Yeniden başlasaydım eğer; kendimi sevmeyi öğrenirdim önce. Önemsemeyi; değer vermeyi öğrenir; kıymetini bilirdim kendimin. Kendimi zayıf ve güçlü yanlarımı olduğu gibi kabul eder; kendimle barış imzalardım. Yetersiz ve çaresiz hissetmez; kendime güvenmeyi öğrenirdim. Hatalarım; başarısızlıklarım karşısında pes etmez; kendime güvenmeyi öğrenirdim. Yapamam; başaramam diye kendimi engellemek; başarısızlığa mahkûm etmek yerine; denerim; elimden geleni yaparım der; başlardım.
Sabırlı olmayı öğrenerek dayanıklılığımı artırırdım. Sabrın mutluluk kapısının anahtarı olduğunu hatırlar; aceleci ve saldırgan olanın hep kaybedeceğini unutmazdım. Beni rahatsız eden bir davranış karşısında; duygularımın etkisi ile hemen karşılık vermez; önce bir düşünürdüm.
Hoşgörüyü öğrenirdim sonra. Önce kendimin sonra başkalarının hatalarına karşı bağışlayıcı olurdum. Çirkin sözler ve kaba davranışlarla hayatı zehir etmez; kimsenin dünyasını daraltmazdım. Benimki daha doğru; daha geçerli demeden dinler; anlamaya çalışır; dünyamı başkalarının görüş ve deneyimleri ile zenginleştirirdim. Arkadaşlarıma; komşularıma selam vermeye üşenmez; görmezden gelmezdim. Düşünceleri; inançları; yaşam tarzları farklı insanları dışlamaz; benim gibi olmayanını reddetmezdim. Mevlana’nın dediği gibi: “Sevgide güneş gibi; dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi; hataları örtmede gece gibi; tevazuda toprak gibi; öfkede ölü gibi “ olmak için ne gerekiyorsa yapardım.
Yeniden başlasaydım eğer doğaya ve insanlara zücaciye dükkanına girmiş filler gibi davranmaz; saygı duyardım. Bana yapılmasından keyif almayacağım hiçbir şeyi başkalarına da yapmaz; ölçülü; seviyeli; nazik olurdum. Kimseyi değiştirmeye çalışmaz; varlıklarını olduğu gibi kabul ederdim. Jose Marti’nin “Gerçek insan başkasının yüzünde patlayan tokadı kendi suratında duyan insandır” sözünü hiç unutmaz; kendimi karşımdakinin yerine koyarak; onun duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlayabilmek için empati becerilerimi geliştirirdim.
İnsanların temsil ettikleri şeye değil; kendilerine saygı duyardım. Hiç kimsenin hak ve özgürlüğünü ihlal etmez; duygu ve düşüncelerine önem verirdim. Sahip olduklarımı hoyratça tüketip; değersizleştirmez; daha çoğuna sahip olayım diye koştururken; sevdiklerimi ve sevenlerimi ihmal etmezdim.
Yeniden başlasaydım eğer; adil olur; hakkaniyetten ayrılmazdım. Hakkı olanın hakkını bana zararı dokunacak olsa bile sahibine verirdim. Beyazıyla; pembesiyle; kendimi avutmaz; hayatıma yalan sokmazdım. Doğruluk ve dürüstlük ışığı ile aydınlanır; etrafıma aynı ışığı yayardım.
Gücümün yettiğince yardımsever olurdum. Başkası yapsın diye beklemeden; ihtiyacı olana; hiçbir karşılık ya da kişisel fayda gözetmeksizin destekte bulunurdum. Yardıma muhtaç inanların karşılaştıkları zorlukların yükünü taşımalarını kolaylaştırmaya çalışırdım. Hesap kitap yapmadan; güç duruma düşenin yanında olurdum. Hasta olanın; yasta kalanın can yoldaşı olurdum.
Hayatın keyfini çıkarmayı öğrenirdim. Yaşamın bana sunduğu fırsatların; güzelliklerin farkında olur; onlardan yararlanırdım.
Ben artık unuttuğum değerlere sahip çıkmak; huzurlu insanlar grubuna dahil olmak istiyorum. Ve… Bu gün başlıyorum. Ya siz? Siz ne zaman başlıyorsunuz?
Hayallerinize giden tüm yolların açık olması dileğiyle...