Evlilikte Tehlike Çanları
Evlilikte Tehlike Çanları
Evliliğe adım atanlar; iyi günde ve kötü günde her koşulda birbirine destek olmağa söz verirler. Nikâh masasında evet derler….. İmzaladıkları yazılı bir belge vardır: Evlilik sözleşmesi. Bir de her iki çiftin aklında yazılı olmayan; yaşayacakları evlilikten istek ve beklentileri vardır. Belki de asıl sözleşme çiftlerin zihinlerindekilerdir.
Bütün çiftler mutlu olacaklarına inanarak evlenirler. Mutlu olmak için her ikisi de karşılıklı olarak bir takım fedakârlıkta bulunurlar. Çiftler zihinlerindeki evlilik sözleşmesini hiç gündeme getirip; söze dökmezler. Kimi çift evliliklerinin hemen akabinde; kimisi bir ay kimisi bir yıl sonra bu yüzden mutluğu kaçırabilirler. Zamanla katlanması güç bir birlikteliğe doğru yol alabilirler. Birlikte mutluyuz derken bir anda geçimsizlik çanları çalmaya başlar. Peki; bu çanlar ne zaman çalmaya başlar?
Evli olmanın en önemli koşullarından birisi nasıl para kazanılacağıdır. Her ikinizin de bir işi var ve kazanıyorsunuz. Ancak kazandığınız parayı ne şekilde harcayacağınız konusunda bir fikirsel ayrılık yaşıyorsanız çanlar çalmaya başlayabilir. Özellikle içinizden birisi arkadaşına; ailesinden birine bir şekilde mali destek olma zorunluluğu içinde hissediyor ve bu yönde kararlar alıyorsa. Abimlerin; ablamların; falanca arkadaşınızın bu ay parasal yardıma ihtiyacı var diye düşünüp eşinize sormadan onlara yardım etmek isteyebilirsiniz. Gerçekten; evlilikleri krize sürükleyen birçok örneğe rastlamak mümkündür.
Kimse çocuğunu anne babasının evinden getirmiyor. Evliliklerde çocuk sahibi olunur. Peki; bu çocuğun bakımı; beslenmesi eğitimi nasıl olacak? Kim hangisinden ne kadar sorumlu olacak? Günümüzde birçok anne artık çalışmaktadır. Dolayısı ile geleneksel aile yapısı değişmiş; evde kanının ve erkeğin rolü de farklılaşmıştır. Bu konuda da görüş ayrılıkları ortaya çıkabilir ve evlilik çanınız ötebilir.
“Eşim benimle yeterli zaman geçirmiyor; arkadaşlarına ve ailesine benden fazla zaman ayırıyor. Üstelik arkadaşı; anne-babası ile konuşurken daha neşeli; benimleyken hep somurtkan oluyor. Birlikte hiçbir şey konuşamıyoruz. Artık konuşacak bir şey bulamıyoruz. “ duydunuz mu çanın sesini?...
İçinde bulunduğunuz koşullar gereği eşinizin ailesi ile aynı evde yaşamak zorundasınız. Ya da; eşinizin aile üyelerinden biri sürekli sizinle yaşamak zorunda kalmış olabilir. Bu koşullarda eşinizin sürekli onların etkisinde olduğunu düşünebilir; evdeki konumunuzu sorgulayabilir; çekirdek aile olamamanın sıkıntısını çekiyor olabilirsiniz. Evinizde her iki aileden birinin sürekli sizinle yaşamak durumunda kalması sizin mahremiyetinizi de etkileyebilir. Bütün bunları eşinizle konuşup bir fikir birliğine varamazsanız çanlar çalabilir.
“Sen bana hiç sarılmıyorsun. Köpeğinle; arabanla başkaları ile daha fazla ilgileniyorsun. Uzun zamandır beni hiç öpmedin. “ diye düşünüyorsanız; üstelik cinsel ilişkinizde sorunlar yaşıyorsanız hala çan sesini duymuyor musunuz?
Evliliğinizde kendinizi yenileyebiliyor musunuz? Birlikteliğiniz bir kısır döngüde; tekdüzelikte sıkışıp kalmış mı? Bazı çiftler birbirini takdir edemez; birbirlerinin ilgilerini; düşüncelerini küçümserler. Bu durumda bir birlerine saygıları azalır; her gün bir öncekinin tekrarı haline gelir. Eşine verdiği değer azalır; aynı evde iki yabancı gibi yaşamaya başlarlar. Eşler ev içinde doyurucu ortam oluşturamaz; kendi öz bakımlarına önem vermez ve bir birlerine ilgileri azalır. Bu durumda hala çanın sesi duyulmuyorsa çift aldatma; ayrılık gibi birçok sorunla karşılaşabilir.
Tıpkı otomobilinizin periyodik bakımı gibi birlikteliklerin de bir bakımı vardır. Başlangıçta; herkesin evlilikten istek ve beklentileri vardır. Farklıdır veya aynıdır. Zaman içinde beklenti ve isteklerin de güncellenmesi gerekebilir. Her çift sözlü; yazılı bir evlilik sözleşmesi yapar. Sözlüler akılda kalır; asıl çelişkiler aklımızdakilerde olur. Bir süre sonra aklımızdakilerle yaşadığımız evlilik çelişmeye başlar. Bu durumda kendi kendinize; ben evlilikten ne bekliyordum; beklediklerimi buldum mu? diye sorup; beklentilerinizi mevcut duruma göre düzenlemeniz gerekebilir.
Evliliğinizdeki sorunları eşinizle paylaşabilecek düzeyin altında iseniz bir evlilik danışmanına başvurmanız gerekebilir. Evlilik terapisi; ilişkinizde süre giden sorunların kaynaklarını görmenize ve değişimi yakalamanıza destek olacak bir başlangıç olabilir.
Ali BIÇAK
Psikolojik Danışman
Evliliğe adım atanlar; iyi günde ve kötü günde her koşulda birbirine destek olmağa söz verirler. Nikâh masasında evet derler….. İmzaladıkları yazılı bir belge vardır: Evlilik sözleşmesi. Bir de her iki çiftin aklında yazılı olmayan; yaşayacakları evlilikten istek ve beklentileri vardır. Belki de asıl sözleşme çiftlerin zihinlerindekilerdir.
Bütün çiftler mutlu olacaklarına inanarak evlenirler. Mutlu olmak için her ikisi de karşılıklı olarak bir takım fedakârlıkta bulunurlar. Çiftler zihinlerindeki evlilik sözleşmesini hiç gündeme getirip; söze dökmezler. Kimi çift evliliklerinin hemen akabinde; kimisi bir ay kimisi bir yıl sonra bu yüzden mutluğu kaçırabilirler. Zamanla katlanması güç bir birlikteliğe doğru yol alabilirler. Birlikte mutluyuz derken bir anda geçimsizlik çanları çalmaya başlar. Peki; bu çanlar ne zaman çalmaya başlar?
Evli olmanın en önemli koşullarından birisi nasıl para kazanılacağıdır. Her ikinizin de bir işi var ve kazanıyorsunuz. Ancak kazandığınız parayı ne şekilde harcayacağınız konusunda bir fikirsel ayrılık yaşıyorsanız çanlar çalmaya başlayabilir. Özellikle içinizden birisi arkadaşına; ailesinden birine bir şekilde mali destek olma zorunluluğu içinde hissediyor ve bu yönde kararlar alıyorsa. Abimlerin; ablamların; falanca arkadaşınızın bu ay parasal yardıma ihtiyacı var diye düşünüp eşinize sormadan onlara yardım etmek isteyebilirsiniz. Gerçekten; evlilikleri krize sürükleyen birçok örneğe rastlamak mümkündür.
Kimse çocuğunu anne babasının evinden getirmiyor. Evliliklerde çocuk sahibi olunur. Peki; bu çocuğun bakımı; beslenmesi eğitimi nasıl olacak? Kim hangisinden ne kadar sorumlu olacak? Günümüzde birçok anne artık çalışmaktadır. Dolayısı ile geleneksel aile yapısı değişmiş; evde kanının ve erkeğin rolü de farklılaşmıştır. Bu konuda da görüş ayrılıkları ortaya çıkabilir ve evlilik çanınız ötebilir.
“Eşim benimle yeterli zaman geçirmiyor; arkadaşlarına ve ailesine benden fazla zaman ayırıyor. Üstelik arkadaşı; anne-babası ile konuşurken daha neşeli; benimleyken hep somurtkan oluyor. Birlikte hiçbir şey konuşamıyoruz. Artık konuşacak bir şey bulamıyoruz. “ duydunuz mu çanın sesini?...
İçinde bulunduğunuz koşullar gereği eşinizin ailesi ile aynı evde yaşamak zorundasınız. Ya da; eşinizin aile üyelerinden biri sürekli sizinle yaşamak zorunda kalmış olabilir. Bu koşullarda eşinizin sürekli onların etkisinde olduğunu düşünebilir; evdeki konumunuzu sorgulayabilir; çekirdek aile olamamanın sıkıntısını çekiyor olabilirsiniz. Evinizde her iki aileden birinin sürekli sizinle yaşamak durumunda kalması sizin mahremiyetinizi de etkileyebilir. Bütün bunları eşinizle konuşup bir fikir birliğine varamazsanız çanlar çalabilir.
“Sen bana hiç sarılmıyorsun. Köpeğinle; arabanla başkaları ile daha fazla ilgileniyorsun. Uzun zamandır beni hiç öpmedin. “ diye düşünüyorsanız; üstelik cinsel ilişkinizde sorunlar yaşıyorsanız hala çan sesini duymuyor musunuz?
Evliliğinizde kendinizi yenileyebiliyor musunuz? Birlikteliğiniz bir kısır döngüde; tekdüzelikte sıkışıp kalmış mı? Bazı çiftler birbirini takdir edemez; birbirlerinin ilgilerini; düşüncelerini küçümserler. Bu durumda bir birlerine saygıları azalır; her gün bir öncekinin tekrarı haline gelir. Eşine verdiği değer azalır; aynı evde iki yabancı gibi yaşamaya başlarlar. Eşler ev içinde doyurucu ortam oluşturamaz; kendi öz bakımlarına önem vermez ve bir birlerine ilgileri azalır. Bu durumda hala çanın sesi duyulmuyorsa çift aldatma; ayrılık gibi birçok sorunla karşılaşabilir.
Tıpkı otomobilinizin periyodik bakımı gibi birlikteliklerin de bir bakımı vardır. Başlangıçta; herkesin evlilikten istek ve beklentileri vardır. Farklıdır veya aynıdır. Zaman içinde beklenti ve isteklerin de güncellenmesi gerekebilir. Her çift sözlü; yazılı bir evlilik sözleşmesi yapar. Sözlüler akılda kalır; asıl çelişkiler aklımızdakilerde olur. Bir süre sonra aklımızdakilerle yaşadığımız evlilik çelişmeye başlar. Bu durumda kendi kendinize; ben evlilikten ne bekliyordum; beklediklerimi buldum mu? diye sorup; beklentilerinizi mevcut duruma göre düzenlemeniz gerekebilir.
Evliliğinizdeki sorunları eşinizle paylaşabilecek düzeyin altında iseniz bir evlilik danışmanına başvurmanız gerekebilir. Evlilik terapisi; ilişkinizde süre giden sorunların kaynaklarını görmenize ve değişimi yakalamanıza destek olacak bir başlangıç olabilir.
Ali BIÇAK
Psikolojik Danışman