Halk arasında yaygın görüş ergenliğe gelindiğinde aşırı hareketliliğin azalması ile birlikte DEHB’nin ortadan kalktığı yönündedir. Ancak yaşın büyümesiyle birlikte hareketlilikte azalma görülmesi; dikkati toplama problemlerinde de azalma olacağı anlamına gelmez. Yani bu dönemde ön planda olan şey “dikkat eksikliği” dir.
Ergenlik; akran ilişkilerinin daha çok önem kazandığı; kariyer planlamasının yapıldığı; fiziksel; bilişsel ve duygusal gelişimin ortaya çıktığı; karşı cinsle ilişkilerin önem kazandığı; bireyin aileden bağımsızlaşarak kendi kişiliğini bulmaya çalıştığı önemli bir gelişim dönemidir. Gelişim dönemleri; önceden edinilmiş bilgi ve becerilerin uygulamaya konmasını; yeni bilgi ve becerilerin öğrenilmesini gerektiren yaşam dönemleridir ve bireyin kişiliğinin oluşumu; yaşam doyumu; bir sonraki aşamada sorumluluklarını yerine getirebilme becerisinin edinilmesi yönünden önemlidir. İşte gençlerin sosyal çevre; okul ve aileye uyumunun ön plana çıktığı bu zorlu süreçte dikkat eksikliği olan bireyler bu dönemi daha zorlu geçirebilmektedir.
Dikkat eksikliği yaşayan gençlerde; görev ve sorumluluklarını erteleme; yapılması gereken işleri zamanında bitirememe; ders çalışamama; ödevlerini yapmakta güçlükler; ders başarısında düşüş; eşyalarını kaybetme; unutkanlık; dalgınlık gibi problemler sık görülmektedir. Ergenlik döneminin tipik bir özelliği olan “iç huzursuzluğu” halini bu gençler daha sık yaşamaktadır. Buna bağlı olarak; akran ilişkilerinde problemler; ebeveynlerle çatışmalar; sosyal kaygı; sinirlilik; hoşa giden aktivitelere sonucunu düşünmeden katılma; okul sorunları; kurallara uymada güçlükler; okuldan kaçma; kavga etme; öfke kontrolünde güçlükler; dürtüsellik; madde kullanımı; içe kapanıklık ve yalnızlık duyguları gibi sorunlar sık görülebilmektedir.
İlköğretimin bitmesiyle birlikte; yeni bir okul düzenine geçilmektedir. Her derse ayrı öğretmenin girmesi; gencin her öğretmenin farklı tarzına uyum göstermesi ve her dersin ayrı sorumluluğu ve takibini yapabilmesini gerektirir. Bu durum dikkat eksikliği yaşayan gençlerin zaten zorlandıkları planlama konusunda daha da çok sorun yaşamasına neden olabilir. Ancak; tek bir öğretmenle iletişimi yerine; gencin farklı öğretmenlerle iletişim kurması ve farklı derslerdeki uyum ve başarısının gözlenmesi bize problemin ne zaman ve neden kaynaklandığı hakkında daha fazla bilgi verecektir. Öğretmenlerin dersin içeriğini rol yapma; grup aktiviteleri gibi sosyal etkinlikler içerecek biçimde sunması; sosyal ilişkilerin ön plana çıktığı bu dönemde öğrencilerin odaklanmasını arttırabilir.
Ergenlik dönemi ülkemizde aynı zamanda bir sınavlar dönemidir. Ergenliğin başlarında liselere giriş sınavı ve sonrasında gencin gelecekteki mesleğini de seçmesini gerektiren üniversitelere giriş sınavı bu dönemdedir. Bu sınavların yarattığı stres ve kaygı dikkat eksikliliği olan gençlerde daha yoğun yaşanmaktadır. Dikkatini toplamakta zorluk çeken bir gencin zaman kısıtlaması olan ve odaklanmayı gerektiren bu sınavlarda akranlarına göre düşük başarı göstermesi ve bu durumun gençte yetersizlik; başarısızlık duygularının yaşanmasına neden olması olasıdır. Bu nedenle gencin ders çalışmakta bir rutininin olmasına önem verilmelidir. Dersi; ödevleri; projeleri küçük parçalara bölmek ve görevi tamamlarken adım adım ilerlemek; her gün için yapılacaklar listesi oluşturma; dikkat dağıtıcı uyaranların olmadığı sessiz ortamda çalışma; yerine getirilen görevlerden sonra gencin kendini ödüllendirmesi gibi yöntemler dikkati toplamada yardımcı olacaktır. Ayrıca bu dönemde ailenin derslerin yanı sıra gencin akran ilişkileri kurmasını önemsediğini bildirmesi; gence karşı sabırlı olması; okul aile ve genç birey arasında işbirliğine dayalı iletişimin oluşturulması önemlidir.