Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Aslanların Kedilere Boğdurulduğu Bir Dünyada Sağlık

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:05    Güncellendi: 18.02.2025 22:05
ASLANLARIN KEDİLERE BOĞDURULDUĞU BİR DÜNYADA SAĞLIK

Sağlık sadece doğru işler yapmakla olmaz; yanlış işlerle de en az doğrular kadar ilgilenmek gerekir. Ülkemizde sadece doğru işler yapmak devletin görevi olarak görülüyor sanki. Yanlışlarla mücadele etmek bir kaç gözü kara insanın kişisel uhdesine terk edilmiş durumda.

Mesela yakınlarda psikiyatride; "100 kişiden ancak 10’una doğru teşhis konuluyor" gerçeği ortaya çıktı. Ancak kimseden çıt bile çıkmadı... Bu durumda sözü edilen trajediyi doğuran tüm unsurlardan hesap sorulması gerekiyor lakin öyle olmuyor. Oysa insan sağlığı sandığımız kadar önemli görülse böylesi bir vahamet karşısında yerin yerinden oynaması gerekirdi. Ama ülkemizde pek de öyle olmuyor nedense!

Özgür düşüncenin ve bilimsel eleştirinin ocağı diye tanınan üniversitelerden; bilim adamı diye nam salan ancak "üniversite öğretmeni" demenin daha doğru olduğunu düşündüğüm kişilerden de en ufak bir çıt duyulmuyor.

Zaten ülkemiz (hepsini tenzih ediyorum) birilerinin anlı - şanlı unvanlarının havasını - cakasını attığı; bilimsel buluşları falan Samsun un Bafra ilçesindeki ilkokul mezunu müstahdem Hüseyin efendilerin falan yaptığı bir ülke maalesef ki.

Ülkemiz bir kere başarılı olunca ömür boyu onun nemasından yararlanmanın anaların ak sütü kadar helal algılandığı bir ülke.

Yıllar önce sınavlarda sekiz - on net fazla yap; sonra da istersen bir ömür yan gel yat...

...

Oysa sadece iyi işler yapmaya yoğunlaşmak; ancak kötülüklerle ve eksikliklerle sistematik bir biçimde; özellikle de devlet eliyle savaşmamak altı delik bir testiye yukarıdan su koymaya benzer. İşte o zaman süreç bizi maksadın zıddına doğru sürükler; böylece hastane ve uzman sayısı artar ancak sorunlar azalmaz. Bilakis aynı oranda çoğalır. Üstelik de bu garabet sonuç da kimsenin ilgisini çekmez.

Bu nedenle bakanlık bünyesinde acilen alternatif düşünce; sistematik eleştiri; fikri ve düşünsel mücadele ve doğru algı yönetimi; yanlış algı oluşumlarıyla mücadele işine bakan; adı; "Sağlıkta Doğru Algı Yönetimi" vb. olabilecek farklı bir birim kurulmalıdır.

Burada dünya yansa kılını kıpırdatmayacak; on yıl düşünse özgün bir çözümün bırakın kendisini daha kuyruğunu dahi fark edemeyecek ancak anlı - şanlı unvanları buunan birileri değil; işin mutfağında pişmiş; yaratıcı; üretken; velhasıl gerçekten bu işe ehil kapasitedeki kişiler görev almalıdır.


Çünkü günümüzdeki en etkili silah iyi seçilmiş kavramlardır.

Çünkü; “Kavramlar zihin inşa eder. Her şey insan zihninin ürünüdür.”

Söz gelimi; "Ne fark eder ki. Sonuçta sorun mu sorun..." mantığıyla yaklaşır; terör sorununa; "Kürt sorunu" derseniz ilgili sorunun vahametine olan bakışınız kısa sürede değişir; ya kuşa benzemeye başlar ya da sahilde yüzen kadınlara bakarkenki duygularla aynı yöne dönüşür.

Sözgelimi hekime verilen hediyeye "eşantiyon" derseniz aynısına diğer personelde rüşvet denilen bu olguyu babanın evladına kazak alması kadar masum algılamaya başlarsınız.

O halde iyi sağlık hizmeti için iyi personeller; kaliteli materyaller yetmez; doğru algı yönetiminin de devrede olması kaçınılmazdır.

Bir hekim belki üç - beş hasta kurtarabilir lakin bozuk bir insani ve toplumsal algı kitleleri hasta edebilecek potansiyele sahiptir.



Mevlana; “Aslında düşüncedir varlığın; gerisi et ve kemiktir bir yığın” der.

Gerçekten de sağlıksız düşünceler duyguları; her ikisi birleşerek bedeni hasta eder. Duyguların desteğini de alan sağlıksız düşünceler ya bunu direkt olarak yapar ya da bağışıklık sitemini zayıflatmak suretiyle dolaylı yoldan gerçekleştirir. Ülser; kanser; migren; gastrit; spastik kolon gibi sorunlar psikolojik temelli fiziksel hastalıklara en iyi örnektir.

Yine Mevlana; “Suyu baştan kesmek gerekir” der. Modern tıp milyar dolarlık devasa bütçeleriyle kaynağa değil; bir sonuç olarak gelişen doku ve organ sorunlarına yoğunlaşır. Bu noktalara yönelik lokal müdahaleyi çağdaş metot diye sunar.

Gerçek budur lakin düşünce ve duygu işi asli meslekleri olan iki meslekten ruh hekimleri sadece ilaç yazar; psikologlar ise ya zeka testi yapar ya da para kazanabilmek için milleti "hipnozla uyutarak" para kazanma peşinde koşar.

Velhasıl sağlığa ve hastalığa dair algılarımız bozuk.

Çok ileri ve iyi adımlar atılsa da hala bazı uygulamalar en az dünkü kadar hasta.

Tüm bunların pek önemsenmeyen ancak fark edilmesi gereken trajik sonucu:

Uzman ve imkan sayısı ile paralel artan hasta ve hastalık sayısı…

Psikolog
İzzet Güllü