• Eğer çocuğa lisanı iletişim için öğretirseniz (sadece ezberlenecek ve tekrar edilecek sesler olarak değil); çocuk konuşmanın gerekli bir şey olduğunu görecektir.
• Eğer lisan hem işe yarayan bir şey; hem de eğlenceli bir şey olursa; çocuk lisanı kullanmak için motive olacaktır.
Bu prensipleri nasıl uygulayacağız:
• Çocuğun çıkardığı seslere hemen karşılık verin. Çocuğunuz bir ses çıkarırsa (bu ses konuşma girişimi olmasa bile) buna iki türlü karşılık verebilirsiniz. Bir; bu sesin benzerini daha yüksek sesle siz çıkarabilirsiniz; iki; herhangi bir şeyi ona uzatabilirsiniz (o an istediğini tahmin ettiğiniz şeyi değil; başka bir şeyi). Böylece; ses çıkardığında kayıtsız kalmadığınızı; ses çıkardığında sizi öyle ya da böyle harekete geçirdiğini görecektir.
• Çocuğunuza söylenen her kelimenin bir eylemle sonuçlandığını gösterin. Çocuğunuza öncelikle; eylem kelimelerini ve bu eylem kelimeleri ile ilişkili isimleri öğretin. Bu kelimeler en kolay karşılık verilecek kelimelerdir ve lisanın gücünü/etkisini çocuğa hissettirir. Örneğin; otur; kalk; iç; ye; gibi kelimeler eylem kelimeleridir. Sadece masa bir şey ifade etmez. Ama masa ile yemek bir arada bir anlam taşır. Çocuk eylemle birleştirmelidir kelimeleri.
• Çocuğun her konuşma girişimini anında takdir edin.Bir kelimeyi söylemeye çalıştığında çok sevindiğinizi belli edin. Çocuğun da heyecanlanmasını ve yeniden ve yeniden denemesini sağlamalıyız. Sadece başarıyı; sonucu değil; gösterdiği çabayı takdir etmeliyiz.
II- Ana Problem:
Çocuk ritmik olarak bazı hareketler yapıyor.
Çözüm yolunda ana prensipler:
• Çocuklar ve yetişkinler bu hareketleri; çevrelerini anlamaya çalışırken ve bir tür iç kontrol oluşturmaya çalışırken yaparlar.
• Bu davranışlar; özünde çözüm bulma girişimi olabilir.
• Bu ritüeller (tekrar içeren davranışlar) iletişime ve sosyal yakınlaşmaya götüren bir kapı olabilir.
• Biz tam olarak anlamasak bile; bu davranışların bir amacı olabilir ve çocuk için rahatlatıcı etkisi olabilir.
Bu prensipleri nasıl uygulayacağız:
• Bu davranışları zor kullanarak durdurmak yerine; ona katılmamız gerek. Onun bize katılmasını talep etmeden önce; samimiyetle biz ona katılacağız.
• Çocuk ne yapıyorsa; onun yaptığının tıpkısını biz de yapalım. Örneğin çocuk elini çırpıyorsa; biz de aynen elimizi çırpalım; çocuk sallanıyorsa; biz de sallanalım; çocuk kafasını bir yere vurmaya çalışıyorsa; biz de aynen vuralım. Bunları yaparken çocuğun da sizi görmesini sağlamanız lazım. Çocuk sizi görmeden bunları yaparsanız bir anlamı olmaz.
III- Ana Problem:
Çığlık atma; bağırma; ağlama; vurma; nesneleri fırlatma vb.
Çözüm yolunda ana prensipler:
• Çocuklar bu davranışlara başvururlar ve tekarlarlar; çünkü işe yarar. Eğer çocuk bağırıyorsa; ya da ağlıyorsa; bunu; istediği şeyleri bu şekilde elde etmeyi öğrendiği için yapıyordur. Eğer bu davranışlar işe yaramazsa; o da bunlara başvurmaktan vazgeçecektir.
• Her çocuk ve yetişkin; o an yapabileceği şey ne ise onu yapar. Hangi sebeple olursa olsun; çocuk o an başka bir yol bulamamıştır ve o davranışı gerçekleştirir. Eğer başka bir yol bilse; bulsa; onu yapacaktır.
• Bizim vereceğimiz karşılıklar/tepkiler; bir davranışın gelişmesinde ya da ortadan kalkmasında çok önemli bir rol oynar.
Bu prensipleri nasıl uygulayacağız:
• Hiç tepki vermeyin. Yüz ifadenizi ve sesinizi nötr kılın. Her seferinde yavaş ve sessizce hareket edin; yani tepkilerinizi minimuma indirin; böylece o davranışlarına karşılık alamayacağını gösterin.
• Görmezlikten gelmek yerine; sakin ve duyarlı bir sesle; böyle davrandığı zaman onu anlamadığınızı söyleyin. Çocuğunuzun kelime dağarcığı sınırlı bile olsa; sizin söyleyeceklerinizin büyük bir önemi vardır.
• İstediği şeyi hiçbir zaman vermeyin. Eğer ağladığında; çırpındığında istediği şeyi verirseniz; o da bu davranışın etkili olduğunu düşünecek ve tekrarlayacaktır.
• Kendinizi koruyun. Tepkilerinizi minimuma indirmeniz; çocuğun size vurmasına; çimdiklemesine izin vereceğiniz anlamına gelmez. Bir yastığı kendinize siper edin ve yavaşça başka bir noktaya doğru uzaklaşın.
• Alternatif sunun. Eğer çocuk saçınızı çekiyorsa; ona çekebileceği bir ip verin. Eğer küpleri fırlatıyorsa; ona yumuşak yastıklar veya lastik oyuncaklar verin fırlatması için.
• Çocuk ne zaman bu davranışlara başvurmazsa ve yumuşak bir şekilde istediği şeyi belirtirse; onu hemen takdir edin. Konuşmasa bile; ağlamak yerine istediği şeyi göstermesi bile daha iyidir. Ama göstererek bir şeyi istediğinde onu hem bağırıp ağlamadığı için takdir edin; hem de istediği şeyi yapmadan önce; bunu söylemesini ya da en azından söylemeye gayret etmesini talep edin.
• Bağırmak; ağlamak yerine uygun bir şekilde istediğini söylerse (en azından gösterirse); hemen harekete geçin; gecikmeyin. Böylece; uygun davrandığında sizden olumlu karşılık alacağını göstermiş olacaksınız. Böylece; uygun davranışları geliştirmeye başlayacak.
IV- Ana Problem:
Günlük yapması gereken şeyleri yapmıyor; örneğin tuvalete gitmiyor; elini yıkamıyor; dişlerini fırçalamıyor; yemeğini yemiyor; giysilerini giyip çıkaramıyor.
Çözüm yolunda ana prensipler:
• Çocuklar ve gençler; her zaman keyif alacakları şeyleri yapmak isterler. Sıkıcı; onları zorlayan şeyleri yapmak istemezler. Biz yetişkinler de çok farklı değiliz aslında. Eğer bu etkinlikler; keyif verici etkinliklere dönüşürse; bunlardan kaçmak yerine bunları yapmaya başlayacaklardır.
• İnsanların öğrenmek için zamana ihtiyacı vardır. Çocuğumuzun bir şey öğrenmesini istiyorsak; zaman ayırmak zorundayız.
Bu prensipleri nasıl uygulayacağız:
• Bu etkinlikleri tüm güne yayın. Bu etkinlikleri yapın ve yaparak öğretin ve bunu gün boyu tekrarlayın. Sadece günün belli bir bölümünde ve sıkışık bir zamanda değil; günün her anında yavaş yavaş öğretin.
• Diğer aile üyeleri de bu davranışları gerçekleştirdiğinde (diğer çocuk; anne; baba…) onu da yüksek sesle takdir edin. “Bak babamıza; üstünü nasıl giydi!”
• Bu konulardaki en ufak girişimi bile yüksek sesle takdir edin. Örneğin; diş fırçasına bakması bile yeterli; ya da tişörtünü tersten giymesi bile yeterli.
• Eğlenceli kılın yapılacakları. Diş fırçalama eğlenceli olabilir; tuvalete gitmek eğlenceli olabilir.
• Zamanlamada esnek davranın. Elini yıkamamakta direniyorsa; o an zorlamayın; bir on dakika bekleyin ve yeniden deneyin.
V- Ana Problem:
Çocuğun kelime dağarcığı gelişti ama sosyal ortamlarda dilini kullanmıyor.
Çözüm yolunda ana prensipler:
• Eğer çocuğa sosyal iletişim için güven kazandırırsak o da daha bir gayret gösterecektir.
• Çocuk eğer işe yaradığını; sonuç aldığını görürse; sosyal ortamlarda da konuşmaya motive olacaktır.
Bu prensipleri nasıl uygulayacağız:
• Bu sosyal ortamları; güvenli/tanıdığı bir ortamda drama yoluyla canlandırabilirsiniz.
• Belli konuşma kalıplarını; cümleleri bir oyun içinde öğretin. Bu konuşma kalıplarını ezberletmeyin. Bunun yerine; söz gelimi “bakkal oyunu” içinde bu konuşmaları kullanmasını sağlayın.
• Çocuğun ilgi duyduğu şeyleri konuşun. Ona örnek olun. Eğer bizim ilgilenmesini istediğimiz konulara onu çekmek istiyorsak; önce onun ilgilendiği şeylerle bizim de ilgilendiğimizi göstermemiz gerek.
• Sürekli onun konuşmasını düzeltmek yerine; yerli yersiz ne konuşursa konuşsun; onu teşvik etmeliyiz. Onun konuşmasından ne kadar memnun olduğumuzu ona hissettirmeliyiz.
Dikkat edilecek konular:
• Oyun odası olmasa da oyun köşesi ya da oyun bölgesi oluşturmalıyız.
o Dikkatini bölecek dağıtacak şeyler olmayacak.
o Bir seferde tek malzemeyle ilgilenmesini sağlayacağız.
• Ritmik tekrar içeren etkinlik olmayacak (pekiştirme amaçlı tekrarlar olabilir).
o Fiziksel etkinlikler; hoplatma; zıplatma yok (öğrenme etkinliği arasında; molada olabilir)
o Ayakta sallayarak uyutma yok.
• Çok farklı kişilerle birlikte olmayacak (tek eğitmen olmayacak ama çok farklı kişilerle de karşılaşmayacak ilk dönemlerde; bu hem “bağ kurma” için önemli; hem de kimleri ciddiye alacağını öğrenmesi açısından önemli; eğer bir kişiyle belli bir “uygun davranış örüntüsü” içinde ilişki oluşturmaya başlıyorsa; diğer bir kişiyle “yanlış davranış örüntüsü” içinde ilişkiye devam etmesi çalışmayı zayıflatacaktır) .
o Bir seferde bir kişi olacak.
o Mümkünse; eğitimcilerin cinsiyetleri aynı olmayacak.
• Eşlik ederken talep edeceğiz.
o Kontrolü önce ona bırakacağız; ama yavaş yavaş kontrol bize geçecek. Bunu yavaş adımlarla öğrenecek.
o İsteklerini yerine getirmek için kimseyi kullanamayacağını öğrenecek. Bunun için; onunla ilişki içindeki herkesin aynı şekilde davranması çok ama çok önemli.
o Yapabileceği her şeyi talep edeceğiz.
• “Hayır” dememeye çalışacağız. “Hayır yapma”; “hayır; yanlış yapıyorsun” demeyeceğiz. Bağırıyorsa; ağlıyorsa; onu bundan vazgeçirmek yerine; istediğini yerine getirmeyeceğiz. “Koşullu evet”; prensibini kullanacağız. Ağla istersen; ama işe yaramayacak. Söylersen; gösterirsen; “bakarsan”; istediğini yaparım; diyeceğiz.
• Göz temasını her zaman önemseyeceğiz. Talep edeceğiz. İstediği şeyi söyleyemese bile; göstermesini; ama bu arada bize bakmasını talep edeceğiz. Bize bakmadığı takdirde; istediği yerine getirilmeyecek.
• Çocuk/bebek dilini kullanmayacağız. Yetişkinler nasıl konuşursa; öyle konuşacağız.
• Kaygıyla yaklaşmayacağız. Tehlikeli olduğunu düşündüğümüz bir şeyi yapmaya yönelirse; kontrollü bir şekilde izin vereceğiz. Kaygımızı kontrol edeceğiz.