Yeterli sürede ve kesintisiz/derin uyumak; bireyin verimli ve mutlu bir yaşam sürdürmesi için önemlidir. Uykusuz geçen bir gecenin ardından gün zehir olur. Kişi; uykusuz geçen bir gecenin ardından dikkatini toplamakta; anlatılanları algılamakta; anlatacaklarını ifade etmede zorlanır. Dili sürçer; zihni karışır ve anlatmak istediğini ifade edemez. Enerjisi azalır; yaptığı işe karşı isteksizlik duyar ve memnuniyetsizlik yaşar. Ertesi gece uykusuzluğunu telafi etmek için erken yatmayı tercih eden bireyi yine uykusuz bir gece bekliyor olabilir; gördüğü kabuslar yüzünden uykusu sık sık bölünüyor olabilir. Bu durum hem uykunun işlevini yitirmesine hem de yaşam kalitesinin düşmesine sebep olur. Uykusuz geceler günlerce; aylarca; yıllarca sürebilir. Kişi böyle bir durumda ne yapacağını bilemez ve kendisini çaresiz hisseder. Durumunu etrafındaki kişilerle paylaşır; onlardan beklediği ilgiyi göremeyince kendisini anlaşılmaz hisseder; yardım istemekten çekinir hale gelir ve sorunlarını kendi çözmeye çalışır; çözemediğinde de düş kırıklığı ve umutsuzluk yaşar.
Kabus; korku ve endişe duyarak uykuda yanmaya neden olan sıkıcı bunaltıcı; korkunç ve uzun rüyalardır. Acı çekme; düşme; boğulma ve ölme en sık görülen kabuslardır. Kabus gören ve bununla yaşamaya çalışan kişi sayısı azımsanmayacak kadar çoktur. Kullanılan ilaçlar; acı; baharatlı; yağlı yiyecekler; anti-depresan; yatıştırıcı; uyuşturucu; uyarıcı madde ve ilaç kullanımı; alkol kullanımı ve grip gibi ateşli hastalıklar kabus görmeye neden olabilir. Kabus gören insanların çoğu kabus görmenin tedavi edilebilir bir durum olduğunu bilmedikleri ve ciddiye alınmayacaklarını düşündükleri için yardım almak konusunda girişimde bulunmazlar.
İnsanlar her yaşta kabus görür. Çocuklukta görülen kabuslar çocuğun büyümesine ve gelişmesine katkıda bulunduğu için normaldir. Kabuslar genellikle çözümü karşısında çaresizlik hissedilen sıkıntı veren bir durumun arkasından ortaya çıkar ve psikolojik destek alınmazsa çok uzun seneler sürebilir.
Çok sık kabus gören kişiler; uyanık olduklarında bile bu durumdan etkilenmeye devam ederler. Kabus görmek istemedikleri için uyumamayı tercih edebilir; kendisi uyuyamadığı için evdeki insanların da uyumasını engelleyebilir; ertesi gün yaptığı işe konsantre olmak konusunda sıkıntı yaşayabilir ve kabuslar sıklaştığında çalışma hayatından bile vazgeçebilir.
Kabuslar azaldığında birey; uykusunu alır; daha iyi dinlenir; kendini enerjik hisseder; dikkatini daha iyi toplar ve daha az endişe eden biri haline dönüşür. Bir başka deyişle yaşamı daha kaliteli bir düzeyde sürdürmeye başlar.
Kadınlar ve erkeklerin kabus görme sıklıkları farklılık gösterir. Kadınlar erkeklere oranla daha fazla kabus görürler. Kadınların daha fazla kabus görmelerine periyodik dönemlerdeki ruhsal değişiklik; vücut ısısındaki artma ve azalmalar da sebep olarak gösterilmektedir.
Her insan rüya görür; arada bir de kötü rüya ya da kabuslar görebilir. Eğer kişi şiddet içeren rüyaları çok sık görüyorsa ve uykusundan kan ter içinde çok sık korkuyla uyanıyorsa; bir daha aynı rüyayı/kabusu göreceği kaygısıyla uyuyamıyorsa; ertesi gün gördüğü rüya zihnini meşgul ediyor ve yapacağı iş için dikkatini toplamakta güçlük yaşıyorsa; yakın çevresindeki insanların kendini anlamayacakları kaygısıyla içine kapanıyorsa; ne yapacağı konusunda kendini çaresiz hissediyorsa bu durumdan kurtulması için psikolojik desteğe ihtiyacı vardır. Bu gibi durumlarda psikolojik destek alınmazsa kabus görme sorunsalı çözülmez; giderek daha artar ve sorunun çözülmesi zorlaşır.