Selam değerli okurlarım;
Dünya var olduğundan beri insanlar arası ilişki hep var olmuştur. ilk başta sözsüz iletişim vardı. İnsanlar birbirleri ile işaretler ile iletişim kuruyorlardı. Belli yöntemler ve aletler kullanıyorlardı. Ama o zamanlarda bile insanların birbirlerinden beklentileri vardı. Hiyeroglif yazı (resim) incelendiğinde özellikle o zamanlarda dahi mutluluk üzgünlük ve andım ki... insanların hep bir beklentisi oluyor. bu beklentinin en başında da mutlu olmak var. Burada insanların nasıl mutlu olacağı ile ilgili konuya gelince karşılıksız sevgi geliyor aklıma... İnsanlar birbirlerinden karşılık bekleyerek sevmeye devam ettiği sürece mutlu olması mümkün değil. Sevgi karşılıksız olduğunda insanlar gerçek dünyaya adım atmış olacaklar.
Yapılan araştırmalar insanları ne motive eder diye sorulduğunda çıkan sonuçlarda birinci sırayı takdir edilme duygusu alıyor. İnsanların bu duyguyu tatması. onların yaşamları boyunca mutlu olmalarını sağlayacak.
Diğer bir husus da otoriteyi reddedebiliyor musunuz? Reddedebiliyorsanız; nesillerdir içinizde taşıdığınız yanlış bir şeyden kurtulmuşsunuz demektir. O zaman ne olur? Daha çok enerjiniz; daha çok kapasiteniz; daha çok gayretiniz olur; kuvvet ve canlılığınız artar. kendimiz anlamak; hiç bir otorite gerektirmez. Kendimizi anlamak için ne dünün otoritesi gerekir ne de bin yılın. Çünkü biz canlı varlıklarınız; devamlı hareket eden; akan; hiç durmayan. Kendimize dünün ölü otoritesiyle baktığımızda yaşam denen hareketi; o hareketin güzelliğini anlayamayız. İster kendinizin ister başkasının olsun; her tür otoriteden kurtulmak; düne ait her şey karşısında bir ölü gibi tepkisiz olmaktır.; böylece zihniniz daima taze; daima genç; daima masum; hayat ve tutku dolu kalır. kendini güvende hissetme isteği ilişkilerde kaçınılmaz olarak kedere ve korkuya sebep olur. Bu güvence arayışı güvensizliğe davetiye çıkarır. Bu güne kadar herhangi bir ilişkinizde güveni bulabildiniz mi?
Sevgi nedir? Bu kelime o kadar farklı anlamlar yüklü ve yozlaştırılmış ki kullanmak bile istemiyorum. Herkes sevgiden bahsediyor.; bütün dergiler; bütün gazeteler; misyonerler hiç durmadan sevgiden bahsediyor. Ülkemi seviyorum; bir kitabı seviyorum; şu dağı seviyorum; zevki seviyorum; karımı seviyorum...sevgi bir fikir midir?
Sevgi dediğimiz bu alevin ne olduğunu nasıl öğreneceğim peki; onu başkasına nasıl ifade edeceğimi değil; sevginin kendi başına ne ifade ettiğini? Öncelikle toplumun anne babamın ve arkadaşlarımın ; bütün insanların ve kitapların onun hakkında söylediklerini reddedeceğim çünkü ne olduğunu tek balıma öğrenmek istiyorum. Burada söz konusu olan bütün insanlığı ilgilendiren çok büyük bir problem. sevgi şimdiye kadar binlerce şekilde tanımlanmış; ben de o anda neyi sevdiğime ya da neden keyif aldığıma göre belirlenen şu ya da bu kalıba takılıp kalmış bulunuyorum. Öyleyse onu anlayabilmek için ilk önce kendimi eğilimlerimden ve önyargılarımdan kurtarmam gerekmez mi? Kafam karışık; kendi arzularım beni hırpalıyor; ben de kendi kendime şöyle diyorum: Önce kendi kafandaki karışıklığı çöz . Belki sevgin ne olduğunu ; ne olmadığından yola çıkarak bulabilirsin.
Çoğu ebeveyn ne yazık ki çocuklarından sorumlu olduklarını düşünür ve sorumluluk anlayışları çocuklarına neyi yapmaları; neyi yapmamaları; büyüyünce be olmaları ne olmamaları gerektiğini kendilerine söyleme şeklinde kendini gösterir. Anne babalar çocuklarının toplumda güçlü bir yere sahip olmalarını isterler. Sorumluluk dedikleri şey ; o taptıkları saygınlığın bir parçasıdır. ve bana kalırsa saygınlığın ve burjuvanın olduğu yerde düzen yoktur. Bütün dertleri mükemmel bir burjuva olmaktır. Sizce bu ilgi ve sevgi midir?