Bir çocuğun kardeşinin olması; hayatında ki en önemli kriz dönemlerinden biridir. Düşünün ki henüz daha erken çocukluk döneminde olan bir çocuk; henüz kendi duygusal çatışmalarını ve sorunlarını çözme konusunda çok az şey bilir. Ve bu sorunları çözmek için kullandıkları sosyal becerileri ise henüz daha tam olarak gelişmemiştir. Bu bağlamda küçük bir çocuğun kardeşinin olacak olması bir sorundur ve bu sorunla nasıl başa çıkacağını çocuk henüz bilmemektedir.
Şu şekilde düşünelim; küçük bir çocuk oyuncaklarını; giysilerini; çikolatasını; şekerini ya da sahip olduğu her şeyi başka bir çocuk ile paylaşabilir. Fakat özellikle küçük yaştaki bir çocuk bir tek şeyi paylaşmak istemez. Başta ailesi ve çevresinin ilgisini tabi ki… Ve bu nedenle çocuklar bu ilgi ihtiyacını paylaşmak istemezler. Ve bununla beraber; böyle bir durumla karşılaşan çocuğun vereceği ilk tepki öfke olur. Çocuk ilerleyen zamanlarda ise çok daha fazla rahatsız edici şekillerde bu hoşnutsuzluğunu ifade edebilir. İlk çocuk kendisinden sonra dünyaya gelen kardeşi ile yalnız kaldığında ona zarar verebilir; olumsuz bir davranış sergilese bile bunun sorumluluğunu almaz ve suçu kardeşinin üzerine atabilir. Bu tür davranışlar; işte bu; dünyaya ilk gelen çocuğun içinde bulunduğu zor durumun belirtileridir ve çok normaldir.
İşte tam da bu dönemde anne ve babanın çocuğuna vereceği destek çok önemlidir. Anne ve baba çocuğuna yardım elini uzatmalıdır!
Şimdi kaseti biraz başa saralım ve ikinci çocuğun dünyaya daha henüz gelmediği dönemde ilk çocuğa nasıl yaklaşılır; o konuya değinelim.
Aileler ilk çocuklarına; dünyaya yeni bir bebek geleceğini annenin hamileliğinin 3 veya 4. ayında söyleyebilirler. Tabi ki çocuğun yaş durumu dikkate alınmalı ve anlayabileceği bir dilde olmak üzere… Aileler; her defasında olmasa da zaman zaman doktor kontrollerine ilk çocuğu götürebilirler; ultrason görüntülerini paylaşabilirler. Ve zaman zaman annenin kendisini kötü hissedebileceği belirtilerek ilk çocuğun da doğumdan önce aynı şeylerin yaşandığı anlatılabilir. Bunun yanında anne ve baba yeni doğacak çocukları için alış veriş yapmaya gideceklerse eğer; ilk çocuklarını da yanlarında götürüp bebek için yapılan alış verişte kendilerine eşlik etmesine izin verebilirler. Bu sayede ilk çocuk kendisini dışlanmış hissetmeyecek ve sürecin dışında olmadığı duygusunu yaşadığı için kardeşini daha çok sahiplenecektir. Henüz daha doğumun gerçekleşmesine zaman varken; ebeveynler ilk çocuklarına; doğumdan sonra annenin bir süre kendisine daha az zaman ayırmak zorunda kalacağını; yeni doğacak bebeğin bakıma muhtaç olduğunu fakat asla kendisine yönelik sevgilerinde bir azalma olmayacağını da aynı şekilde anlayabileceği dilde anlatmalıdırlar. Bununla beraber ebeveynler; ilk çocuklarından yeni doğan kardeşinin ihtiyaçlarını gidermesine yardımcı olmasını istemelidirler. Bu noktada anne ve babalar ilk çocuğa yaşına uygun sorumluluklar vermelidir. (biberon ya da bez getirme gibi). Ve anne ve baba ilk çocuğa; bu yaptığı yardımların kendilerine ne kadar yardımcı olduğunu belirtmelidirler. Bu durum ilk çocuğun kendisini daha değerli hissetmesine yarayacaktır. Kabul etmek gerekir ki süreç zor bir süreçtir. Bu nedenle anne babalar ilk çocuğun duygularını olumsuz bir şekilde ifade etmesi sonrası sakin olmaları önemlidir. Öncelikle ebeveynler ilk çocuğun söylediklerini dinlemeli; ona anlaşıldığı duygusunu yaşatmalı ve sakinliği koruyarak kendi duygu ve düşüncelerini ifade etmeli; ilk çocuğu hiçbir suretle ayıplamamalı ya da ona kızmamalıdır. Ve son olarak anne ve babalar yeni doğan bebeğin doğum gününü ilk çocuk için özel bir hale getirmesi önemlidir. Bu bağlamda anne ve babalar ilk çocuklarına artık bir abi ya da abla olacağı için hediye almalı ya da küçük bir kutlama yapmalıdırlar.
Bu anlatılanların yapılması halinde; ilk çocuk bu süreci daha rahat atlatacaktır.