Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Kendi Kendinize Çift Terapisi ve Uyuşmazlık Çözümü Önerileri

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:05    Güncellendi: 18.02.2025 22:05
EŞ-DOST-İŞ İLİŞKİSİNDE “GÜZEL GÜZEL KAVGA” ETMENİN PRATİK YÖNTEMLERİ

İnsan ilişkileri hem bir sanattır hem de teknik bilgi ve duygularınızı yönetebilme alışkanlığını gerektirir. Eşinizle; iş arkadaşınızla; patronunuzla ya da partnerinizle olan ilişkinizin dinamikleri de bu üç temel üzerine oturur. İşin sanat kısmı kişiye özgüdür. Herkes mizaçını ve deneyimlerini harmanlayarak kendine has bir iletişim tarzı geliştirir. İşin teknik bilgi ve duygu yönetimi kısmı ise sonradan çalışılarak öğrenilebilir. Bu yazıda eşinizle ya da başka bir tanıdığınızla uyuşmazlık yaşadığınızda konunun çözümünü kolaylaştıracak bazı ipuçlarından göre bahsedeceğim. Umarım faydalı olur.


1. FİZİKSEL KOŞULLARINIZA ÖNEM VERİN


Yetişkinler de çocuklar gibi fiziksel ihtiyaçları karşılanmadığında daha duyarlı ve hassas olabilirler. Aç; susuz ya da yorgun olduğunuz zamanlarda bazı güçlüklerle dinlenmiş ve ihtiyaçlarınızın karşılanmış olduğu zamanlara nazaran daha zor baş edersiniz. Hastaysanız ya da hastalıktan yeni kalktıysanız bazı şeylere tahammül etmeniz zorlaşır. Günlerdir uyku uyuyamıyorsanız bazı stres unsurları karşısında kolay dağılmanız doğaldır. Sağlıksız bir diyet yapıyorsanız ve vücudunuz kuvvetten düştüyse yaşamın zorluklarıyla baş edebilme kapasiteniz zarar görebilir. Bu karşınızdaki kişi için de geçerlidir. Karşınızdaki kişinin ve sizin fiziksel koşullarınız uygun değilse uyuşmazlık konusu olan meselenizi ihtiyaçlarınızı karşılayıp dinlendikten sonra konuşmayı tercih etmeniz işinizi kolaylaştıracaktır. Bununla bağlantılı olarak; bazı uyuşmazlıkların kaynağıdnda fiziksel olarak çok yorgun olmak yatıyor olabilir. Bir çok çift çocukları ilk doğduğu zamanlarda ya da taşınma; iş değiştirme; işlerinin yoğunlaşması; ölüm ve yas gibi süreçlerde doğal olarak daha fazla uyuşmazlık yaşarlar çünkü bazı şeylere tahammül etme oranları oldukça azalmıştır. İlk adım bu durumun farkında olmaktır. Tahammül sınırlarınızın karşılıklı olarak neden azaldığını bilmek birbirinize destek olma konusunda çeşitli çözüm yöntemleri geliştirmenize vesile olacaktır. Ne zaman dinlenmeye ya da molaya ihtiyaç duyduğunuzun farkında olursanız bunu karşı taraftan talep etmeye başlayabilirsiniz. Aynı şekilde partnerinizin ya da eşinizin de bu tür fiziksel ihtiyaçlarını karşılaması konusunda destek olabilir; birlikte dinlence aktivitelerinizi arttırabilirsiniz. Bu tür aktiviteler arttıktan sonra bazı çiftlerin bir şekilde sorunu kalmamaktadır. Tıpkı karnı doyan; gazı çıkarılmış bir bebeğin mutlu bebek olması gibi ilişkiler de bazen yeni doğan bebek bakımı gibi emek ve özen ister.

2.ORTAMI VE ZAMANLAMAYI DOĞRU SEÇİN


Bazı deyimler psikolojik süreçlere çok uygundur. Bu madde aslında özet olarak “her şeyin bir yeri ve zamanı vardır” deyimini içerir. Bir iş ortamında; bir toplantı sırasında; ya da kayınvalideniz ortamdayken bir konuyu dile getirmek ve çözüme kavuşturmak için çok büyük bir istek ve dürtü duyuyor olabilirsiniz. Ancak yanlış ortamda yapılmış bir çözüm girişimi haklı olduğunuz durumlarda bile sizi haksız duruma düşürüp konuyu gereksiz bir şekilde daha da çetrefilli hale getirebilir. Arkadaşlarının ya da ailesinin yanında dile getirdiğiniz bir memnuniyetsizlik gereksiz yere özel hayatınızı ifşa ederse karşı taraf çözüm yollarına kendisini kapatabilir. Bunun yanı sıra eğer baş başa kaldığınızda kendinize hakim olamıyorsanız ya da karşı tarafın hakim olamayacağını düşünüyorsanız kontrolünüzü kaybetmenin zor olacağı ortamlarda konuşmayı deneyebilirsiniz. Kalabalık; ya da güzel bir yerde konuşabilir; hem kendinizi ödüllendirmiş olur; hem de güzel bir ortamda konuşuyor olmanın verdiği fiziksel rahatlıktan faydalanmış olursunuz.

3. ALKOL/MADDE ETKİSİ ALTINDAYKEN KONUŞMAYIN


Alkol ve diğer maddeler yargılama ve mantıklı değerlendirme yeteneklerinizi bazen olumsuz etkiler bazen de ortadan kaldırır. Alkol etkisi altındayken uyuşmazlık çözümü olayları olduklarından daha çözümsüz ve çetrefilli hale getirebilir. Kendinizi yanlış ifade edebilir ve daha sonra bunun suçluluğunu duyabilirsiniz. Bir çok ilişki alkol etkisi altındayken biter. O yüzden ideal olarak bu tür maddeleri ya hiç kullanmayın; ya da kullandığınız zamanlarda sadece yüzeysel konularda konuşmak üzere anlaşın.

4. İLK CÜMLENİN ÖNEMİ


Memnuniyetsizlik duyduğunuz bir konuyu konuşurken hangi cümleyle ve ne şekilde başladığınız en önemli unsurdur. “Ben artık .... yapmandan bıktım” diye başlayan bir konuşmanın iki tarafın birden lehine çözülmesi neredeyse imkansızdır. Karşı tarafın kendisini tehdit altında hissetmesi kendisini farklı görüşlere kapatmasına neden olacaktır. O sebeple saldırı algısı oluşturabilecek şekilde iletişime başlamaktan kaçınmalı; mümkün olduğunca konuyu kendimizle ilgili bir mesele şeklinde sunmalıyız. Örneğin “ben kendimi... şeklinde hissediyorum; bu konuda senden yardım istiyorum; beni dinler misin?” şeklinde başlayan bir cümle karşı tarafla işbirliğine açık olduğunuz sinyalini verecektir ve çözümü kolaylaştıracaktır.

KENDİNİZİ DAHA İYİ ANLAYIN


Bu madde sadece uyuşmazlık çözümünde değil; hayatın her alanında işinizi kolaylaştıracak “farkındalık” dediğimiz kısımdır. Psikoterapide en önem verilen unsurdur. Kendi duygu durumunuzun; ne düşündüğünüzün; hangi düşüncelerle bazı duygulara vardığınızın; ve tüm bunların sonucunda neden davrandığınız şekilde davrandığınızın anlaşılması bir çok meselenin açığa kavuşturulması ve çözülmesinde anahtar rolünü oynar. Kendi öz farkındalığınız olmadan; bazı şeylerin nedenini-niçinini anlamadan ve kendinizi kabul etmeden bir yerde tıkanmanız kaçınılmazdır. Bu şekilde farkındalık yaratmanın amacı beyninizdeki bir takım yanlış algıları ve inançları değiştirebilmek için temel adımdır. Bu adım atılmadan; tıpkı zayıf bir binanın temelleri gibi; psikoterapinin de temelleri kırılgan olur.

KARŞINIZDAKİNİ DAHA İYİ ANLAYIN


Olayları karşı tarafın gözlüklerini takarak görebilmek çalışılarak öğrenilebilecek bir iletişim tekniğidir. Herkesin temel ihtiyaçlarından biri anlaşılmaktır. Karşı taraf anlaşıldığını; duygusunun size ulaştığını hissettiği anda kalkanlarını indirecektir. Karşı tarafın duygusunu anlayıp sözel olarak fiilen dillendirdiğiniz zaman sorununuzun çok büyük bir kısmını kendiliğinden çözüme ulaştırmış olursunuz. Bu kritik yöntem sadece yetişkin ilişkilerinde değil; çocuğunuzla olan ilişkinizde de önem taşır. Olayların kendisini nasıl bir duygu durumuna soktuğunu anlayamayan çocuğunuz ne yapacağını şaşırıp sinirlenebilir; kendini yerden yere atabilir. Ancak; “sen .... istedin ama olmadı; bu yüzden çok üzüldün ve kızdın” diye duygusunu dillendirirseniz çocuğunuzun da karşınızdaki kişinin de kolayca sakinleştiğini görebilirsiniz. Bu yöntemi kendi üzerinizde de uygulamanızı öneririm. İşin içinden çıkamadığınızı; sabrınızın taştığını ve bazı şeyleri kaldıramadığınızı hissettiğiniz noktada kendinize karşı anlayış göstermeye başlayın. Ayna karşısına geçin ve ....... hissediyorsun; ..... şeklinde düşünüyorsun; diye yüksek sesle duygu ve düşüncelerinizi dillendirin. Eğer size iyi geliyorsa yazılı olarak kendinizi ifade edin. Bu şekilde anlaşılıyor ve duyuluyor olma hissiyatı kendiliğinden az da olsa sakinleşme duygularınızı tetikleyecektir. Karşılıklı olarak sakinleştikten sonra da bazı olumsuzlukları konuşmak daha rahat hale gelecektir.

NET VE AÇIK ÇÖZÜM ÖNERİLERİ SUNUN


Konuşmak istediğiniz mesele her ne ise konuyla ilgili kafa yorduğunuzu ve her iki tarafı da memnun edebilecek çözüm önerileri düşündüğünüzü göstermeniz karşı tarafı da sizi de çaresiz hissetmekten kurtaracaktır. Az vakit geçirdiğinizi mi düşünüyorsunuz; hangi zamanları daha çok birbirinize ayırabileceğinizin programını yapın. İlişkinizin eskisi kadar tutkulu olmadığını mı düşünüyorsunuz? Önünüzdeki haftasonu için baş başa geçirebileceğiniz bir gün yaratın.

PAZARLIĞA AÇIK OLUN


Bazı şeylerin doğal olarak sadece kendi hakkınız olduğuna dair inancınız kuvvetliyse etkili iletişimin en önemli hedefi olan uzlaşma konusunda çalışmanız zorlaşır. Karşı tarafın da uzlaşma konusunda kesin çizgileri olduğu durumlarda ayrılık kaçınılmazdır. Oysa ki uzlaşma ve ödün verme konuları birbirinizin bakış açısını çalışarak ve deneyimleyerek yoluna girebilir. İsteklerinizden ve tavrınızdan asla ödün vermemenin bedeli çoğu zaman anlaşılamamak ve kendinizi yalnız hissetmektir. Daha iyi anlaşılmak istiyorsanız öncelikle kendiniz bazı adımları atmaya gönüllü olmalısınız. Ancak şu noktada özelikle altını çizmek isterim ki bazı insanların hayatta tek dayanak noktaları ödün vermemek üzerine kuruludur. Böyle biriyle karşı karşıyaysanız yapabileceğiniz pek fazla bir şey yoktur. İletişim kurmaya çalışmak yerine sınırlarınızı ve kendinizi korumak üzerine odaklanmanızı öneririm.

BAŞKALARINI İŞİN İÇİNE KARIŞTIRMAYIN


Çözüme kavuşturmak istediğiniz konu kimler arasındaysa sadece o kişileri konuya dahil edin. Onun dışında arkanıza başkalarını alarak; başka insanların ne düşündüğünü; söylediğini söz konusu ederek bir çözüm önerisi ortaya koymaktan ziyade bir savaş cephesi açmış olursunuz. Bu tür bir tavır sorunu çözmek yerine krizi tırmandırır. Tartışmada bir süre sonra çözüme odaklanmak yerine kim kimden daha çok taraftar sahibi diye anlamsız bir tartışmanın içine girmek bu yüzden kaçınılmaz olur.

BİR TÜRLÜ KONUŞAMADIĞINIZ TABU KONULAR ÜSTÜNE KAFA YORUN


Cinsellik ve para tabu konuların başında gelir. Cinsel hayatınızdan ve maddi durumunuzdan endişeliyseniz bu hassas meseleleri doğru zamanlama ve ortamla adım adım konuşmak iyi bir başlangıç olacaktır. Eşinizle uygun bir dille paylaşacağınız her görüş aranızdaki tabu konular ile ilgili buzların çözülmesine ve daha da yakınlaşmanıza vesile olacaktır. Hakiki yakınlık ancak aradan tabular da kalktıktan sonra gerçekleşebilir.