Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Psikoloji Alanında Mesleki Yeterlilik ve Alandışı Atamalar

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:05    Güncellendi: 18.02.2025 22:05
İnsan doğasını tanımlamak son derece zor; hatta kimi bilim ve disiplinlerce imkansızdır. Halen bilim mi yoksa disiplin mi olduğu konusunda karar kılınamayan ‘’psikoloji’’ alanı; kişilerin ve toplulukların; günümüzde fazlaca ihtiyaç duydukları alanlardan biridir.

İnsan; doğanın en mükemmel ve üstün nitelikli öğesidir. Bu nedenle; insanı incelemek; her daim önemli bir ilgi alanını oluşturmuştur. İnsanın doğuşu; gelişimi; kişiliğini ve kimliğini elde etmesi; bireyselleşmesi; toplumsallaşması; davranışları daima dikkat çekicidir ve incelenmeye değerdir. Bu nedenle; zaman ilerledikçe psikoloji alanı gelişim ivmesini hızla artırmaktadır.

Erich Fromm ‘’Topraktan uzaklaştıkça; nevroza yaklaşırız’’ diyerek; belki de gelişim ve küreselleşme sürecinin bireye ve topluluklara etkilerini en etkili ve vurucu bir deyişle ortaya koymuştur. Söylediğinin doğru olduğu kanısını taşımaktayız. Küreselleşme ve modernizm ile gelen; toplulukçuluktan uzaklaşarak bireyselliğe kayışla birlikte; sosyal destek ağları azalmış; bireyler kendilerine yönelmiş; mutsuzluk ve hız (fast) artmıştır. Beşer; artık hızlı yaşamaktadır; çünkü aynı zaman dilimlerinde; başarılı ve etkili olabilmek için; aynı yerlerde olmaya mecburiyet duymaktadır. Bu durumlar da büyük bir zorlantıyı (bunaltıyı) beraberinde getirmektedir.

Kısaca bahsetmeye çalıştığımız sebeplerden ötürü; günümüzde; hem ülkemizde hem de dünyada; ruhbilimcilere duyulan ihtiyaç artmaktadır. Bildiğimiz gibi; özellikle son yıllarda; vakıf üniversitelerinin de artışıyla; ilgili üniversitelerin psikoloji bölümlerindeki artışlar incelenmeye değer niteliktedir. Birçok üniversitede açılan psikoloji bölümleriyle birlikte; öğrencilerin örgün öğrenimle psikoloji bölümlerini öncelikli olarak tercih ediyor olmaları; tesadüf olmamalı…

Görsel ve yazılı basında da ruhbilimcilerin sıkça yer almaya başlaması; gençlerin alana yönelmelerinde etkili olan unsurlardan biri olara düşünülmektedir.

Yukarıda söz ettiğimiz gibi; sayıları hızla artan psikoloji bölümlerinin açılmasıyla birlikte; alan mezunu olan kişiler de artmaktadır. Fakat bu konu ile ilgili açmak istediğimiz küçük bir ara başlık olmalı kanısını taşımaktayız: ‘’Gerçek Psikolog Kimlerdir?’’ Aşağıda bu konu tartışılmaya çalışılmıştır.

Gerçek Psikolog Kimlerdir?

Eski dönemde; 4 yıllık psikoloji lisans eğitimi alan kişileri; diplomalarını almakla birlikte ‘’psikolog’’ olmaya hak kazanmış bulunuyorlardı; fakat bugün aynı öğrenim programından mezun olmuş kimseler yalnızca ‘’psikoloji bölümü mezunu’’ ünvanı taşımaktadırlar.

Bunun nedeni; yeni öğrenim programlarını yetersizliği midir diye sormak; yerinde bir soru olacak kanaatindeyiz. Çünkü öğrenim programlarındaki ciddi eksiklikler; hem uzmanlarca hem de öğrenciler tarafından ortaya konmaktadır. Özellikle; öğrencilerin mezun olduklarından sonraki süreçlerinde; hayal kırıklıklarını ortaya koymaları; meslekte yeterli donanıma sahip olmadıklarını belirtmeleri; bunun önemli göstergelerinden biri olarak gösterilebilir.

Elbette; bir uzmanlık alanı için; 4 yıllık temel lisans düzeyi yeterli değildir. Lisans düzeyi; ilgili alan için; temel bilgilerin kişilere verildiği; okuma ve bilgi kaynaklarının artışının sağlandığı; rotaların çizilmesine yardımcı olunduğu temel basamaktır. Özellikle; mesleki alanda yeterlilik için; lisans düzeyinde de zorunlu stajların; öğrenim programlarına dahil edilmesinin gerekliliğini savunmaktayız.

Psikolojinin gelişmesiyle birlikte; uzmanlık alanları da ayrılmıştır. Bu alanlardan bazıları şöyledir:
  • - Klinik psikoloji
  • Uygulamalı Psikoloji
  • Gelişim Psikolojisi
  • - Endüstri Psikolojisi
  • - Psikometrik Psikoloji
  • - Psikofizyoloji
  • - Eğitim Psikolojisi
  • - Sosyal Psikoloji
  • - Danışmanlık Psikolojisi
  • Sağlık Psikolojisi…

Mesleki yeterlilik için; psikolojinin alt dallarından birinde uzmanlaşmanın yani yüksek lisans düzeyinde öğrenim almanın etkililiği ortaya çıkmaktadır. Çünkü; lisans düzeyi bu alt alanların tümünü parça parça tanıtmak için hazırlanmış programlardır. Derinlemesine; bir alanı ele alamamaktadır - bu mümkün de değildir-; bu nedenle de uzmanlaşma için; bir alt alanda karar kılmak ve bu alanda ilerlemeyi sağlamak gerek düşüncesini taşımaktayız.

Öğrenimlerin yanı sıra; mesleki yeterlilikte süpervizyon çalışmalarının da önemliliğini yadsımamak gerektiğini düşünmekteyiz. Çünkü süpervizyon çalışmaları; biz meslek elemanlarının yetiştirilmesi; kuralların uygulanış biçimlerinin öğrenilmesi; hangi durumlarda; hangi konularla nasıl başa çıkabileceğimizi bizlere en iyi öğreten çalışmalardır diye düşünmekteyiz.

Mesleki yeterlilik açısından; özellikle psikoloji tarihinin ve kuramlarının en iyi biçimde bilinmesinin gerekliliği üzerinde durmaktayız. Temeli sağlam olan bina; ayakta duracaktır fakat temeli bilinmeden; alanın güncel gelişmelerinin takip edilmesinin faydalı olacağı kanaatini taşımamaktayız. Bu nedenle; kuramsal temeli sağlam; güncel gelişmeleri ve değişimleri takip eden; okuyan; araştıran; saha çalışmalarında yetkin kimseler; iyi birer ruhbilimci olma yolunda hızla ilerliyor demektir fikrindeyiz.


Psikoloji alanında yeterlilik hakkındaki görüşlerimi yansıtmaya çalıştık. Bu fikirlerimizin ışığında; alandışı atamalar hakkındaki görüşlerimizi aktarmaya çalışacağız.

Psikolojide alan dışı atama; alanda kalan eksik personel sayısı sebebiyle; yakın meslek grupları tarafından yeterli görülen uzmanların; psikoloji alanı çalışmalarına dahil edilmeleridir.

Yukarıda da belirtmeye çalıştığımız gibi; psikoloji alanı son derece hızlı gelişen ve değişen alanlardandır ve alan mezunu olmak dahi; alanda etkin ve yeterli olmaya yetmemektedir. Psikoloji alanında 6 yıl (lisans ve yüksek lisans) ihtisas yapmanın dahi yeterli ve etkin olmak için yeterli olmaya yetmediği bir alan için; sanırız ki; alan dışındaki meslek elemanlarının; saha çalışmaları yapıyor olması; son derece tehlikelidir.

Öncelikle; ruhbilim çalışanları; tıpkı bir cerrah kadar titiz ve özenli çalışmak durumundadır. Her insan biriciktir ve kendine ait duygu; düşünce ve davranışları vardır. Geleceği; umutları; beklentileri; geçmişe ait yaraları vardır. Duygu-düşünce-davranış üçgenine yönelik olarak yapılacak yanlış bir müdahale; kişiyi zedeleyecek ve hatta belki hayatını sonlandırmasına bile sebep olabilecektir. (Patolojik durumlarda: Örneğin depresyon vakalarında) bu durumda; yerinde olmayan; yetersiz bir müdahale yalnızca yetersiz olmakla kalmayacak; beraberinde olumsuz sonuçları da getirebilecektir.

Psikoloji alanında; ‘’görüşmede sınırlılıklar’’ ilkesi çok önemlidir. Fakat; alan dışından; psikoloji alanına dahil olmuş meslek elemanları sınırlılıklar hakkında bilgi sahibi olmadıklarından; ortaya ‘’trajikomik’’ sonuçlar çıkabilecektir.(Ne yazık ki) Örneğin; danışanlarla; seanslarda olan ilişkiler özel dışarı hayatında da devam ettirilebilecek; danışanların özel sırlarıyla alakalı durumları dışarıda da aktarabileceklerdir. Yanlış anlaşılmaya sebebiyet vermemek açısından şunu da belirtmekte fayda var ki; bu hatalı teknikler yalnızca alandışı meslek elemanları tarafından değil; meslekten olanlar tarafından da yapılabilir. Fakat önleyicilik açısından mümkün olduğunca alan dışı atama yapılmaması gerektiği fikrini savunmaktayız.

Özetle; psikoloji alanı özellikle son yıllarda fazlaca ilgi gören ve gelişen bir alandır. bu bir arz-talep meselesidir. Bu durumun hem avantajları hem de dezavantajları vardır. Mesleki yeterlilik açısından; kişilerin kendilerini geliştirme imkanları; günümüzde fazladır. Bu avantaj; yerinde ve doğru kullanıldığı sürece; kişilerin kişisel gelişimlerine katkı büyük olacaktır.

Psk. Burçak Demirkan