Ortez veya brace; vücutta herhangi bir nedenle organ kaybının olmadığı ancak anatomik; fizyolojik ve mekanik yapısında bozukluğun olduğu durumda kullanılan ve o bölgeyi düzeltmek; desteklemek; hareketsiz konuma getirmek veya fonksiyon kazandırmak amacıyla oluşturulan cihazdır. Günümüzde hastadan ölçü alarak tekniğine uygun biçimde üreten bu alanda eğitim görmüş kişilere ortotist-prostetist denir. Dünyada ortotist-prostetist; bu alanda en az dört yıllık üniversite eğitimi almış kişiler için kullanılmaktadır
Bugün kullanım alanı serebrovasküler hastalıklardan skolyoza; kırıklardan konjenital deformitelere kadar oldukça geniş alana yayılan ortezlerin tarihçesi; çok eski yıllara dayaYapılan kazılardan ilk ortezlerin kırık ekstremitelere uygulandığı anlaşılmaktadır; ilk kapalı redüksiyon ve ortezleme ile ilgili detaylı bilgi Hipokrat tarafından verilmiştir. (M.Ö.370)Yunanlı Galen in ise(MÖ 131-201) spinal deformitelerin tedavisinde egzersiz ve dinamik bracelemeyi reçetelendiren ilk doktor olduğu söylenir. Skolyoz ve Kifozda ilk korse uygulamasını Galen gerçekleştirmiş;ağaç ve metal kullanılarak üretilen ilk ortezlerin prensip olarak günümüz ortezlerine çok benzesede oldukça ağır ve estetikten uzak olduğu izlenmiştir.
17.Yüzyılda Cambridge Üniversitesi Profesörü Gelsson; rickets le ilgili yazısında genu varum deformitesinin ortezle düzeltilmesi üzerinde durmuş. Paris Üniversitesinde 1700 lü yılların ortalarında Profesör Nikolas Andry; tüm deformitelerin ortezlenebileceğini belirterek; özellikle skolyoz ve kifozda kullanılan korselerin spinal deformitelerin düzeltilmesindeki yeri ve önemine değinmiştir. Dünya savaşından sonra ortez alanında hızlı gelişmeler olmuş ve ortopedik rehabilitasyon alanında orteze olan gereksinim artmıştır. Gelişen teknolojinin ortez yapımında deriden termoplastiğe; çelikten duraluminyuma geçişi sağlaması her geçen gün daha hafif ve estetik ortezler üretilmeye başlanmasına sebep olmuştur.
Amputasyonlardan sonra estetik ve fonksiyondaki kayıplar insanoğlunun varoluşundan beri değişik protez uygulamaları ile giderilmeye çalışılmıştır.Alt ekstremite protezlerinin başlangıç tarihi kesin olarak bilinmemektedir.Kayıtlara geçen ilk ayak protezi Milattan Önce 484 yılına rastlar.Tarihçi Heredotus un bildidiğine göre ilk protez bu tarihte ayağını kaybeden bir Pers askerine yapılmıştır.Dünyanın çeşitli müzelerinde kazılardan elde edilen fresk ve vazoların üzerindeki resimlerden yine eski çağda insanların protez yerine tahta ve metalden destekler kullandıkları bilimektedir.Fransa nın Lescar katedralinde yer alan bir mozaik üzerinde çatal şeklinde tahta bir protez kullanan bir ampute görülmektedir.Ağaç ve bakırdan yapılmış en eski bacak protezinin Milattan Önce 300 yılına ait olduğu tahmin edilmektedir.
Protezdeki gelişmeler genellikle büyük savaş dönemlerine rastlar.1.Dünya savaşından sonra alt ekstremite protezlerinde oldukça büyük ilerlemeler olmuştur.Malzeme olarak genellikle deri ;kösele; bakır ve çelik kullanılmıştır.Protezlerde en büyük gelişme II.Dünya Savaşından sonra başlamıştır. Bilinen ilk eklemli dizüstü protezi Fransız ordusunun cerrahı Ambroise Pare tarafından diz ekleminde harekete izin veren ;ilk dizaltı protezi ise 1696 yılında Verdiun tarafından geliştirilmiştir.James Pott 1800 yılında Pare nin geliştirdiği dizüstü protezini soket ve baldır kısmı eklemli olarak yeniden yapmıştır.Bu protez daha sonra Waterloo savaşında bacağını kaybeden Anglesea markisi tarafından kullanılmıştır.Protez kullanmadaki başarının cerrahi-fizyoterapi ve rehabilitasyon yöntemleri ve güdük-soket uyumu ile olan ilişkisi anlaşılarak ekip çalışmasının gerekliliği üzerinde durulmuştur.II.Dünya savaşını takiben pek çok ülkede protez çalışmaları hükümetler tarafından teşvik edilmiş;1957 yılına kadar konvansiyonel prensipler ile devam eden uygulamalar daha sonra bilimsel ve teknolojik olarak yeni arayışlara yol açmıştır.Bu dönemde moduler sistemli protezler mekanik fonksiyonel sistemler ve termoplastik malzemeler kullanıma girmiştir.
1970 li yıllarda protez alanında çalışan fizyoterapist;prostetist ve protez teknikerlerinin biomekani alanına yönelmeleri uygulamalarda yeni yöntemlerin ve malzemelerin kullanımına yol açmış ; rehabilitasyon çalışmaları hız kazanmıştır.Amerika;İngiltere;Almanya ve İskandinav ülkeleri başta olmak üzere amputelerin normale yakın bir tarzda günlük yaşamlarını devam ettirmelerine olanak veren fonksiyonel;rahat ve kozmetik soket tasarımları ve protez yaklaşımları üzerinde yoğunlaşmıştır.
Dünyada protez-ortez alanında standartlaşmanın sağlanmasında ilk önemli adım 1970 de Danimarka da atıldı ve ISPO (International Society Prosthetics and Orthotics) olarak bilinen Uluslararası Protez- Ortez Derneği kuruldu. Kurucular; Danimarka dan Ksolbye ve Jansen; Kanada dan Mc Laurin; İngiltere den Mc Quirk ve Mc Kenzie. Amerika dan Staros ve Wilson; İskoçya dan Murdac;İsviçre den Bahler ve Almanya dan Kuhn olmuştur.
TÜRKİYE de Protez-Ortez Alanının Tarihsel Gelişimi
Türkiye de ortez alanındaki ilk gelişme Osmanlı Devleti nde II. Abdulhamid dönemine rastlar. 1898 de Bonn Üniversitesi Cerrahi Profesörü Dr.Robert Rieder Paşa Türk Tıp Eğitimi nde reform yapmak ve Haydarpaşa da yeni yapılan Tıp Okulu (Gülhane) binasını kontrol etmek amacıyla İstanbul a getirilir. Üç yıllığına gelen Rieder Paşa; Haydarpaşa Tıbbiye-i Askeriye Binası içerisinde inşaat denetimi sırasında düşerek beli ve bacağını kırar ve orteze olan gereksinim doğrultusunda atölye çalışmaları başlar.Protez alanında yapılanma II.Abdülhamid in Maliye Bakanı (Masarif Nazırı) Sadettin Paşanın bacağına ard arda yapılan üç amputasyon geçirmesi ve Paris ten iki defa protez getirilmesiyle başlamıştır.Üçüncü protez getirilmek istendiğinde değerinin 300 altına çıkması padişahı kızdırmış ve bu işlerin ülkede yapılması istenmiştir.Bu amaçla dört subay Paris e bir yıllığına protez-ortez öğrenmek üzere gönderilir. Bahriye Çarkçısı Yüzbaşı Hüseyin Rıfat Bey ülkeye döndüğünde 1900 lü yıllarda ilk atölyeyi Tersane-i Alatı Nazika adı altında kurarak çalışmalara başlamıştır. 1914 yılında bu atölye Gülhane Hastanesi bünyesine taşınır. Birinci Dünya Savaşında Trablus; Çanakkale ve Arabistan cephelerinde kaybedilen kol ve bacaklar protez-ortez çalışmalarının gelişmesinde önemli rol oynamıştır. Hilal-i Ahmer (Kızılay) tarafından Bahriyeli Kazım Elgün dört yıllığına Viyana da Lorenz in yanına gönderilir ve döndüğünde Prof. Dr. Besim Ömer Akalın Paşa ile birlikte protez konusunda büyük hizmetler verir. İlk özel yapılanma ise Kifidis tarafından olmuştur. Paris te eğitim alan Kifidis; 1928 de Beyoğlu nda özel bir protez-ortez atölyesi açar. Ülkemizde mekanik ortopedinin ortaya çıkması ile ilgili bilgiler; Profesör Alpsoy un 1951 de yayınlanan protez-ortez alanındaki ilk Türkçe kaynak olan Sun-i Uzuvlar ve Ortopedik Cihazlar kitabı ve Profesör Ege nin bu alandaki yazılarından elde edilmektedir. Ankara da Prof. Dr. İhsan Doğramacı tarafından 1961 de kurulan Hacettepe Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Yüksekokulu nda; Protez-Ortez ve Rehabilitasyon uygulamalarının yapılması için 1965 de Protez-Ortez ve Biyomekanik Atölye ve Ünite si kurulmuştur. Bu atölyenin kurulması ve gelişmesinde Dr. Necdet Güçlü başta olmak üzere Prof. Dr. Rıdvan Özker; Prof. Dr. Hidayet Erdem; Prof. Dr. Sabri Narman ve Prof. Dr. Candan Algun un değerli katkı ve çalışmaları olmuştur. 1988 tarihinden bu yana projelerle Protez-Ortez Ünitesinin geliştirilmesine Prof.Dr. Gül Şener ve Prof.Dr. Fatma Uygur un önemli katkıları olmaktadır.
1961 de Gülhane Ortopedi ve Travmatoloji Kliniği kurulduğunda teknisyenler ve ortopedi ve travmatoloji uzmanlarından oluşan bir grup dönüşümlü olarak İtalya da Rizzoli Enstitüsü ne eğitime gönderildi. Bu eğitim programı 1966 yılına dek sürdü ve Gülhane Protez-Ortez Atölyesi tüm bu çabaların ardından küçük bir ünite olarak hizmete girdi ve 1996 yılında Amerika ya gönderilen Dr. Sabri Ateşalp in katkılarıyla geliştirildi.
1981 Uluslararası Sakatlar Yılı nedeni ile Devlet Planlama Müsteşarlığı ve Sağlık Bakanlığının yaptığı araştırmalar sonucu Bakırköyde Almanların yardımı ile Protez-Ortez Okulu ve Bakanlıkça Rehabilitasyon Merkezi açılmasına karar verildi. 1985 de Bakırköy de Alman Hükümeti teknik işbirliği anlaşması çerçevesinde Ortopedi Teknisyen Sağlık Meslek Lisesi açıldı. 1993 de Ankara Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof.Dr. İlksen Turhanoğlu nun çabalarıyla ve bu alanda bir çok teknisyen; fizyoterapist ve hekimin gelişmesine katkıda bulunan Prof Dr. Hidayet Erdem in öncülüğü ve Prof.Dr. Serap Alsancak ın çalışmaları ile yüksek okul bünyesinde bir Protez-Ortez Laboratuvarı kuruldu.
Bu arada ülkemizde protez-ortez alanında sivil toplum örgütlerinin çalışmaları da başlatıldı. Özürlüler için yaşamı kolaylaştıracak bilim ve teknolojilere katkı sağlamak amacıyla Türkiye Protez -Ortez Bilim Derneği (TPOBD) Aralık 1998 de Ankara da kuruldu. Ayrıca Türkiye de Uluslararası Protez-Ortez Derneği nin (International Society for Prosthetics and Orthotics) Ulusal Komitesi bağlantıları Prof.Dr. Halit Özyalçın tarafından 1997 de başlatıldı; ancak komiteye 2004 de Prof.Dr. Serap Alsancak ın çabaları ile seçimle milli statü kazandırıldı.
Ülkemizde Ortopedi teknisyeni yetiştiren bir meslek lisesi ve protez-ortez teknikeri yetiştiren altı üniversite bulunmaktadır. Teknolojik gelişmelere paralel olarak ortez protez alanında önemli ilerlemeler kaydedilmiştir.Mikro işlemcili protezler hastanın yürüme hızını;adım mesafesini kaydedip yürüme fazında hastaya normal yürüyüş paternini sağlamaktadır.Myoelektrik kol protezlerinde güdükteki sağlam kaslara temaslı duyarlı myoelektrik aktiviteyi algılayıcılar konularak fonksiyonellik kazandırılmıştır.gelecekte daha konforlu normale yakın foksiyonu sağlayabilen protezler yapılabilecektir.
Kaynaklar
1- Prof.Dr. Serap Alsancak Ankara Üniversitesi Dikimevi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Dergisi Vol 1 Sayı 1 2000
3- Prof.Dr.Gül Şener Prof.Dr.Fatih Erbahçeci Protezler Hacettepe Üniversitesi FTR YO Yayınları Prof.Dr.Rıdvan Ege I.Ulusal Protez ve Ortez Kongresi Açılış Konuşması