Bir işe başladığımızda attığımız ilk adımda sonuçta gerçekleşecek olanı hayal ederek; bu attığımız ilk adımın bizi sonuca ulaştıracak başlangıç olduğuna inanarak çalışmaya başlamamız gerekiyor.
İlk attığımız adımdan itibaren o işi istediğimiz şekilde gerçekleştirdiğimizi; sonuca ulaştığımızı hayal etmek; düşünmek bize; sonuca ulaşıncaya kadar gereken enerjiyi ve motivasyonu sağlayacaktır.
Bir yarışı; bir sınavı; bir mücadeleyi sonuca ulaşacağına dair inancını yitirdiği için başarabileceği bir çok çalışma ve mücadeleyi bırakan o kadar çok insan var ki…Aslında kazanmaya az kalmıştır; biraz daha mücadele ve azim gösterse sonuca ulaşacakken mücadeleyi bırakmak bu güne kadar yapılmış çalışmalarında çöpe atılmasına neden olacaktır.
Sınavdan sonra “Keşke biraz daha çalışsam bu iş olacakmış.” Diyen o kadar çok öğrenci oluyor ki. Son birkaç hafta kala çalışmayı bırakırsak bizde “keşke…” diyenlerden olabiliriz…
Sınavdan sonra ve tercihler döneminde “Keşke…” ile başlayan o kadar çok konuşma duyarız ki… İşte “İyi ki çalışmışım.” Diyenler bu “Keşke” diyenler sayesinde başarıya ulaşacaklar!
“İyi ki” diyenler bu son birkaç haftada fazladan bir şey yapanlar değil; şu ana kadar ki çalışmalarını ısrarla sürdürenlerdir! İyi ki demek için halen fırsatımız varken elimizden geleni yapmamız gerekir. çalışmak içimizden geldiğinde yaptığımız çalışmalar değil; çalışmak istemesek de iç disiplin ile harekete geçerek yapacağımız çalışmalar sonucu tayin edecektir.
Geçtiğimiz Nisan ayında 45. Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu yapıldı. Çok da izlenen bir spor olmasa da ben zaman zaman izledim. Hem geçilen yerlerin doğal güzellikleri açısından hem de yarışmacıların mücadeleci takım ruhu ve azimleri ile taktikleri benim açımdan izlenmeye değer olduğu için her fırsatta izledim… 100-150 km. lik etapları baştan sona birinci götüren ve o etabı kazanan bir bisikletçi olmadı. Kazanan sporcu zaman zaman en arkalarda idi; zaman zaman ortalarda idi ama yarış disiplini ve kazanma umudunu hiç kaybetmeden mücadeleyi ısrarla sürdüren kişiler kazandı…
Sonuca kesinlikle ulaşabileceğimizi bilseydik vazgeçip yarıda bıraktığımız bir çok çalışmadan ve mücadeleden vazgeçmezdik herhalde…
4 Temmuz 1952 günü 34 yaşında bir kadın; Pasifik Okyanusu’na dalarak; Catalina adasından; 21 mil batıda kalan Kaliforniya’ya doğru yüzmeye başladı. Eğer başarılı olursa; bunu yapan ilk kadın olacaktı. Adı Florance Chadwick olan bu yüzücü; Manş Denizi’ni her iki yönde geçen ilk kadındı. O sabah su; vücudu uyuşturacak kadar soğuktu ve sis o kadar yoğundu ki; beraberindeki tekneleri güçlükle seçebiliyordu. Milyonlarca insan televizyonlarından onu izliyordu; köpekbalıkları ve dondurucu soğuğun etkisini hiçe sayarak 15 saat yüzdü. Yakındaki bir teknede bulunan annesi ve antrenörü; karaya çok yaklaştığını ve devam etmesini söyledilerse de o; kendisini sudan çıkarmalarını istedi. Azimli yüzücü; Kaliforniya kıyısına yarım mil kala sudan çıkışının nedenini şöyle açıkladı: “Karayı görebilseydim başarabilirdim!” Vazgeçmesinin nedeni ne yorgunluk; ne de soğuktu... Tek neden; sis yüzünden karayı görememekti.
Sınavlardan sonra “Kazanamayacağım belliydi; canım istemiyordu; havalar çok bunaltıcıydı… tabii ki çalışamazdım; çalışmayı sürdüremezdim onun için kazanamadım” da diyebiliriz. “Konu eksiklerim vardı; canım da istemiyordu; havalarda bunaltıcıydı; bütün bunlara rağmen çalıştım ve başardım; iyi ki çalışmışım” da diyebiliriz. Her ikisinde de biz haklıyız…
Kendimizle ilgili ulaştığımız her sonuç verdiğimiz kararların ürünüdür…
Tercih bizim…