Aile içi şiddet her yaşta; toplumda; eğitim düzeyinde ve sosyoekonomik grupta meydana gelen yaygın bir problemdir. Bu problem birbirine bağımlı ya da bağımsız şekilde aynı ev içerisinde var olur. Şiddet ve şiddetin yarattığı korku normal aile fonksiyonları üzerinde yıkıcı etki yapar. Ev içerisinde yaşanan şiddet özellikle kadını ve çocuğu etkiler. Ev içi şiddetle birlikte yaşama; tüm aile üyelerinde fiziksel ve emosyonel hasara neden olur (Ünal; 2005).
Kişilerarası şiddet çeşidi olan aile içi şiddet; aile üyelerinden biri tarafından aynı ailedeki bir diğer üyeye karşı fiziksel; duygusal; psikolojik; ekonomik ve cinsel güç kullanılması sonucu yaşamını ; fiziksel ya da psikolojik bütünlüğünü veya bağımsızlığını tehlikeye sokan; kişiliğine veya kişilik gelişimine ciddi boyutlarda zarar veren eylemlerin ortaya çıktığı bir süreç olarak tanımlanmaktadır (Taşçı; 2003). Şiddetin aile yaşamı içerisinde; aileyi oluşturan bireyler arasında gerçekleşen ve “ aile içi şiddet” adı altında aile içinde bir bireyin diğer bir bireye yönelik fiziki; sözel ve duygusal kötü davranış şeklinde tanımlanan görüntüsü toplum içinde tehlikeli olmakta; toplumun en küçük birimi olan aile içerisinde gerçekleşen şiddetin yol açtığı ve açacağı zararlar toplum bünyesinde derin ve kalıcı izler bırakmaktadır .
Aile içi şiddetin zararları sadece toplum açısından değil; birey açısından da tehlikeli sonuçlar yaratmaktadır. Aile içi şiddet sevgi; şefkat ve merhamet göstermesi gereken bir kişi tarafından uygulandığından; şiddete maruz kalan aile bireyinin ruhi yapısında hayatı boyunca silinmesi zor izler bırakmaktadır.
Aile içi şiddet olaylarına daha çok kadınların ve çocukların maruz kaldığı yapılan araştırmalar sonucunda ortaya çıkmaktadır. Son yıllarda aile içi şiddet olayları toplumuzu sarsar boyutlara ulaşmıştır. Her geçen gün ailede yaşanan dayak; işkence ve cinayet gibi şiddet olayları görsel ve yazılı basında izlenmektedir
"Çocuklar kendilerine şiddet uygulanmasa veya şiddet onların yanında gerçekleşmese bile evdeki şiddeti hissederler ve bundan etkilenirler. Şiddete maruz kalan ya da tanık olan çocuklar da psikolojik ve fiziksel hasarlar oluşmakta; kısa vadede çocuklarda saldırganlık başta olmak kaydıyla somatik belirtiler (psikolojik kökenli ağrılar) ortaya çıkmaktadır.
Bununla birlikte anne ve babasının birbirlerine sözlü ya da fiziksel saldırısını gören çocuk; bu durumdan kendisini sorumlu tutup; anne/babasının onu sevmediği hissine kapılabilir. Anne şiddete maruz kalıyorsa annenin yaşadığı çöküntü durumunu içselleştirebilir.
Araştırmalara göre; şiddet anında çocuklar çoğu zaman belirgin düzeyde ağlamakta; araya girerek ana-babayı sakinleştirmeye çalışmakta; evde oradan oraya koşturarak ne yapacağını bilememekte; şok yaşamakta; anneyi haklı görerek darba karşı korumaya çalışmaktadırlar.
Şiddet sonrasında ise çocuklarda sıklaşan ve yerli yersiz gerçekleşen ağlamalar; sürekli sızlanmalar; mazeretler ;anneye aşırı bağlılık ;insanlardan kaçma ve güvensizlik ;saldırganlaşma; dikkat ve yoğunlaşma bozuklukları ; okul başarısında düşme ve okula gitmeyi istememe durumlarının gözlendiği belirlenmiştir.
Aile içi şiddettin yaşandığı ortamda büyüyen çocuklarda; alaycı yaklaşımlar; duygusuz davranma; donukluk; her şeyi siyah ya da beyaz görme; aşırı ilgi çekme davranışları; yalan söyleme; uyku sorunları; kabuslar; altını ıslatma; kontrol edilememe; sınırlarını bilmeme; yönergeleri yerine getirememe gibi rahatsızlıklar da yaşanabilmektedir. Bu çocuklarda arkadaşlarından ve akrabalarından uzak durmanın da görüldüğünü bilinmektedir. Ergenlerde alkol ve uyuşturucu bağımlılığına rastlanabilir.
Şiddet görerek büyüyen çocuklar; ileriki yaşamlarında problemli ilişkiler yaşama riskiyle karşı karşıyadır. Onların gelecekte kuracakları ilişkilerde şiddetin ve istismarın yaşanma olasılığı (tacize-şiddete uğrama veya tacizde-şiddette bulunma )akranlarına oranla daha fazladır. Yetişkinlik döneminde de karşımıza çıkabilecek hayata karşı isteksizlik; insanlara düşmanca hisler geliştirmek; hayvanlara eziyet etmekten zevk almak; yalancılık; hırsızlık; çeşitli tikler edinmek; özgüven eksikliği ; çekingenlik gibi birçok psikolojik rahatsızlığın temelinde huzursuz aile ortamında yetişmek etkilidir."