Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Evlilik Sorunları

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:05    Güncellendi: 18.02.2025 22:05
Yaklaşık M.Ö 2000 yılından günümüze kadar gelişip değişmekle birlikte evlilik ve aile; temel niteliklerini koruyarak devam eden toplumsal bir birimdir (Özuğurlu; 1990). En küçük toplumsal birim olan aile; çocuklara kişiliklerinin kazandırıldığı; beslenip bakıldığı; çocukların yetiştirildiği; eğitim ve başarılarının sağlandığı yerdir. İnsanların büyük ölçüde mutluluk ve mutsuzluklarının kaynağıdır. Bu anlamda aile; toplumsal bir birim olduğu kadar aynı zamanda psikolojik bir birimdir (Yıldırım; 1992).
Her türlü iletişim ve etkileşimde olduğu gibi evlilikte de sorunlar ve çatışmalar yaşanacaktır. Önemli olan sorunların eşlerin yaşamlarını etkileme dereceleri ve iletişimlerini ne derecede bozup bozmadığıdır. Eğer çıkan sorunlar kişilerin günlük yaşamlarını olumsuz etkiliyorsa; iletişimi bozuyorsa önemlidir ve ciddidir. Eşler arasındaki problemler sadece onları . etkilemeyip; çocukları da etkileyecektir. Çocukların kişiliklerini kazanmaları ve sağlıklı yetişmeleri açısından aile içi iletişim ve etkileşimin; özellikle de eşler arasındaki iletişimin niteliği önemlidir; aile içi iletişim ve etkileşimin kalitesinin belirleyicisi de ana- baba arasındaki ilişkinin niteliği ve biçimidir (Richter; 1985; Akt. Yıldırım; 1993).
Evlilik çatışmasını Patterson (1983) eşlerden birinin diğerinin eylemlerine müdahale etmesiyle ortaya çıkan kişiler arası bir süreç olarak ifade etmiştir. Johnson (1996) ise çatışmayı; birbirine zıt ya da bağdaşmayan gereksinim; hedef ve beklentilerden kaynaklanan uyuşmazlık ya da anlaşmazlık olarak tanımlar (Akt. Tümer; 1996:14).
Johnson çatışmaları dört değişik biçimde sınıflandırmıştır. 1) Akılcı-Akilcı Olmayan Çatışmalar: Akılcı çatışmalar; somut sorunlara ilişkin gerçekçi düşünce farklılıklarından kaynaklanmaktadır. Buna örnek olarak eşler arasındaki sosyo-kültürel farklılıklardan kaynaklanan çatışmalar gösterilebilir. Akılcı olmayan çatışmalar; içsel olgulardan kaynaklanan çatışmalardır. Örneğin kıskançlık; sahiplenme vb.
2) Açık-Örtülü Çatışmalar: Açık çatışmalar; eşlerin bağırmalarını; tartışmalarını içeren ve açık olarak ortaya konulan çatışmalardır. Örtülü çatışmalar ise; konuşulmayan ve böylece sürüp giden çatışmalardır.
3) Akut-Kronik Çatışmalar: Akut çatışmalar; birden patlayan ve kısa süreli tartışmalar ya da anlaşmazlıklardır. Kronik çatışmalar hiçbir zaman doyum verici biçimde çözümlenmeyen ve ilişkiye sürekli bir yük olan çatışmalardır.

4) Kişisel-Kişiler Arası Çatışmalar: Kişisel çatışmalar bireylerin kendi içlerinde sürüp giden ve genelde bireyleri duygusal olarak eşlerinden koparan; ancak eşlerinin fark etmediği çatışmalardır. Kişiler arası çatışmalar ise; eşler arasındaki karşılıklı çatışmalardır. Johnson kişisel çatışmaların kişiler arası çatışmalara dönüşmesinin oldukça kolay olduğunu ancak; birey eşinin hiçbir koşulda değişmeyeceğine karar verdiyse çatışmanın kişisel çatışma olarak kalıp kişinin kendi içinde sürüp gittiğini söylemektedir. Bu da çatışmanın yüzeye çıkma ve çözümlenme olanağını ortadan kaldırmaktadır (Akt. Tümer; 1996:15).
Karı-koca ilişkilerinin doğurduğu sorunları Özuğurlu (1993:198) dört grupta ele almıştır. Birincisi kadın-erkek birlikteliğinden doğan psiko-sosyal sorunlardır. Bunlar; gelenek; görenek; ahlaki değerler ve yaptırımları içeren etkileşimlerden doğan sorunlardır. İkincisi sosyo*-ekonomik sorunlar; üçüncüsü ana-baba ve çocuklarla; ana-babanın yakınlarıyla ilgili sorunlardır. Sonuncusu ise kan-kocanın cinsel sorunlarıdır.
Özuğurlu (1993); eşler aile rasındaki çatışma biçiminin orta konulabilmesini kolaylaştıran kriterleri aşağıdaki biçim sınıflandırmıştır:

1) Karı-kocanın Nasıl İlişki Kurdukları: İnsanlar arası ilişkin; ön aşaması iletişimdir. İletişim temel bir ihtiyaçtır. İletişim kurmay birey yalnız kalır. Eşlerin birbirlerine mesaj alış-verişleri iletişimle olur. Bu nedenle eşlerin nasıl ilişki kurdukları önemlidir.

2) Karı-kocanın Topluluk İçinde Uyum Sağlayıp Sağlamamaları:Topluluk içindeki birliktelik bir gereksinimdir. Bu gereksinim doyurulmazsa bireyler huzursuz olur.

3) Karı-kocanın Varlık Gösterimi Davranışlarındaki Uyum Düzeyleri: İnsanlar için önemli olan "Ben de varım" mesajını vermek ve bunun diğerlerince önemsenmesini görmektir. Eşler arasında buna öne verilmiyorsa sorun çıkar.

4) Eşlerin Birbirlerini Tamamlamada Uyum Sağlayıp Sağlamamaları: Buna eşlerin bütünleşme birlikteliği de denir. Sorunlu evliliklerde eşlerin en çok yakındıkları konu bütünleşme birlikteliği kuramayışlarıdır. Evlilik içinde çocuklar da varsa bu birliktelik anne-baba-çocuk arasında kurulmalıdır.

5)Eşlerin Yaşam Olaylarını Değerlendirmede; Bunlardan Haz Almada ya da Acı Duymada Uyum İçinde Olup Olmamaları: Burada önemli olan "biz benliği"ni oluşturup oluşturmadıklarıdır. Eşlerin ayı ayrı benlik süreçlerinden ortak ve özdeş bağlar kurup "biz benliği"ne geçebilmeleri önemlidir. Sorunlu evliliklerde eşlerin hep kendi alanları içinde davrandıkları görülmektedir. 6) Karı-kocanın Cinsel Yaşamlarında Uyum Sağlayıp Sağlamamaları: Eşler arasındaki ilişkinin sağlıklı olmasında cinsel yaşamlarındaki uyumluluk da önemli bir faktördür.