Genellikle çözülmemiş travma ile ilgili önemli günler veya zamanlar travmatik hatıranın yeniden gündeme gelmesini tetikler. Bu tetikleyiciler; özel zamanlarla ilgili‘ yıldönümü tepkileri’ olarak adlandırılır ve bu tepkiler ; hafif ve kısa süreli olabileceği gibi uzun süreli ve şiddetli olabilir. Yıldönümü tepkileri tipik olarak yıldönümü fenomeni olarak düşünülür ancak son aylarda; haftalarda; günlerde veya herhangi bir zamana ait son zamanlardaki tetikleyicileri içeren daha kapsamlı bir kategoriye ait tepkiler olabilir.
Travmatik doğum ve ölüm; düşük yapma; istismar; kazalar; doğal afetler ya da savaş deneyimi gibi çözülmemiş deneyimlerle ilişkili olan yıl dönümü tepkileri ; olayla ilgili görüntü ve anıların zihinde yeniden canlanması; kabus görme; uyku bozuklukları; korkuve anksiyete; öfke; keder; suçluluk; intihar düşüncesi; depresyon gibi travma sonrası stres özellikleri ve karmaşık hüznü içerir. Kaçınma; hissizleşme; kopma semptomları travmanın yıldönümü yaklaştığında belirgin olarak görülebilir. Olayı hatırlatıcı herhangi bir anıdan kaçınma; dikkati odaklamakta güçlük; çevreye karşı ilgisizlik; derealizasyon (kişinin dış gerçeklikten kopması; çevreyi yabancıymış gibi algılaması);depersonalizasyon (kişinin bütün vücuduna ya da bir kısmını kendine ait değilmiş gibi algılaması); ve anksiyete ile başa çıkmak için kullanılan tekrarlayıcı davranışlar bu semptomlara dahil edilebilir.
Özellikle somatik belirtiler travma deneyimi ile ilgili olabilir ve olayın yıldönümü geldiğinde ortaya çıkabilr. Örneğin çocukluk döneminde yılbaşı tatili sırasında bağlanarak tecavüze maruz kalmış bir kadının her Aralık ayında mide bulantısı; şiddetli vajinal ağrısı ve ellerinde hissizlik gibi semtopmların görülmesi gibi.
Yıldönümü tepkileri olaya yakın son günlerde; son haftalarda ve nadiren son aylarda ortaya çıkabilir. Birçok vaka şu anki sıkıntıları; hüzünleri ile temel olay arasındaki bağlantının farkında değildir. En çok travmatik bir şekilde ölen sevilen birisinin ölüm yıldönümü; yeterince tutulamamış yas ve ölümün kabullenilmemesiyle ilgili yıldönümü tepkileri görülmektedir.Sevilen kişinin ölüm yıldönümüne yakın travmatik stres belirtileri ortaya çıkabilmektedir. Bu noktada psikolojik destek alarak yasın çözümlenmesi kişinin yaşadığı travmatik stres belirtilerinin üstesinden gelinmesinde etkilidir.
Yine çocukluğunda travma yaşayan ebeveynler; çocukları bu travmayı yaşadıklara yaşa geldiğinde semptomlar gösterilebilir. Örneğin dört yaşındayken babasını ani bir şekilde kaybeden ve annesi çalışmak zorunda kalıp işe dönen erkek vakanın oğlu dört yaşına geldiğinde çözülmemiş terk edilmişlik duyguları tetiklenebilir ve şiddetli baş ağrısı; keyifsizlik ve intihar düşünceleri gündeme gelebilir. Diğer taraftan insanların ebeveylerinin öldüğü yaşa geldiklerinde yine yıldönümü reaksiyonları görülmektedir. Örneğin annesi40 yaşındayken ölen bir kadın kendisi bu yaşa geldiğinde travmatik stres belirtileri gösterebilir; annesi gibi kendisinin de bu yaşta öleceğine dair bir biliş geliştirip yoğun kaygı yaşayabilir.
Bazı dinler ve gelenekler yıldönümü reaksiyonlarının yarım kalmış yası içerdiğini kabul eder ve travmatik olayın veya kaybın yıldönümünde özel anma törenleri düzenlerler. Bu törenlerin travmanın çözülmesine yardımcı olacağını düşünürler. Bazı temel açılardan anma törenleri psikoterapiye benzer unsurları içerir. Psikoterapideki maruz bırakma tekniğinde olduğu gibi törenlerde bilinçli olarak olayın tekrar hatırlanması; psikoterapi de sosyal desteğin öneminin vurgulanması gibi törenlerde bir araya gelmek travma tepkilerinin aşılmasında önemlidir. Son olarak da psikoterapide her zaman üzerinde durulan duyguların açığa çıkmasının önemi; bu törenlerde yasın ve duyguların açığa vurulması ile kademeli olarak normal hayata yeniden dönmeyi sağlamada etkilidir. Psikoterapi de depresif duygulanımın sürmesine sebep olan uygunsuz ve yanlış inançlarla çalışır.