İnsan yaşamını sürdürebilmek için bir başka insana ihtiyaç duyan bir canlıdır. İlişki olmadan yaşayamaz; varlığını sürdüremez. Bir başkasıyla konuşma ihtiyacı içindedir ve ancak ilişkiyle insan olur. İlişkiler aynı zamanda bireye kendisini önemli ve değerli hissettirir; güvende olduğunu hissettirir.
İlişki kurmak; ilişki içinde olmak; bireye kendini bu kadar iyi hissettirirken ayrılık; tam tersi olarak önemsiz; değersiz ve güvensiz hissettirir; aynı zamanda korkutur. Korkutan ayrılık değil; ayrılığın sonucunda ortaya çıkan yalnızlığın getireceği olumsuz durumlarla nasıl baş edileceğidir.
İnsan ilk ayrılığı annesinden doğduğu anda yaşar. Doğumla birlikte anneden ayrılır ve kendini yaratır. Böylece ben olma süreci başlar ve yaşam boyu devam eder. Bebek zaman ilerledikçe; çevresini; çevresindekileri fark etmeye başladıkça kendine ait bir ben olmadığını; ben’in kişilere bağımlı olduğunu; onların duygu ve düşüncelerinden etkilendiğini fark eder. Bu fark etmeyle ben olma durumu olgunlaşmaya başlar; bağımlı olduğu kişilerin duygu; düşünce ve yargılarından uzaklaşmasıyla devam eder. Bu aynı zamanda ilk; toplumdan ayrılma isteğinin de ortaya çıkmasıdır.
Bu ayrılma isteği bireyin hem kaybetme korkusu yaşamasına hem de var olması için kaybetmesi gerektiği gerçeği ile karşı karşıya gelmesine ve kaygı duymasına sebep olur. Bu kaygı ile yüz yüze gelebilen birey; ben olma yolunda sağlıklı bir şekilde ilerler. Fakat bu kaygıyı göze alamayan ya da ebeveyni tarafından bu kaygıyı yaşamasına izin verilmeyenler ayrışamadığı için bağımlı olmaya başlarlar.
Bu ayrılamama durumu; anneden ya da başka bir ebeveynden sosyal çevreye; oradan da topluma genellenir ve ancak ilişki içinde var olabilen; beni olmayan bireyler ortaya çıkar. Çünkü ayrılma olmadan ben olunmaz.
İlişkiye bağımlılık durumu; yetişkinlikte karşı cinsle ilişkilerde ortaya çıkar. Karşı cinle ilişkide ayrılık anneden ayrılma gibidir ve çok acı verir. Bu acı bilinçsizce yaşanır ve genellikle bu süreçte geliştirilen savunma; inkar davranışları ile giderilmeye çalışılır; dolayısıyla ayrılma tamamlanmaz. Bu durum ayrılık acısının yaşanmasına engel olur. Ayrılık acısının yaşanması hem ilişkiyi bitirmek için gereklidir hem de bireyin gerek aile; gerekse sosyal çevresindeki ilişkileri yeniden değerlendirmesini sağlar.
İlişki iki kişi ile başlar. Aradan zaman geçince; taraflar kendi iç dünyalarında ilişkinin biteceğine ilişkin ayrılık; kaybetme korkusu yaşamaya başlarlar. Bu korkularla ilişkiyi sürdürme çabası içine girerler.
İlişkilerde kaybetme kaygısı bir yetişkin tepkisi değildir. Yetişkin bir birey; kendi kendine yetme kapasitesine sahiptir. Kaybetme kaygısı yaşayanlar; bireysel gelişimini henüz tamamlamamış olanlardır. Yetişkin bireyler; ilişkide mutsuzluk yaşamaya başladıklarında ilişkiyi bitirebilir; yetişkin olmayanlar ise bahaneler bularak ilişkiyi sürdürür. Bu kişilerin kaybetme korkuları; ilişkiye duydukları aşırı ihtiyaçtan kaynaklanmaktadır. İlişkilerde ayrılık olası bir durumdur. Fakat bir ilişki biterken genellikle taraflar; ilişkiye harcanan zaman ve emeği bir kenara bırakarak; sanki hiç yaşanmamış gibi göz ardı ederek kin; nefret ve kavga ile bitirmeyi tercih ederler.
Bu duygular; baş edilmesi zor duygular olduğu için ya uzun seneler devam eder ya da bastırılır ve geçmişe ait duygular haline getirilir. Geçmişte kalan; sıkıştırılmış; bastırılmış duygularla ilişki bitmiyor ve yeni bir ilişki başlayamaz.
Ayrılma sürecinde taraflardan biri aldatılmışlık; terk edilmişlik; yaşarken; diğer taraf özgürlük hissi yaşayabilir. Fakat bu özgürlük hissi zamanla karşı tarafa haksızlık ettiği inancına ve suçluluk duygusuna dönüşür. Yani taraflardan biri nefret eder; diğeri pişmanlık yaşar. Aslında bu duygular ilişki içinde yaşanması ve çözülmesi gereken duygulardır. Eğer bu duygular; ayrılık sürecinde yaşanırsa ilişki bitmez; yani ayrılık olmaz. İlişki ancak; duygular yittiğinde biter. Bu duygular; ayrılık aşamasında iletişimin bittiğini; fakat ilişkinin bitmediğini gösterir.
Bir ilişki bitmiyorsa; geçmişten kopamıyorsa yeni ilişki de olmaz; olsa da bir önceki ilişkide yaşanan problemlerin tekrarlanacağı anlamına gelir. İlişkiyi bitirmenin yolu karşılıklı saygı; hoşgörü ve kabulün yanı sıra tarafların birbirlerini incitmeden konuşmalarını gerektirmektedir. Bunu yapamayan eşlerin en sağlıklı çözüm yolu; psikolojik destek almalarıdır.