizin veya kendi ailenizin evliliğinize müdahale etmesine izin vermemelisiniz. Unutmayın;
Eşinizin ailesine ne kadar önem ve değer verirseniz; eşiniz de size o kadar değer verir ve sizi çok sever. Kayınvalide veya kayınpederinizi sevmeyebilirsiniz veya size uymayabilirler. Ama eşinizin anne ve babasına her zaman saygı ve hürmet göstermeniz gerekir.
Baktınız ikiniz de çok kızgınsınız; “Ben bir çay yapayım da içelim; bu konuyu istersen yarın veya sakinleştiğimiz zaman konuşalım” demelisiniz. Aksi takdirde; birbirinize kızgınken; sonradan pişman olacağınız kırıcı şeyler söylersiniz; saygı ve sevgi yıpranır.
Eşinize; ilişkinize yatırım yapmalısınız; ona bir jest yapın; bir sürpriz yapın; sevdiği bir şeyi alın. Doğum günlerini; evlilik yıldönümlerinizi unutmayın. Çocuklar olmadan eşinizle arada baş başa kalın.
Eşinizin söz ve davranışlarını yargılamakta acele etmeyin ki; Rabb’imizin “Halim” ismi; üzerinizde tecelli etsin.
Bu arada evliliğiniz iyi gitmiyorsa; mutsuzsanız; evlilik sizin için çekilemez bir hal almışsa tek çare boşanmak değil. Eşinizle beraber katılabileceğiniz “aile terapileri” veya “grup terapileri” sayesinde; eşinizle olan problemlerinizi çözebilirsiniz.
EVLİLİKTE YAPILAN İLETİŞİM HATALARI
Evlilik genelde romantik bir ilişki ile başlar; hayaller; umutlar onu güzelleştirir ama giderek güç mücadelesine dönüşür. Kişilikler çatışır; taraflardan birisi hep verir; şiddet ortaya çıkabilir. Sevgi saygı kalmaz. Sonuçta çiftin ruh sağlığı bozulur. Evlilikte mutlu olmanın tek yolu çiftlerin hatalarını bilip birbirlerine buna göre davranmaları; iletişimi koparmamalarıdır. Hoşgörü eksikliği de önemlidir. İletişim hataları; eşler arasındaki saygı ve sevgiyi azaltır.
İletişim hataları şunlardır:
Yıkıcı eleştirilerde bulunmak; “Sen hep böylesin. Bağırıp çağırıyor; beni dinlemiyorsun. Hep kendini haklı çıkarıyorsun. Filanın eşinden ibret al” şeklindeki eşi suçlayıcı; hor görücü; kırıcı eleştirilerdir. Oysa bağırıp çağırmak; suçlamak yerine; “Ben bu davranışından dolayı çok üzüldüm” demeli; ses tonunu yükseltmemeli.
Genellemede bulunmak; “Evlendiğimizden beri hep böylesin. Bencilsin; hiç değişmiyorsun” tarzındaki ifadeler; eşi bir kalıba sokan; damgalayan ifadelerdir. Eşinize bunu söylüyorsunuz ama acaba sizde hiç kabahat yok mu? İşe kendinizi değiştirmekle başlayın.
Aklını okumak; Evlilikteki sürekli kavga; çekişme; üzüntüye yol açar; çiftleri kendi dünyalarına iter. Sözlü iletişim yerine sözsüz iletişim; yani davranışlardan anlam çıkarıp eşi yargılama süreci başlar. “Hah; yine kızdı. Bakışlarından anladım. Ne hainlikler peşinde olduğunu tahmin ediyorum” ve bunlar gibi düşünceler ortaya çıkar.
Sürekli geçmişi getirmek; Diyelim ki; karıkoca sahilde denize bakıyorlar. Aralarında konuşurlarken eşi; söz gelimi; karısına bağırdı. O anda kadının aklına geçmiş gelir ve kendi kendine şöyle der: “Evliliğin ilk yıllarında annenin yanında bana hakaret etmiş; bağırmıştın. Beni onu yanında küçük düşürüşünü affedemiyorum.” İçlerinde bulundukları güzel ortam gözlerine görünmez. Eş; bu ortamdan zevk alamaz; geçmişi düşünüp sinirlenir; günü zehir olur.
Sözünü kesmek ve sesini yükseltmek; eşimizin sözünü kesersek o kendini değersiz görür; bu da iletişimin kesilmesine sebep olur. Evlilikte eşler birbirlerine sevgilerini sözler ve davranışlarla belli etmelidirler.
Peygamberimiz; eşlerine karşı özel bir ilgi gösterir; onlara özel kelimelerle hitap ederdi. Ayşe’ye “gözbebeğim” diye seslenirdi. “Konuş; gönlümüz açılsın; yüreğimiz ferahlasın” der; o konuşunca da ferahlar; memnun olurdu.
Ne yazık ki çoğu eş; hanımının şımaracağından korkarak sevgisini belli etmez. Oysa mutlu bir beraberlik için eşler birbirlerine iyi davranmalı; sevgilerini hissettirmelidirler. Bu konu çok önemlidir. Nasıl olsa biliyor; anlıyor dememelidir. Karı koca arasında sorunlar çıktığında hemen ayrılma yoluna gitmemeli; sorunlara çözüm aramalıdır. Eşinizle ilişkiniz çıkmaza girdiğinde umutsuzluğa kapılmayın. Bir uzmandan “evlilik terapisi” yardımı almak ilişkiyi tekrar düzene koyar.