Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Sınav Stresinde Anne - Baba Rolleri

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:05    Güncellendi: 18.02.2025 22:05
Malum; Haziran ve Temmuz ayları; birçoğumuz için tatil planları yapılan rahatlama ayları iken; sınava girecekler için sınav stresi ile baş etmek zorunda oldukları günlerdir.
Kaygı; herhangi bir stresli durumda yaşanan doğal bir duygudur ve yaşamımızın doğal bir parçasıdır. Doğumdan itibaren yaşadığımız çeşitli korkulara bağlı basit duygularken; yaşımız ilerledikçe; değerlendirilme ve eleştirilme süreçleri içerisinde yaşadığımız daha karmaşık duygular haline gelirler. Çocuklar sadece anne ve babalarının kendilerini terk etmesinden(!); arkadaşlarının onları oyuna almamalarından korkup kaygılanırlarken; geçen zaman içerisinde; çevrenin onlardan beklentileri de artar. Başarılı olma gibi alanlarda kendilerini ve çevresindekileri hayal kırıklığına uğratma korkusuyla beraber yaşadıkları kaygı çeşitleri ve düzeyleri de değişir.

Kaygı; belli bir düzeye kadar motivasyonumuzu olumlu etkilerken; belli bir düzeyden sonra bilişsel (düşünsel); fiziksel ve duygusal yönlerden bizi olumsuz etkileyerek; motivasyonu kırıcı ve başarılı olabileceğimiz durumlarda bile başarısız olmamıza sebep olabilmektedir.

Sınav kaygısı ise yeterli bilgiye sahip olmamıza rağmen başarısız olmaktan korkmaktır. Yeterli bilgiye sahip değilsek; başarısız olmaktan korkmamız ise zaten doğal bir sonuçtur ve sınav kaygısı kapsamına girmez. Bu kaygı; başarılı olabileceğimiz bir sınav veya mülakatta bilişsel; fiziksel veya duygusal olarak yaşadığımız belirtilere bağlı olarak başarısız olmamıza sebep olabilir. Bu belirtileri besleyen; olaylarla başa çıkabilme; kendimizi tanıma ve bu süreçlerimizi kontrol edebilme gibi kişisel etkenlerin yanında; aile ve arkadaşlar gibi çevresel etkenler de vardır. Burada aile; dışsal sebepler arasında en önemli katkıyı yapar. Ailelerin; yüksek veya gerçek dışı beklentileri ve bu beklentilerini sözel veya davranışsal olarak çocuklarına nasıl yansıttıkları; çocuklarının bunları nasıl algıladıkları ve yorumladıkları sınav streslerini olumlu veya olumsuz yönde etkiler.

Biliyoruz ki; zaten çocuklarımız hem kendi gelecekleri hem de ailelerinin emek ve güvenlerini boşa çıkarmamak için çabalıyorlar. Bunun yanında aile bireyleri farkında olmadan çocuklarının güncel durumlarından daha iyi olmalarını istemeye devam ediyor ve bunun için ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlar. Zaten bir yarış atı gibi kendilerine özel hiç kişisel vakitleri kalmamasına rağmen çocuklarına sözel veya davranışsal olarak daha fazla çalışmaları gerektiğini söylerlerken; farkında olmadan beklide onlara “yeterli değilsin” mesajını veriyorlar. Eğer çocuğunuz son sınavından yüz üzerinden doksan almışsa; onu başarısından dolayı tebrik etmek yerine; kaç kişinin bu puanın üzerinde puan aldığını sorarsak veya neden daha yüksek bir puan alamadığını vurgularsak ona örtük olarak yine “iyi puan almışın ama benim için yeterli değilsin ”mesajını vermiş olabiliriz.

Unutmamak gerekir ki; sevgili Freud ‘un da yıllardır vurguladığı gibi verdiğimiz örtük\gizli mesajlar; bilinçaltı süreçlerimize etki eder; bunlar da düşünce ve davranışlarımızı şekillendirir. Bu bağlamda çocuklarımıza destek olmaya çalışırken köstek olabilir; motivasyonlarına ve başarılarına katkıda bulunmaya çalışırken; farkında olmadan verdiğimiz mesajlarla; kaş yapmaya çalışırken gözü de yaralayabiliriz. Olumsuz ve yıkıcı cümlelerden mümkün olabildiğince uzak durmak; bunların yerine olumlu ve gerçekçi düşünceleri oluşturmaya çalışmak; size de çocuklarınıza da daha fazla yardımcı olacaktır..

Biliyoruz ki; çocuklarımızın sınav stresleriyle başa çıkabilmeleri ne kadar zorsa; ailelerin de bu dönemlerinde çocuklarına en iyi ve doğru şekilde nasıl destek olabileceklerini kestirmeleri de bir o kadar zordur. Eğer tıkanmışsanız veya hata yapmaktan korkuyorsanız; bu alanda çalışan bir psikolog veya diğer uzmandan yardım almak; deneme yanılmalarla en doğruyu bulmaya çalışmaktan; değişen ve gelişen zamanda babadan kalma eski tekniklerden medet ummaktan daha iyidir.

Mehmet DUMAN
Psikolog