Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Çocukluk Çağı Depresyonu

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:05    Güncellendi: 18.02.2025 22:05
ÇOCUKLUK ÇAĞI DEPRESYONU

Bir sonbahar hüznünü gördüğünüzde bir çocuğun gözlerinde;
Dökülen ağaç yapraklarını derin gözlerinizle süzmeyi bırakıp;
Gökyüzüne bakmalısınız.
Çünkü bir çocuğun gözlerindeki sonbahar hüznü;
Ancak derin mavi göklerin güneş sarısı sıcaklığını kaybedip;
Yerini gri bulutlara bırakmasıyla oluşur.
Bir çocuğun hüznü;
Yok eder kuşların cıvıltısını.
Artık elinizi bir kuzunun karnına koyduğunuzda;
Hissedemezsiniz huzur verici sıcaklığını.

Yüzyıllar önce yaptığı işten büyük keyif alan; iş tatmini gayet yüksek birinin işine karşı aniden soğuyarak elini eteğini çekmesini; en büyük zevki yemek yemek olan birinin tüm iştahını kaybederek; önündeki leziz yemeklerin hiçbir cazibesi olmadığını söylemesi ve yemeklerden iğrendiğini belirtmesini; hayat enerjisini çocuklarının sosyal ve ruhsal gelişimlerine adamış tüm vaktini onlarla oyun oynamaya adamış birinin; yalnızca çocuklarının yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamakla yetindiğini; eşinin ve çocuklarının güven ve sevgilerini fazlasıyla kazanmış bir babanın kendini önce çocukları ve eşini sonra da kendini öldürmeyi planladığını söylerken bulsalar idi; muhtemelen bu durum Avrupa’da kişinin içine kötü ruhların ya da şeytanın girdiği ile izaha kalkışılırdı. Bugün ise bu durumun; hemen hemen tüm Dünya ülkelerinin de kabul ettiği üzere; hatta 2012 yılında 36 milyon kutu antidepresan’ın satılmasına neden olan; insanın doğasını ve biyolojik yapısını değiştirebilme gücüne sahip Depresyon hastalığı ile açıklandığını biliyoruz.


Depresyon; yaygın olarak görülmekle birlikte çok ciddi sonuçlar doğurabilen ruhsal bir bozukluk olarak yıllar boyu ergen ve yetişkinler üzerinde araştırılmıştır. Çocuklarda araştırılmaya başlanması ise gerçek anlamda 1970’li yıllara denk gelmektedir. Çocuk psikiyatri kliniğine başvuruların önemli bir çoğunluğu; çocukların okula başlamasıyla aynı döneme rastlamaktadır. Zihinsel veya duygusal nedenlerle okul başarısızlıkları; çocukların ruhsal sağlıklarını olumsuz yönde etkilemektedir.


Okul döneminde ki çocuk depresyonlarının bir kısmı çocuğun hissettiği; anne; baba ve büyüklerine karşı yenik düşme duygusu ve okul hayatında yaşamış olduğu başarısızlık duygusu sonucu çocukta inhibisyon denilen bir nevi sönüklük meydana getirir ki bu durumun neticesinde ise çocukta suçluluk duygusu ve depresyon gelişecektir.


Peki depresyon nedir? Bu soruyu kısaca cevap vermek gerekirse; mutsuz ve huzursuz duygu hali; çökkün ve depresif görünümün (ya da her ikisinin birden) günler ile haftalar arasında bir süre devam etmesi durumudur. Bu tanımın çocuklardaki hali ise sürekli bir mutsuzluk durumu; çocuğun sevinç ve yaratıcılığını azaltan bir neşesizlik hali olarak belirtilebilir.


Depresyon terimi semptom; sendrom veya nozolojik bir bozukluğa değinmek içinde kullanılmaktadır. Semptom olarak depresyon üzüntü; disfori; mahzunluk; umutsuzluk; ıstırap dolu duygular ile karakterize mizacı ifade eder. Bu durum birçok insan hayatının çeşitli döneminde yaşadığı geçici bir dönemdir ve patolojik olması gerekmemektedir. Bununla birlikte mutsuzluk sendromu yoğun; ısrarcı ise ve tüm semptom kompleksi ile veya depresyon sendromu ile birlikteyse klinik olarak önemlidir.


Depresyon sendromunun diğer semptomları ise genellikle iştah kaybı; yaşam enerjisinin kaybı; sosyal izolasyon; ilgi azalması; uyku bozukluğu; suçluluk duygusu; psikomotor değişiklikler ve kat-i veya hafif düzeyde intihar düşünceleri ve meylidir.


Depresyon alanında yapılan araştırma ve gelişmeler sonucunda çocuklarda farklılaşan ruh halleri ve bozulan davranış örüntülerinin altında yatan nedenin; çocukların da yetişkinler gibi bu hastalığı yaşayabileceğinin kabul edilmesini beraberinde getirmiş ve ayrıca çocukların yetişkinlerde ki belirtilerin yanı sıra çocuklara özgü okul fobisi; alt ıslatma gibi bir takım regresif belirtilerle de ortaya çıkabileceğini göstermiştir.


Çocuklarda depresyonun psikolojik nedenleri arasında; yaşamlarının stres dolu geçmesi; öğrenilmiş çaresizlik içinde olmaları; benlik saygılarının ve özgüvenlerinin düşük olması belirgin nedenlerdendir. Ayrıca günümüze dek yapılan çalışmalarda çocukluk çağı depresyonunun çocukların uykuları anında salgılanan büyüme hormonu ile; uyku bozuklukları; çevresel etmenler ve kardeş ilişkileri ile de ilişkili olduğu belirtilen çalışmalar mevcuttur.


Çocukluk çağı depresyonu tedavisine yönelik farklı yaklaşımlar mevcuttur. Tedavi seansları yetişkinlerin mevcut seanslarından farklıdır. İç dünyalarında değişiklik yapmaya açık olan ve motivasyonu yüksek yetişkinlerden farklı olarak çocuklara –seni buraya getiren neden nedir?; diye sorulduğunda çocuktan –Annem; cevabı almak uzman tarafından beklenen bir sonuçtur.


Çocukların bilişsel ve sözel becerilerinin yeterince gelişmemiş olması da çocuk terapilerini yetişkinlerle yapılan çalışmalardan ayıran diğer bir husustur. Örneğin çocuklar kişileri tarif ederken onları genellikle fiziksel özelliklerini ön plana çıkararak anlatırlar. Arkadaşlarını anlatırken onları iyi; kötü ya da hoş biri diye nitelendirmek onların gözünde neyi anlattıklarını hangi özelliklerini bize belirttikleri düşüncesini uyandırır. Bu bağlamda çocuklarda içgörü oluşturmak ya da davranış değişikliği kazandırmak farklı çalışma prensiplerinin zorunluluğunu beraberinde getirir.


Çocuk terapilerinde terapist/uzman çocuğa kendi dünyasını keşfetme ve çocuğun kendisini yenileyebilmesi için sağlıklı bir başlangıç sunar. Terapi sırasında genellikle çocukların aileleri de eğitilir ve bunun neticesinde aileler içinde çocuğa ve çevreye yeni ve farklı bir bakış açısı doğar. Ebeveynler çocuğa karşı davranışlarını yeniden gözden geçirerek çocuğu üzerindeki etkileri fark eder. Çocuk ve ebeveyni olarak karşılıklı güvene dayanan bir ilişki sürecinin sonunda her iki tarafta kendini yenileme fırsatı bulur. Bu sebeple bir patoloji varsa bu patoloji yalnızca çocukta aranmaz. Ailenin çocuğa yansıyan patolojisinin üzerinde de durularak uzman; ebeveyn ve çocuk üçlü mekanizması üzerinde güçlü bir etkileşim kurulur.


Anlatılanlar neticesinde depresyon kavramı genel bir kavram olmakla birlikte yetişkinlerde; ergenlerde; çocuk ve bebeklerde farklı belirtiler ile yaşanabilir ve farklı yaklaşım zorunluluğunu beraberinde getirir. Bir bebeği içinde bulunduğu huzursuz durumdan çıkarmak adına onun avucunu avuçlarınız arasına almanın ona ne kadar iyi geleceğini bilmeniz gerektiği gibi; bir çocuğun gözlerinde ki hüznü; umutsuzluğu; kayıp hissi ya da hissizliği farkettiğinizde ona doğru yaklaşımın onun gözlerinde yeni umutlar yeşerteceğini bilmeniz; bir çocuğun dünyasına girebilmek için onun dünyasının kapılarını size kendi isteğiyle açtırmanın hem onun; hem de sizin onunla sağlıklı bir iletişiminiz için ne kadar önemli olduğunu bilmeniz; olumlu anlamda atmış olacağınız ilk adımdır.


Uzm. Psk. Danışman
Tunahan UZUN