Bu yazıda birçok ebeveynin hayatını zorlaştıran ve çocuğuyla ilişkisini yaralayan bir sorun olan Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) üzerinde duracağız.
“Benim çocuğum yaramaz”; “benim çocuk çok yiyor; ancak bu hareketlilikle yakıyor da rahat ediyor” gibi yakıştırmaların yanında “uyumsuz”; “haylaz”; “akılsız” damgaları yemekte olan DEHB çocuklarını genellikle koltuk tepelerinde; arkadaşlarının oyunlarını bozarken; aldırmaz; dinlemez ve ders almaz tavırlarda görürüz. Bazıları sırasını beklemek istemez ve sabırsızlıklarıyla ün salarken; bazılarıysa okulda ders sırasında öğretmeni dinlemek yerine bütün gün hayal kurar veya önündeki kalemlerle oynamaktan sınıf ortamından faydalanamaz. Bu durumları takiben; evde anne-babaları; okulda öğretmen ve arkadaşları çoğunlukla DEHB’leri dışlıyor; ceza veriyor ve söz yerindeyse DEHB’li çocuklar bir türlü anlaşılamıyorlar.
DEHB’yi Anlamak
DEHB dikkat eksikliği; hiperaktivite (aşırı hareketlilik) ve dürtüsellik (düşünmeden davranma) olmak üzere üç kategorik bozukluk çerçevesinde olmaktadır. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite-dürtüsellik sorunu çocukta beraber görülebildiği gibi dikkat eksikliği bozukluğunun yalnız görüldüğü durumlar da vardır (Dikkat Eksikliği Bozukluğu - DEB). DEHB çocuklarında yerinde duramama ve sürekli hareket etmek en göze çarpıcı özellik iken; DEB çocuklarında ise sakin ve oturaklı bir yapıya rağmen yüksek derecede dikkatsizlik öneçıkmaktadır.
Her hareketlilik ve dikkatsizlik yapan çocuk DEHB veya DEB değildir!
Normal birçok çocuk DEHB’nin klasik özelliklerini zaman zaman gösterir. Her çocuk zaman zaman heyecan arayan davranışlara girip düşünmeden davranabilir; saldırganlaşabilir; söylenenleri unutabilir veya dikkatini beklendiği kadar sürdüremeyebilir. Pek fazla düşünmeden konuşan veya davranan çocuğun hafif bir disiplin sorunu olduğu veya sesi soluğu çıkmayan sıkılgan bir çocuğun ise yeterince motivasyonu olmadığı düşünülür. DEHB farklı çocuklarda farklı özellikler ile kendini gösterirken ve çocuklarda görülen başka sorunlar ile benzer tablo sergileyebilir. Dolayısıyla; DEHB tanısı konması kolay bir bozukluk değildir. Azımsanmayacak sayıda DEHB olmayan çocuk da yaşıt ve kardeşlerle ilişki sorunları; düşük benlik algısı; hayallere dalmak; bellek sorunları ve tekrarlayıcı düşüncelere takılmak gibi sorunlarla DEHB’ye benzer semptomoloji sergileyebilirler. Çocukta DEHB olup olmadığına ancak çocuklarla çalışan uzmanlar karar verebilir. Karar verilmeden önce çocuk psikolojik; nöropsikolojik; fizyolojik testler uygulanarak ve anne-baba ve öğretmenlerden tarihçe alınarak uzman(lar) tarafından incelenmelidir.
DEHB ile Yaşamak
Bu çocuklar ve çevresi DEHB ile yaşamaya alışmak ve başa çıkma yöntemleri geliştirmek durumundadır çünkü DEHB düzelmez; ancak uygulanan terapiler ile iyileşir. Çocuğun çevresiyle sağlıklı ilişkiler kurmasını ve sürdürmesini önleyici olabilecek yaşa uygun olmayan dikkat eksikliği; aşırı hareketlilik ve dürtüsellik sorunlarının üstesinden gelmek için ilaç tedavisi ve davranışçı terapi en etkili olan yöntemlerdir. Günlük kullanılan ilaçlar çocuğun hareketliliğini düşürür ve dikkatini yoğunlaştırmasına yardımcı olurken; çocuk ve anne-baba ilişkisinin kalitesini de arttıracak bir davranışçı terapi programının da çocuğun çevresine uyum sağlamasına katkısı olduğu saptanmıştır. Psikologların denetiminde uygulanacak bir davranışçı terapi programı sayesinde çocuğa toplumla uyumlu yaşamasını sağlayacak sosyal beceriler; duygulanım ve davranışlar öğretilerek üstün başarı sağlanabilir. Unutulmamalıdır ki; çocuğun DEHB özellikleri sosyal durumlarla başa çıkma yollarında başarı sağladığı takdirde avantaj haline gelebilir; çocuğun bitmek bilmeyen enerjisi ve hayal gücünden gelen yaratıcılığı gelecekte mesleğinde önemli bir anahtar olabilir.