Günlük yaşantıda yer alan davranışların çoğu amaçsız değildir. Bu davranışların hemen hepsinin bir hedefi vardır. Karnı acıkan biri doymayı amaçladığı için lokantaya gider. Sınıfını geçek isteyen öğrenci başarılı olmak için ders çalışır. Bu örneklerdeki gibi hedefe yönelik davranışlar güdüsel davranışlardır.
Güdü bir davranışın başlamasını ve devam etmesini sağlayan; devam ettiği süre içinde de yönünü belirleyen bir güçtür. Bir başka deyişle güdü; bireyi harekete geçiren; davranışta bulunmaya iten güçtür. Güdüden söz edilmesi için bir davranışın hedefe yönelik olması gerekmektedir. Davranışın hedefini güdünün türü belirler. Açlık güdüsü yemek bulmaya; susuzluk güdüsü su bulmaya; başarı güdüsü çok çalışmaya yönlendirir. Bu davranışın sürekliliğini güdünün kuvvet derecesi belirler. Başarıya güdülenmiş bir insanın davranışları; başarıya güdülenmemiş insanınkinden daha uzun süreli ve yoğun olacaktır.
Güdüsel davranışları içsel ve dışsal güdüleyiciler başlatır:
İçsel Güdüleyiciler: Yaşamın sürdürülmesi için gerekli olan su yiyecek; hava gibi temel maddelerden herhangi birisinin bedendeki miktarının normalin altına düşmesi; o eksikliği giderici davranışların sergilenmesine yol açar.
Dışsal Güdüleyiciler: Çevrede olup biten durumlar; yani çevreden gelen uyarıcılar güdüsel davranışlar edinmemize neden olur. Örneğin; bir kitap; bir tiyatro oyunu ya da bir film ile ilgili olarak etraftan duyulan yorumlar kitabı okumaya; oyunu ve filmi izlemeye yönlendirebilir.
Çevresel uyarıcıların her ne kadar içsel güdüleyicilerde olduğu gibi fizyolojik ihtiyaçlarla bağlantısı olmasa da fizyolojik ihtiyaçları başlattığı durumlar vardır. Örneğin; pişen bir yemeğin kokusunun açlığı hatırlatıp yemek yemeye gidilmesi gibi.
İçsel güdüleyiciler fizyolojik kökenlidir ve bütün insanlarda aynıdır. Dışsal güdüleyiciler ise çevresel kökenli olduğu için kişiden kişiye değişir. Aynı zamanda içsel güdüleyiciler öğrenilmemiş dışsal güdüleyiciler ise öğrenilmiştir.
Güdüler birincil güdüler ve sosyal güdüler şeklinde sınıflanabilir:
Birincil Güdüler: Öğrenilmemiş; hedefleri doğuştan olan güdülerdir. Bunların içinde tamamen fizyolojik kökenli olan açlık; susuzluk; cinsellik ve annelik güdülerinin yanı sıra fizyolojik kökenli olmayan araştırma; merak ve irdeleme güdüleri yer alır.
Sosyal Güdüler: Doğrudan ya da dolaylı olarak diğer insanlarla ilgili olan güdülerdir. Öğrenme yoluyla sonradan kazanılır ve birçok özel davranışın nedenini oluşturur. Bunların içinde diğer insanlarla bir arada doyum içinde yaşamaya sebep olan bağlanma güdüsü; meslekte olsun yakın bir arkadaşla ya da aile bireyleriyle oynanan bir oyunda kazanmayı hedeflemeye sebep olan başarı güdüsü; ilk defa karşılaşılan bir nesnenin ne olduğunu araştırmaya yönelten faaliyet ve manipülasyon güdüsü yer alır.
Güdülenme bir süreçtir; yani süreklidir. Güdülerin oluşabilmesi için zamana ihtiyaç vardır. İnsanların güdülerini ve güdülerine göre belirleyecekleri hedeflerini bildiklerine ilişkin yaygın bir inanışın tersine güdülerin ve davranışlarının asıl hedefinin ne olduğunun bilinmediği durumlar da vardır. Bunlar bilinmediği için; ne yapılması gerektiğinin farkında olunmadığı için bastırır. Bastırılan güdüler ortadan tamamen yok olmaz; oldukları yerde varlıklarını sürdürürler ve zaman zaman ortaya çıkarak davranışları genellikle olumsuz etkilerler.
Güdülerin farkında olmak; onları isteklerden ve dürtülerden ayırt etmek ve onları bastırmadan faydalı bir hedefe dönüştürmek ruh sağlığı açısından önemlidir. Güdülerin farkında olunmadığı; bastırıldığı durumlarda birey; bastırdığı güdülerinin etkisinden kurtulamaz ve yaşantısını da onlara göre sürdürdüğü için yanlış hedeflere yönelir. Dolayısıyla kendisi olamaz; yaşantısına gerçek hedefler koyamaz; ihtiyaçlarını; isteklerini ve arzularını ayrıştıramaz; en önemlisi de güdülerinin esiri olur. Ayrıca; güdülerini bastıran insanlarda sağlık problemleri de yaşar. Örneğin fazla uyumak ya da uykusuzluk çekmek; yeme problemleri; yani ya çok yemek ya da yememek ya da yediklerini çıkarmak; boşaltım sistemi ile ilgili bozukluklar; baş ağrıları; kalp ağrıları; vücudun her yerinde dolaşan ağrılar gibi.
Görüldüğü üzere güdüsünü bastıran bir kişinin yaşamının keyfini çıkarması sürekli güdüleriyle ve sağlık problemleriyle boğuştuğu için mümkün değildir. Bu sebeple güdülerin farkında olmak ve bastırmak yerine kontrol altına almak önemlidir.