İnsan etkileşimlerinde diğerlerine güvenmek son derece önemli ve gereklidir. Kişilerarası bir ilişkide; karşıdaki bireyin istediği ilk ve tek şey güvendir. Bir bireyde güvene temel olan duygular; temel gereksinimlerinin; geçmiş yaşamındaki önemli kişiler tarafından karşılanış biçimlerine göre gelişir. Bu gereksinimler ne denli yeterli karşılanmışsa; bireyin güven duygusu da o denli sağlamdır.
Güven; bir başkasının güvenirliğine inanmak ve o kişinin yanında bireyin kendisini güvencede hissetmesidir. Başka bir anlatımla güven; bir başkasının doğruluğuna; dürüstlüğüne ve tutarlılığına inanmaktır.
Güven Duygusunun Gelişimi
Güven duygusu; yaşamın ilk yıllarında gelişmeye başlar. Bebeğin yaşamının ilk dönemlerinde dış dünya ile ilişkilerinde gereksinimleri karşılanırsa; güven duygusunun temelleri atılmış olur. Gereksinimlerini karşılayacak bir yetişkin yoksa bir bebeğin hayatta kalması mümkün değildir. Bebeğin gereksinimlerini karşılayan anne (bakıcı) ile bebek arasındaki ilişkide süreklilik; tutarlılık ve aynılık güven duygusunun gelişmesini sağlar. Yaşamın ilk dönemlerinde körü körüne güven duygusu vardır.
Bebeğin doğuştan getirdiği genetik özellikleri ve çevresindeki önemli yetişkinlerle etkileşimleri çevreye verdiği tepkilerini belirler. Bu dönemde bebeğin çevresi ile dinamik bir etkileşim söz konusudur ve bireyin ilişkilerinde ilk güven duygularının temeli oluşur. Yaşamın ilk dönemlerinde körü körüne güven duygusu gereklidir. Birey geliştikçe ve insan ilişkilerindeki deneyimleri arttıkça; çevreye tepkilerinde (körü körüne güven duygusunda) değişiklikler meydana gelir.
Birey geliştikçe; sosyal etkileşimleri doğrultusunda körü körüne güven duygusu; yerini güven duygusunun yanı sıra güvensizliğe de bırakır. Bireyin zaman zaman güven veya güvensizlik hissetmesi sağlıklı bir kişilik gelişimi için son derece önemli ve gereklidir. Ancak aşırı (körü körüne) güven kadar; aşırı güvensizlik de bireyin sağlığını; özellikle ruh sağlığını olumsuz etkiler. Bireyin diğerlerine karşı şiddetli bir şekilde güvensizlik duyması anksiyete seviyesini yükseltir ve diğerlerinden korkmasına neden olur.
Yaşamın ilerleyen dönemlerinde; diğerleri ile karşılıklı olumlu etkileşimler güven duygusunun gelişiminin devam etmesini sağlar. Kişilerarası ilişkilerde karşılıklı olarak sözler yerine getirilmediğinde ise güven konusunda şüphe duyma ortaya çıkar.
Yaşamın geri kalan kısmında güven ve güvensizlik temelleri; her kriz ve her gelişimsel evre çatışmasının (ergenlikte kimlik çatışması gibi) başarı ile çözümlenmesi sonucunda ile tekrar kurulur ve yenilenir. Kriz evresini başarı ile atlatma yeniden güven duygusunun gelişimini sağlar.
Kendine güven yada güvensizlik kişinin kendi yetenek yada becerilerinin bilincinde olmasına yani kendisini tanımasına dayanır.
Güven duygusunun gelişimi; kültürel değerlerden de etkilenir. Bir kültür içerisinde belirli bir dönemdeki ekonomik; sosyal ve kişisel koşullar da güven düzeyini etkiler. Örneğin; Antropolog Colin Turnbull (1972); Kuzey Uganda’da göçebe olarak yaşayan; avcılık ve çiftçilikle uğraşan küçük bir kabileyi incelemiştir. Bir zamanlar zengin; yardımsever; konuksever olan bu kabile; sonradan iklim şartlarının değişimi ile ürün yetiştiremez bir hale gelmiştir. Bu kabilenin köyleri yaşamaya çok elverişsizdi; yiyecekleri yoktu ve insanlar birbirlerine acımasızca davranıyorlardı. Turnbull; bu kabiledeki değişen kişilerarası ilişkileri incelerken; bireylerin beraber yaşadıklarını; fakat birbirlerine güvenmediklerini ve birbirlerinden korktuklarını ortaya çıkarmıştır. Yiyecek bulamayan; iyi beslenemeyen bu insanlar; sonradan birbirlerine düşmanca davranır hale gelmişlerdir. Turnbull güvensizliğin; bu kabile içindeki kişilerde hayatta kalmak için egemen olan sosyal bir değer haline dönüştüğü sonucuna varmıştır.
İlkel insanlardaki bu durum çağdaş toplumlarda da söz konusu olabilir. Endüstrileşme sonrası toplumda karmaşıklığın artması; kime; nasıl ve ne zaman güvenileceğine dair soruları gündeme getirmiştir. Çağdaş toplumdaki incinebilirlik duygusu; özel mülkiyetlerde tel örgüler; duvarlar ve güvenlik sisteminin kullanılması ile göze çarpmaktadır. Özellikle kentleşme alanlarında artan suç raporları korkunun artmasına; güvenin ise azalmasına yol açmaktadır.
Güvensiz Bir Kişinin Özellikleri:
Gergindir
Savunucudur
İstemci (Talepkar)dir
Birlikte çalışılması zordur.
GÜVEN DUYGUSU OLUŞTURMAK İÇİN;
Karşınızdaki bireyin gereksinimlerini karşılayın
Karşınızdaki bireyin; duygularını; düşüncelerini ve deneyimlerini sözel yada sözsüz ifade etmesine izin verin
Karşınızdaki bireyi olduğu gibi kabul edin
Karşınızdaki bireye önyargısız davranın
Ona daima doğruyu söyleyin
Verdiğiniz sözleri tutun
Bireyin yararına çalışın
Yargılayıcı davranmayın
Sorumluluk sahibi olun
Söylem ve eylem birliği sağlayın
Koşulsuz sevgi ve saygı gösterin
Güven duygusunun zaman içerisinde oluşacağına inanın.
Kişiler arası ilişkilerde güven duygusunun oluşması; kolay bir şey değildir; zaman; sabır; bilgi ve beceri gerektirir.