Hayat bazen zorluklarla mücadeleyi gerektirir… Dönem dönem yaşanan zor günler; stresli zamanlar ve hissedilen üzüntü; kaygı; heyecan ve sıkıntılar ruhen kişiyi etkiler. Yaşanan olay veya durumun yarattığı bu etki sadece ruhla sınırlı kalmaz. Bedende sancılara; kramplara ya da hızlanan kalp atışlarına sebep olur. Örneğin; hissedilen heyecan veya korku esnasında kalp daha hızlı çarpmaya; nabız hızlanmaya başlar. Hissedilen heyecandan dolayı mide bulantısından şikayet eden de vardır; karın ağrısından da. Yaşanılan zor bir günün ardından; hissedilen baş ağrıları… Stresli günlerde ortaya çıkan midedeki yanmalar; sivilceler veya kaşıntılar; kızarıklıklar. Yaşanan ayrılıkların ardından hissedilen kalp ağrıları. İki göğsün arasında hissedilen yanmalar. Hiçbiri tesadüf değildir. Her biri yaşanan olayların; ruhen hissedilmesinin ardından bedene yansımasıdır.
Beden kadar ruh da acıyabilir. Oysa bunu yansıtmakta herkes güçlük çeker. İnsanın içi acır; kızar; kırılır. Ama içi acıdığında yine kalbi de acır; nefes alışı zorlaşır. Midesi bulanır; karnı ağrır. Ruh ve beden bir bütündür. Acıyan beden değil ruhun ta kendisidir.
Psikosomatik rahatsızlık; ruhun yaşadığı sıkıntılı durumdan bedenin etkilenmesi ve sorun yaşamasıdır. Psiko ‘ruh’; soma ise ‘beden’ anlamına gelmektedir. Ruh ve beden bir bütündür; psikosomatik rahatsızlıkta ruhen yaşanan sorunların bedenen hissedilmesi olarak tanımlanmaktadır. Yaşanan bedensel rahatsızlıkların temel kaynağı psikolojik sorunlardır. Psikolojik sorunlar bedensel etkiler yaratmanın yanı sıra; var olan hastalığın ilerlemesine ya da şiddetlenmesine de yol açabilmektedir. Psikosomatik rahatsızlıklar; psikofizyolojik rahatsızlık; psikofizyolojik reaksiyonlar; somatoform bozukluklar olarak da isimlendirilir.
Psikosomatik rahatsızlıklarda; nörolojik ve fizyolojik araştırmalar sonucunda rahatsızlığın bu boyutunu açıklayabilecek hiçbir fiziksel belirtiye rastlanmaz. Fiziksel bir sebep olmadan; yaşanan bu durum sadece yetişkinlerde değil; çocuklarda da sıkça görülür. Okul öncesi dönemdeki çocuklar ağrının yerini gösteremez. Okul dönemi çocukları ise ağrıyı ya da şikayete sebep olan bölgeyi gösterebilir.
En sık görülen psikosomatik rahatsızlıklar:
Baş ağrısı;
Sırt ağrıları;
Saç dökülmesi;
Döküntüye neden olan cilt sorunları;
Kas ağrıları;
Eklem iltihapları;
Karın ağrıları;
Sürekli yorgunluk ve bitkinlik;
Görme bozuklukları;
Yüksek tansiyon;
Bağırsak sorunları;
Ülser ve tiroid gibi hastalıklar.
Psikosomatik rahatsızlıkların oluşmasında psikososyal etkiler; kalıtım; alışkanlık; toplumsal etkiler ve yapısal gelişme etkenleri de vardır. Kişilik yapısı da psikosomatik rahatsızlıklara neden olabilmektedir. Her psikosomatik rahatsızlık; bedende farklı bir bölgeyi etkilemektedir. İçe atılan problemler; ifade edilemeyen duygular da yaşanan soruna uygun bir organ bularak; organının çalışma mekanizmasında sorunlar yaratmaya başlar. Vücut ruhun yaşadıklarını bu yolla dile getirir.
DSM-IV ‘e göre psikomatik bozukluk: "Belli bir süre içinde ortaya çıkan; tedavi arayışları devam eden; sosyal veya mesleki hayatının bozulmasıyla sonuçlanan birden fazla bedensel yakınmasının birlikte olması" olarak tanımlanmaktadır.
Bir kişiye psikosomatik bozukluk tanısının konması için aşağıdaki kriterler olması gerekir:
En az dört ayrı ağrı olması (baş ağrısı; karın ağrısı; kollarda bacak; sırt ağrısı...)
İki sindirim sistemi şikayeti (bulantı; şişkinlik; gebelik dışında kusma; ishal; yiyeceklerin dokunması...)
Bir cinsel fonksiyon ya da genital sistem belirtisi (adet düzensizliği; erkekte iktidarsızlık; kadında ve erkekte cinsel isteksizlik...)
Bir nörolojik belirti (denge bozukluğu; bölgesel felç veya güç azalması; yutma güçlüğü; çift görme; sağırlık; bilinç yitimi...)
Tıbbi muayene; laboratuar incelemeleri ve görüntüleme yöntemleri sonucunda saptanan bu şikayetleri açıklayacak organik bir bozukluğun olmaması;
Kişinin alkol; uyuşturucu ya da başka bir madde bağımlısı olmaması;
Psikiyatrik incelemeye olan güvensiz ve şüpheci yaklaşım.
Yapılan araştırmalara göre; dahiliye uzmanlarına ve acil servislere başvuran kişilerin %68i rahatsızlıkları psikosomatik sorunlardan kaynaklanmaktadır. Bu oran Doğu kültürlerinde ve Türkiye’de daha yüksek olduğu biliniyor.
Kayıp ve ayrılıklar; psikosomatik rahatsızlıkların ortaya çıkışını tetikleyen en yaygın faktörler olduğu bilinmektedir. Ayrıca;
Çaresizlik; umutsuzluk;
Güvensizlik;
Öfke;
Kin ve nefret;
Acı; hüzün; üzüntü;
Hayal kırıklıkları;
Korku ve kaygılar;
Bastırılmış; çözüm bulamamış duygular;
Psikosomatik rahatsızlıklara yol açabilmektedir.
Kendilerini ifade edemeyen; duygularını dışarıya yansıtamayan; “hayır” demekte güçlük çeken; sınır koyamayan; endişeli ve güvensiz kişilerde sıkça görülür. Kişinin kendisini rahatça ifade edemeyişi; duygularını dile getiremeyişi; içine attıkları bedenindeki rahatsızlıkla dışa vurulur. Kadınlarda erkeklere oranla daha sık rastlanır.
Kelimelere dökülemeyen acılar; korkular; hüzünler; kırgınlıklar; kızgınlıklar; kayıplar; acılar; ve korkular bedende uyuşma; ağrı olarak ortaya çıkar.
Psikosomatik rahatsızlıklarda hissedilen bu bedensel belirtiler; ağrılar; sancılar yapılan tetkik ve araştırmalar sonucu hiçbir fiziksel bulguya rastlanmaz. Bu kişiler çoğunlukla hastanelerin acil servislerine; dahiliye; jinekoloji ve üroloji uzmanlarına sık sık gitmelerine rağmen; şikayetlerinin geçmediğinden yakınırlar. Çoğu zaman ilaç kullanmalarına rağmen söz konusu şikayetlerde bir azalma görülmez. Bu sorunların nedeni ise“psikolojik kökenli” olarak açıklanır; psikolog ya da psikiyatristlere yönlendirilir.
Psikosomatik Rahatsızlıklarda Terapi
Psikosomatik rahatsızlık görülen kişilerde; terapi sürecinde en önemli unsur kişinin aynı psikolog ya da psikiyatristle düzenli görüşmesi; iyileştirici bir ilişki geliştirilmesi ve davranışsal tekniklerdir.
Uygun bir görüşme tekniği ile kişinin ifade etmekte güçlük çektiği duygusal yönlerini anlatabilmeleri sağlanır. Duygusal sorunların konuşulması; kişiye yeni bir bakış açısı kazanması ve somatik sorunlara odaklanmak yerine duygu ve düşüncelerinin farkındalığını sağlamak açısından oldukça önemlidir.
Kişinin kendisini; çevresini ve hayatını algılayışı psikoterapi ile olumlu bir yöne çevrilmekte; strese karşı savunma gücü güçlendirilmekte ve dengeli ortam oluşturması hedeflenmektedir. Psikosomatik sorunlarda bilişsel davranışcı grup terapi teknikleri de kullanılır. Grup terapilerinde hastalardaki yanlış düşünce; inanç ve davranışların saptanıp değiştirilmesi amaçlanır. Stresle başa çıkma; problem çözme; sosyal beceri geliştirme öfke kontrolü eğitimleri verilir. Ayrıca kişinin hayatında problem yaratan; stres oluşturan sebepler araştırılır; aile içi yada ilişkilerinde problem yaşıyorsa aile terapisi; çift terapisi veya bireysel terapi uygulanır.