Genellikle insanlar tarafında oyun; eğlenceli ve program dışı bir etkinlik olarak tanımlanır. Keyif verir ve çocuğun kendi isteğiyle gerçekleşir. Oyun çocuğun birçok alanda kendini geliştirmesi için bir ortam sağlamanın yanı sıra; çocuğun yetişkinler dünyasını keşfetmesi için ona bir kapı açar. Çocuğun sosyal becerilerinin gelişimine katkıda bulunur ve yetişkinler dünyasına bir prova görevi görür.
Çocuklar hayallerinde nasıl bir dünya canlandırıyorlarsa ya da bu dünyada neyin farklı olmasını istiyorlarsa onu oyunlarında deneyimleme şansına sahip olurlar. Eğlenceli bir aktivite olmasının yanı sıra büyüyen ve gelişen çocukların toplumsallaşmasında birçok önemli işlevi vardır. Çocuk oyun esnasında biricik ve bireysel biçimlerde tepkilerde bulunmayı öğrenir. Farklı davranış ve toplumsal rolleri oyun içerisinde deneyebilir. Gerçek hayatta tehlike olan ve gerçekleşemeyecek bir durumu oyunla birlikte gerçekleştirebilir. Örneğin; ben örümcek adamım; bu binanın üzerinden atlayabilirim dediklerini duyabiliriz. Çocuklar izlediği filmlerdeki çizgi film karakterleri ve kahramanları oyunlarında canlandırarak kendilerine hayali bir dünya yaratabilirler. Bu durum onları bir an için gerçeklikten uzaklaştırır ve hayal dünyalarının zenginleşmesine katkıda bulunur.
Oyun çocuğun zihinsel gelişimi için gerekli olan uyarılmayı da ortaya çıkarır. Bu süreç bebeklikte nesnelerin algılanması ve isimlendirilmesi ile başlayıp; ergenlikte ve yetişkinlik yıllarında çocuğun problem çözme ve sorunlarla baş etme becerilerinin kazanılması ile devam eder. Çocuklar oyun oynarken sosyal ve zihinsel beceri kazanırken bir yandan da fiziksel olarak bedeni gelişim gösterir. Koşma; atlama; zıplama; tırmanma gibi aktiviteler içeren oyunlar çocuğu küçük yaştan itibaren sporla tanıştırır. Çocuklar bazen tek başına oyun oynarken; yaşları ilerledikçe birlikte oynanan oyunlar oynamayı tercih ederler. . 3 yaşından itibaren çocuk; sosyal oyun döneminde bir ya da birden fazla çocukla grup halinde oynamaya başlar. Kız çocukları evcilik oyununda bebeğine yemek yedirirken; erkek çocukları ise arabasıyla oynarken bir anlamda toplumdaki rollerini taklit eder ve küçük yaştan itibaren öğrenmeye başlar. Çocuklar oyunlarında çevrelerinde gözlemlediklerini pekiştirir. Aynı zamanda oyun oynarken çocuk diğer arkadaşlarıyla oyuncak arabasını; trenini; oyuncak bebeğini paylaşır ve arkadaşlarıyla işbirliği içine girer. Farklı roller gruptaki kişiler arasında tarafından üstlenilir ve bir anlamda çocuk sorumluluk duygusunun ne olduğunu o yaşta öğrenmeye başlar. Oyunların türüne göre bazı kuralları vardır. Çocuklar günlük hayattaki toplumsal ve ahlaki kuralları oyunlarında deneyimle şansı bulurlar. Bu onlar için hem eğlendirici ve hem de öğretici bir durum olarak tanımlanabilir.
Bazı çocukların kendi hayal dünyalarında yarattıkları düşsel ve görünmez arkadaşları olabilir. Anne ve baba çocuğunun bu arkadaşından bahsetmesinden genellikle kaygı duyar. Bu hayali arkadaşlar kendini iki buçuk üç yaş ya da dokuz buçuk on yaş civarında gösterirler. Hayali arkadaş yaratanlar genellikle kardeşi olmayan ya da ilk doğan çocuklardır. Erken çocuklar genellikle erkek arkadaş düşlerken; kız çocuklar kendi cinsiyetleriyle aynı olan hayali arkadaşları tercih ederler. Görünmeyen oyun arkadaşları; ya kardeşlerin yerini alarak ya da arkadaşların yerini alarak çocukların toplum içerisinde kendisini yalnız hissetmemesine ve toplumdaki rollerini pekiştirmesine yardımcı olurlar.