Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Kanser Hayatınızda mı?

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:05    Güncellendi: 18.02.2025 22:05
Kanser Hayatınızda mı?

Kanser tanısı almış kişilerde endişe; suçluluk; içe çekilme; gece uykusuzluğu; cinsel işlev bozukluğu ve depresyon sıklıkla görülür. Hasta kendisini ve çevresindekileri suçlarken nasıl bir kabahat işlediğini düşünür. İçe çekilmede hastalığını kabullenir ancak dış dünyaya karşı ilgisizlik başlar. Sosyal gruplardan uzaklaşma; yapılan günlük aktivitelerde kayıplar; hobilere zaman ayıramama gibi durumlar gözlenir.


Kanser hastalarının; hastalıklarına nasıl bir anlam yükledikleri ile ilgilenilmelidir. Aile yakınlarının hastaya yaklaşımı ve çevrenin etkisi de son derece önemlidir.

Kanser hastaları moral tedavisinde grup terapilerinin oldukça önemli bir yeri vardır. Kanser hastaları ve yakınlarından oluşan bu gruplarda kişiler birbirlerinin deneyimlerinden faydalanırlar ve hastalığın yaşamları üzerindeki etkileri ile baş etmeleri konusunda destek verirler.

Kanser ile ilgili deneyimler gerek hastanın kendisi gerekse yakınları için bu hastalık ile ilgili bir takım psikolojik uyum süreçleri yaşamalarına neden olur:


• Tanı Öncesi Dönem: Tetkik ve incelemelerin yapıldığı büyük soru işaretlerinin olduğu dönemdir. Bireyin kaygısı günlük yaşam kalitesini bozuyorsa; bu sürekli uyarılmışlık hali terapi gerektirebilir.


• Tanı ile İlgili Dönem: Bu fazın erken dönemlerinde kişi şaşırır; şok olur; başına gelenlere inanamaz; inkar eder; öfkeye kapılır; kederlenir. Bu karışık duygular birkaç hafta içinde yerini uyum çabalarına ve savaşma isteğine; umuda bırakır. Uyum ve umut süreci gerçekleşemez ve karmaşa ağır seyrederse kişiye toparlanma şansı vermez ve tedavi planını olumsuz etkiler. Bu tür durumlarda hastalar hekimini; arkadaşlarını ve ailesini reddedebilir. Kanser tanısı sonrası hayatın anlamı değişir. Hasta ve yakınları hastalık dışında bir şey düşünemez hale gelir.


• Tedavi ile İlgili Dönem: Tedavi cerrahi ise ağrı; ölüm; anestezi ile ilgili korkular vardır. Hastalar bu dönemde organlarını kaybedebilirler ve bu durum onların aktivitelerini ve sosyal ilişkilerini olumsuz etkiler. Tedavi radyoterapi olarak uygulanacaksa; tedavinin yapıldığı ortam; makinelerle ilgili korkular ve yan etkilere ilişkin kaygılar oluşur. Kemoterapide ise korkular; saç dökülmesi; kilo kaybı gibi kullanılan ilaçların yoğun yan etkileriyle ilgilidir. Cinsel yaşam ve üreme konuları risk taşır.


• Tedavi Sonrası Dönem: Tedaviler ve iyi sonuçlarla birlikte yeni umutlar bu endişeleri tamamen ortadan kaldırmasa da azaltır. İlk tedavi sonrası en önemli tehdit kanserin tekrarlaması yada bir başka organa sıçraması korkusudur. Bu korku ile hastalar; hemen her türlü basit ağrı ve acıyı kanser ile ilişkilendirirler.


• Nüks yada Metastaz: Hastalığın tekrarlama yada metastaz haberini alan hastada; yine şok olma; inkar; sinirlilik; yüksek kaygı ve depresif belirtiler oluşabilir. Uykusuzluk; yeme bozuklukları; yorgunluk; huzursuzluğun eşlik ettiği ciddi reaktif depresyon tabloları görülebilir.


• İlerleyen Hastalık Dönemi: Kanser önlenemez biçimde ilerlemektedir. Bu nedenle hastalık ile ilgili yeni bilgilere; farklı hekimlere ve tedavi yollarına gereksinim duyulur; anksiyete yüksektir.


• Son Dönem: Artık geriye dönüş yoktur. Kişi; dayanılmaz ağrılar; ölüm yada bilinmeyenden korkar.


Bir hasta yada hasta yakınının günlük yaşam kalitesini düşüren herhangi bir sorun olduğunda yada psikolojik bozukluk saptandığında zaman kaybetmeden tedaviye başlamak; hastanın yada hasta yakınının bu dönemi rahat geçirmesini sağlar. Kanserli hastaların neredeyse yarısı psikolojik olarak da hastalanırlar. En sık görülen ruhsal bozukluk depresyondur; bu da kanseri yenme isteğinin önüne geçer ve tedavinin başarısız olmasına neden olabilir. Bu nedenle kansere yakalanmış kişilere yada onunla yaşayan yakınlarına psikolojik destek önerilir.


Çisem UZUN