İletişimde amaç; bir düşünceyi paylaşmak; duygu ve heyecanlarımızı anlatmak; istek ve niyetlerimizi karşı tarafa iletmektir.
Gözlemlerim sonucu diyebilirim ki; ilişkilerde kendimizi anlatırken büyük güçlükler yaşıyoruz. Diğerlerince kabul edilmeme korkusu; dışlanma endişesi; sevilmeme kaygısı; bizleri "kendimiz gibi davranmama" alışkanlığına götürüyor. Sonuçta da konuşan ama anlaşamayan insan yığınları ortaya çıkıyor.
Sağlıklı iletişim için kendinizi açık ve anlaşılabilir bir dil ile ifade ediniz.
Unutmayınız ki anlatabildikleriniz karşınızdakinin anladıkları ile sınırlıdır.
"Sen" li cümleler yerine "ben" li cümleler kurunuz. Böylece suçlayıcı olmazsınız ve karşı tarafta savunmaya geçmez. “Yalan söylüyorsun” yerine; "Bana yalan söylediğini düşünüyorum" gibi.
Kızgın insanları içi hava dolu balon gibi düşünün. Önce içindeki havanın boşalmasına izin vererek; istediğiniz şekle girebilecek durumu getirmek gerekir. İlişki yönetimi; iş yönetimi ve iletişimin püf noktalarından biridir bu. Hepimiz söylediklerimize önem verilmesini; dinlenilmeyi; anlaşılmayı isteriz. Hatta çoğu zaman ilgi ve anlayış sonucuna ulaşmasak da yeterlidir. Biz psikologlar da böyle yapmaz mıyız zaten… İyi dinleyici özelliğimizle; insanların çözüme kendilerinin ulaşmalarını sağlamaya çalışırız.
İletişimi çıkmaza sokan; kızgın birini dinlememek; susturmaya çalışmak ve sözünü kesmektir. Hele söylediklerine itiraz etmek; tartışmak; ne yapması; ne yapmaması gerektiğini söylemek; iddia etmek; yargılamak gibi davranışlardan kesinlikle kaçınmayı tavsiye ederim. Şimdiye kadar hiçbir çözüme ulaşılmadı bunlarla.
Ayrıca uzun açıklamaların karşınızdakini ikna etmeye yaradığını düşünüyorsanız; sonuca varmanız çok daha zor olacaktır. Neden mi? İnsanlar özellikle şikayet ediyorlarsa zaten bir konuda karar vermişler ve onun gerçekleştirilmesini sağlamanız için sizinle iletişim kuruyorlardır. İstediğini verme şansınız yoksa en iyisi nedenini uzun uzun anlatmak yerine; ona ne kadar çok önem verdiğinizi; yardımcı olmaya çok çalıştığınızı; ama yapamadığınızı anlatmak olacaktır.
İletişimin % 70 i sözel olmayan hareketlerden yani jest ve mimiklerden; beden hareketlerinden oluşur. Kelimeleri çoğunlukla gerçek duygu ve düşüncelerimizi maskelemede kullanırız. Bu nedenledir ki beden dili gerçeğimizdir.
Örneğin kolların kavuşturulması; söylenenlere daha az dikkat edildiğini ve iletişime kapalı olduğumuzu ifade eder. Dinlediğimiz kişi ile ayni fikirde değilsek ve zıt görüşlere sahipsek kollarımızı kavuşturarak bu mesajı iletiriz.
Yalan söylerken ise; gözler sıklıkla konuşulan kişiden kaçırılır; jest ve mimiklerde; beden hareketlerinde artış olur; kıpırdanma baslar kişi elini burnuna; ağzına; yüzüne sıklıkla götürür; oturulan yerde öne arkaya- sağa sola hareket etme; pozisyon değiştirme davranışı artar.
Tüm bu belirtiler kesin kanıtlar olmamakla beraber; karşımızdaki kişiyi değerlendirirken göz önüne almamız gereken tavırlardır. Ayrıca kendimizi de iletişimde beden dili açısından edindiğimiz yanlış alışkanlıklardan kurtarmalıyız.
Tabi ki bu püf noktalarının da işe yaramadığı insanlarla da karşılaşılıyor. En azından bu ve bunun gibi yöntemleri kullanıp bu kişiler için uzun vakit harcamamış olursunuz. Bırakın biraz çabayı da emek harcamakta olduğunuz kişi göstersin.