“NEDEN DERS ÇALIŞIYORUM”A “GERÇEKÇİ VE MANTIKLI BİR CEVABI OLMAYAYAN ÖĞRENCİNİN “POTANSİYEL BAŞARI GÜCÜNÜ KULLANMASI”MÜMKÜN DEĞİLDİR;BUNA BAĞLI OLARAK DA “KENDİ EN YÜKSEK BAŞARINI” YAKALAMASI MÜMKÜN OLMAZ!
öğrencilere “neden ders çalışıyorsunuz” denildiğinde alınan cevaplar; bu durumu gösterir.
öğrencilerin “neden ders çalışıyorsunuz”a bazı cevapları şöyle olmaktadır;
1-öğretmen ödev verdiği için.
2-anne-baba ;öğretmenlerim çalış dediği için
3-anne-baba ve öğretmenlerimden ceza almamak;dayak yememek için.
4-anne-baba ve öğretmenlerimin beni sevmesi ve onlardan ödül almak için..
5-ödevimi yaptığımda oyun oynamama; arakadaşlarla buluşmama izin verildiği için.
6-ablam; abim; teyzemin oğlu;kızı çok çalışkan olduğu ve annem babama onları çok sevdiği için…
Görüldüğü gibi öğrencilerin %80-90 ı çalışmayı “zorunluluktan "diye cevaplar.
yine öğrencilere “ders çalışmayı seviyormusunuz”diye sorulduğunda çoğunluğun cevabı”sevmiyorum; nefret ediyorum;sinirleniyorum; öfkeleniyorum…” gibi olabiliyor ve sonrada “sakın annem-babam duymasın..” diye ekler çok öğrenci.
Bu durum bize açıkça öğrencilerin “ders çalışma”konusunda “farkındalık” geliştirmediklerini gösterir. Bu durum “Denizli’den istanbul’a gitmek için arabaya binip ;neden Ankara’ya değilde istanbula gittiğine cevabının olmaması gibidir.Yani öğrenci için neden zevk aldığı başka şeyler yapmak isterken “ders çalışıyorum”un gerçekçi ve mantıklı nedenini yoktur.Bu durumda istanbul’ a yola çıkmak amaçsız;angarya bir işe dönüşür; madem amacınız yok; hızlı yada yavaş gitmenizin; giderken bazı yerlerde zaman kaybetmenin;yolunuzun üzerindeki yerlere takılmanın;oyalanmanın; hangi gün İstanbul!da olmanızın;orada neler yapacağınızın bir planı –programı olmamasının da anlamı yoktur.Her şey gelişi-güzel olacağına varır şeklinde gelişir.Ders çalışmadaki durum da aynıdır;gelişi-güzel;olduğu kadar olur…
Oysa “neden ders çalışıyorum"a öğrencinin cevabı;Avukat; öğretmen; doktor; muhendis;ekonomist; başarılı bir iş adamı; çiftçi;sanatçı;modacı…olabilmek için” gibi olabilmedır…
“ Ders çalışmayı seviyormusun?”a” öğrenci cevabı ise” evet seviyorum;çünkü sonunda kendimi büromda başarılı bir avukat olarak hayal edebiliyorum ve bu düşünce beni çok mutlu ediyor…Ya da ders çalışmayı sevmiyorum ama;kendimi güzel büromda ;masa başında başarılı bir avukat olarak hayal ettikçe; kendimi isteklendirip zevkle çalışabiliyorum…”olmalıdır.
Görüldüğü gibi öğrenci başarısızlığının temelinde “gelecek hayalinin; hedeflerin olmaması; yada hedeflerle ders çalışma arasında bağın olmaması yada hedefler ve ders çalışma arsındaki bağın gerçekci olmayan bir mantığa bağlı olması”yatar.hedeflerle ;ders çalışma arasındaki gerçekci olmayan mantık bağına bir örnek”ben iş adamı;çiftçi;müzisyen;manken; sanatçı .. olucam ders çalışmama ne gerek var”düşüncesidir.
Yukarıdaki cevaplar öğrencilerin ders çalışma nedenini “ZORUNLULUK” olarak algıladığını anlatır.
Bu durumda “ders çalışma” konusu çocuk ve anne-baba arasında bitmeyen savaşa dönüşür.Anne-baba öğretmen “ders çalış” dedikçe;öğrenci ;
1-Hayır der.
2-Anne-baba –öğretmen korkusu kaygısıyla iyi-kötü çalışır.
3-Aile baskısıyla odasında çalışıyormuş gibi yapar.
4-Duygusal; sosyal; sportif; müzik vb. hedefler seçerek;çalışmamasını mantığa büründüren bir savunma geliştirir.(kız/erkek arkadaşım var;müzik grubumun festival çalışması var;sporda müsabakalar var;hastalandığım için…)
5- Ergenlik çağına doğru; dikleşir; inatlaşır;evden okuldan;dereshaneden kaçma; bazı gruplara;çetelere üye olmalar başlayabilir...
6-"Peki çalışayım "der. Bütün gün çalışır ama bu performans derslerine yansımaz.
7-Çok çalışıyorum ama anlamıyorum; her şeyi bildiğim halde sınavda unutuyorum der.(bu doğruda olabilir;başarısızılık korkusu ;sınav kaygısı..gibi)
Bu durum anne-babaların kendi çözebilecekleri bir konu olmaktan çıkmıştır artık;yapılması gereken bir danışmanla birlikte ;konunun ciddiyetinin farkına vararak ; iş birliği yaparak durumu çözüme kavuşturmak olabilir.
Neden anne-babalar sorunu kendi başına çözmekte yeterli olamaz;
1-Çocukla çok yüz-göz olmuşlardır aralarındaki güven bağları zayıflamıştır;iletişim sürecinde aralarında ; öfke;kızgınlık;suçluluk;kin; nefret gibi duygular gelişmiş olabilir;en doğru şeyi söyleseler de çocuk olumlu tepki geliştirmez.
2- Çocuk anne-babayla iletişimden kaçınır;cevap vermez; onları dinlemez.
3- Çocuklar tanıdıkların; yakınların;aileden okuldan;öğretmenlerden birinin yardımına tepki vermez.Çünkü bu kişiler için belli düşünce kalıplarına sahiptir kafasında; onları yeni ;güven ve saygı duyacağı etkileneceği bir güç olarak kabul etmez; inanmayabilir. .
4-Çocukları harekete gecirecek; farkındalık yaratacak;;bilinçlendirecek çalışmalar ;teknikler uzun ve ayrıntılıdır" bu bir bakış açısı değişimi; yeniden çerçeveleme ve duygu düşünce bazında değişiklikler gerektirir;başarısızlığın altında yatan 0-6 yaş ve ergenlik çağı gelişim sorunları ;aileyle okul;öğretmen ve arkadaşlarla iletişim sorunları yatıyor olabilir ; önce bunların ortaya çıkarılıp çözülmeden;çocuğun gerçek başarı potansiyelini açığa çıkarabilmesi zordur. " Bunlar öğrenciyle teke-tek çaılışmalar gerektirir; planlı-düzenli;sık-sık uzun zaman ayırmalar (en az 45dak-2 saate kadar ve 6- 12 seans ... ve daha uzun sürebilen çalışmalar ..)Ehli olmayan;bransı olmayan;çocuk gel. ve eğitimi;eğitim-gelişim psikolojisi bilmeyen kişiler yardım edelim amacıyla;çok daha içinden çıkılmaz sorunlara; durumun gittikçe daha kötüleşmesine;öğrencide kalıcı olumsuz "benlik algısı" başarısızım;yetersizim inancının pekişmesine; neden olabilirler...BU durumlara maruz kalmış öğrenciler danışmanla çalışma da umutsuz olabilirler; gelmek bile istemeyebilirler; kendilerinde hiç bir şeyin değişmeyeceğine ;yetersiz;başarsız! olduklarına inanmışlardır. yani "öğrenilmiş çaresizlik"durumu yaşarlar...
Neler yapılablir:
1- Bu durumun düzelmesi yeniden ders çalışma alışkanlığının kazanılması; başarılı olması;aile ilişkilerinin düzelmesi bir süreç gerektirir.Bunun içinde anne-baba en geç lgs;lys;sbs gibi önemli sınav yıllarından önce yada sınav yılı başında bu konuyu çözüme kavuşturmayı düşünmelidir. Bu konuda anne-babanın yapması gerken ödevlerde vardır ve bu ödevleri yaparken istikrarlı ve sabırlı olmak gerekir.Çok anne-baba bundan kaçınır; gerekeni yapmak istemez;bu duygu-düşünce bazlı değişim sürecini öğrenci üzerine yıkar.Oyasa başarısızlık anne-babanın iyi niyetle ama yanlış tutum ve davranışlarına dayanıyor da olabilir.Anne-baba desteği başarı oranını hep yükseltir.
5- Bazı anne-babalar ;sorunun sadece çocuğun kendinden kaynaklandığına inanarak gelir ve "çocuğumu size teslim ediyorum; gerekeni yapın;sorunlarını çözün; başarılı olmasını sağlayın ben geri alayım" düşüncesiyle yaklaşır.Oysa birey zihinsel; ruhsal ve fiziksel yönleriyle bir bütündür.bebekliğinden itibaren kişiğinin gelişiminde;anne-baba;kardeşler;okul;öğretmen;toplum ve medyanın etkisi olmuştur.En etkili olan ise anne-baba tutumlardır.Çocuğun yeniden "başarı programının" çalıştırılması anne-baba;çocuk; danışman işbirliğiyle mümkündür.Yani BAŞARI bir ekip işidir.
Sonuç olarak : “çocuğun Başarısı” konusunda ilk açıklığa kavuşturlacak nokta ;ilk çalışılacak süreç"neden ders çalışıyorum"a öğrencinin mantıklı; inançlı; tatminkar ve kendini motive edecek; heyecanlandıracak; çosku ve tutku uynadıracak bir cevap bulması ve bu süreçte de anne babanın da destekleyici bir tutum için gerekli olan duygu;düşünce ve davranış yapısını olumlu yönde geliştirmesidir.
Bu düzeyde bir çözüm ;bir danışman-uzman desteği gerektirebilir.Başarı herkes için mümkündür..yeter ki her öğrenciye uygun başarı yöntemi ortaya konulabilsin!