Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Öteki

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:05    Güncellendi: 18.02.2025 22:05
ÖTEKİ

Kızılderili reisi Seattle; bundan yaklaşık bir buçuk asır önce Washington bölge valisi Isaac Stevensa şöyle seslenmişti : Beyaz Adamın bizim yaşam tarzımızı anlayamadığını biliyoruz. Onun için bütün topraklar birbirine benzer. Gece gelip topraktan ihtiyaçlarını alan bir yabancıdır o. Toprak onun kardeşi değil;düşmanıdır; bir kez fethedince devam eder yoluna. Toprağa aldırmaz bile;babasının mezarını da unutur; çocuklarının mirasını da. Anası toprağı ve kardeşi gökyüzünü birer mal gibi görür. Doymak bilmez açlığı bir gün toprağı tüketecek ve geriye bir çöl kalacak yalnızca. (Seattle; Kızılderili Şefin Bildirgesi; Türkçesi : SibelÖzbudun; 2. bs.;Ütopya Yay.; Ank.2000).

Reis ve savaşçıları önce gerçek hayattan silindiler; sonra da Hollywood ve çizgi romanlar marifetiyle zihinlerde olumsuzlandılar. Dünya; Kızılderilileri ilkel; vahşi ve acımasız olarak tanıdı.Onlar medeni dünyadan göç ederek topraklarına yerleşen kişiler karşısında hep ilkel ve bu topraklara sahip olamayacak kadar liyakatsiz gösterildiler ve tanıtıldılar.
Beyaz adama göre Kızılderili reis ve savaşçıları ‘ ötekiydi’ ve yok edilmeliydi.yok edildiler de..

İlk insandan günümüze kadar devam eden tarihi süreçte insanlar; devletler ve medeniyetler arasında sürekli olarak tek yönlü bir var olmak için yok etmek anlayışı hakim olmuştur. Gerçekten de birinin varlığını kendisi açısından tehlikeli görme ve yaşamayı; var olmayı bir başkasının yok olması ve ortadan kaldırılması üzerine kurma anlayışı; sadece insanlara özgü değildir. Devletler; ırklar; kültür ve medeniyetler de böyle bir var olmak için yok etme anlayışını felsefe haline getirebilmektedirler. Gerek insanlar arasındaki çatışmada gerekse devletler ve medeniyetlerin çatışmasında;ötekini ortadan kaldırma anlayışı; modern dünyanın insanı ve insanlığa ait değerleri ön plana çıkarıp yüceltmesine rağmen; devam etmektedir.

Artık birini yok etme zevki(!) daha küçük yaşlarda; ilköğretim öncesine kadar taşınmakta ve dijital ortamlarda yok et onu!; öldür onu oğlum! ; bitir işini(!)naraları arasında beyinlere işlenmektedir. Sözü; çocuklar ve yetişkinler arasında yaygınlaşan bilgisayar oyunları ve son yıllarda gişe rekorları kıran(ne yazık ki izleyicilerinin büyük kısmını çocukların oluşturduğu) filmlere getirmek istiyorum. Günümüzde şiddeti normalleştirme planının bir devamı niteliğindeki bu husus; özellikle çocukları psikolojik olarak kaba kuvvete ve ötekini yok etmeye davet eden bir mantık içermektedir. Bir başkasını ortadan kaldırıp güya onun bedenine girerek güç kazanma ve bir başkasını da kendine katma anlayışı; mitolojilerde değil; sokaklarda satılan kitaplarda;bilgisayar oyunlarında ve her gün oturma odalarımızda yankılanıyor.

Çocuklarımız kan ve ölüm dolu oyunları saatlerce ve saatlerce tekrar tekrar oynuyorlar.İnternetten canlarının istediği oyunu indirip istedikleri kadar oynuyorlar.Ve bizim bu duruma dur diyememe mazeretimiz de ilginç: ‘ ne yapayım çocuğu oyalayacak başka bir şey bulamıyorum.’

Acı olan ise yok etme felsefesinin sonucu olarak dünyanın çeşitli yerlerinde insanların katledilmesine güya çok bozuluyoruz;isyan ediyoruz..Hatta elçilik önlerinde eylemler yapıp bağırıp çığırıyoruz. Fakat bu insancıllıktan uzak bakış açısı her gün bize;çocuklarımıza enjekte ediliyor ve biz bunu engellemek için hiçbirşey yapmıyoruz.

Aklıma takılan soru şu; biz insanların toplu halde katledilmesinden;şiddetin giderek normalleşmesinden;aile bireylerinin birbirini katır katır doğramasından gerçekten rahatsız oluyor muyuz yoksa tüm bu olup bitenler ‘ ötekilerin’ başına geliyor nasılsa diyemi bu vurdum duymazlığımız…?

Psikolog: İlknurPeder