Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Kadın Kanserleri ve Kanserden Korunma Yolları

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:05    Güncellendi: 18.02.2025 22:05
KADIN KANSERLERİ VE KORUNMA YOLLARI

MEME KANSERİ

Meme kanseri kadınlardaki en sık görülen kanserler tiplerinden biridir. Hayatı boyunca her sekiz kadından biri meme kanserine yakalanmaktadır. Özellikle genetik yatkınlığı ve aile Hikayesi bulunan; hormonal dengesizlikler saptanan hastalar daha yüksek risk altındadır.

Meme kanserinden korunmak için yapılması gereken ilk basamaktaki önlem; kadınların kendi kendilerini aylık periyotlarla muayene etmeleridir. Bu muayenelerde saptanacak memede şekil bozuklukları ve ele gelen kitle bulgusu hastanın erken tanı almasını sağlayabilmektedir.

Ancak bilimsel çalışmalar göstermiştir ki; mammografi taraması ile meme kanseri tanısı; elle muayeneden yaklaşık iki yıl öncesinde konabilmektedir. Bu nedenle toplumda 40 yaşından itibaren; meme kanserini erken evrede yakalamak amacıyla yıllık mammografi takibi yapılmalıdır. Aile hikayesi olan; daha önce riski arttıran bir hastalık tespit edilen hastalarda takibe başlama yaşı hekim önerilerine göre kişiselleştirilmelidir.

RAHİM AĞZI KANSERİ

Rahim ağzından gelişen kanserler her yıl dünyada pek çok kadının hayatını kaybetmesine neden olmaktadır. Rahim ağzı kanserini oluşumu yıllar süren bir sürecin sonucudur. Kanser tarama programları kolayca yakalanabilecek bu kanser türü; ortaya çıktığında son derece ölümcül seyretmektedir.

Human Papilloma Virüs (HPV) virüs rahim ağzı kanserinin bilinen en önemli nedenidir. Human Papilloma Virüs (HPV)aşıları ile rahim ağzı kanserine neden olan enfeksiyonların önüne geçilmesi ve rahim ağzı kanseri gelişimi önlenebilmektedir.

Pap-smear adı verilen tarama ile rahim ağzı kanseri; düzenli takip edilen bir hasta için korkulu rüya olmaktan çıkmıştır. Bu tarama; rahim ağzından dökülen hücrelerin bir fırça yardımı ile toplanılarak; cam üzerine yayılması; ardından mikroskop ile bu hücrelerin incelenmesi mantığına dayanır. Tamamen ağrısız ve kanamasız olan bu yıllık tarama yöntemi ile rahim ağzı kanserinden daha oluşmadan; ilk basamaklarda şüphelenilebilir.

Kolposkopi; pap-smear taramasında şüpheli lezyonlar saptanan hastalarda uygulanan kesin tanının konulmasını sağlayan bir işlemdir. Kolposkopide; normal jinekolojik muayene sırasında çıplak gözle izlenebilen rahim ağzının; mikroskop benzeri özel bir büyüteç yardımı ile; daha büyük; net ve detaylı şekilde incelenmektedir. Böylece şüpheli alanlarda biyopsi alınarak kesin patolojik tanı konulabilir.


Kolposkopi işlemi ağrısız bir prosedürdür. Uygulama sırasında normal jinekolojik muayeneden farklı bir işlem yapılmaz. Sadece kolposkop adı verilen büyütme özelliği olan kamera ile rahim ağzı kayıt edilerek ekrandan patolojik alanlar tespit edilir.Kolposkopi sırasında genel anestezi gerektirmediği için hasta da işlemi seyredebilmektedir.

Human Papilloma Virüs (HPV) gerçeği ve aşısı

Human Papilloma Virüs (HPV)virüsü ve aşısı; son yıllarda; tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de oldukça gündemdedir. Human Papilloma Virüs (HPV); yüzden fazla değişik türü bulunan ve bazı türleri cinsel yolla bulaşarak hem kadınlarda; hem de erkeklerde genital siğiller başta olmak üzere rahim ağzı; penis; anüs; nazofarinks (boğaz) gibi bazı vücut bölgelerinde kansere neden olabilen bir virüstür. Özellikle yüksek riskli grup sayılan Human Papilloma Virüs (HPV) tip-16 ve tip-18; rahim ağzı kanserlerinin yaklaşık%70 inden sorumludur. Kanser açısından daha düşük riskli grupta yer alan Human Papilloma Virüs (HPV) tip-6 ve tip-11 ise genital siğillerin %90 ının altında yatan nedendir.

Human Papilloma Virüs (HPV) enfeksiyonlarını etkin bir şekilde engelleyecek bir aşının üretilmesi 2000 li yıllarda gerçekleşmiştir. Ülkemizde ise Nisan 2007yılından itibaren Human Papilloma Virüs (HPV) aşıları kullanılmaktadır. Aşı;yüzlerce Human Papilloma Virüs (HPV) tipine karşın etkili olmamakla birlikte;kanser açısından yüksek riskli tiplere karşı koruyucudur; böylece rahim ağzı kanser olma ihtimalini azaltmaktadır. Ancak bilinmelidir ki; koruyucu özelliğine rağmen Human Papilloma Virüs (HPV) aşıları tedavi edici özelliğe sahip değildir. Bu nedenle aşı; Human Papilloma Virüs (HPV) yüksek riskli tipleri ile daha önceden karşılaşmamış hastalara uygulanmalıdır; bu şekilde koruyuculuğu %100’e yakındır.

Human Papilloma Virüs (HPV) aşısı altı aylık süreçte üç doz şeklinde uygulanmaktadır. Gebelikte Human PapillomaVirüs (HPV) aşısı uygulaması önerilmemekle birlikte; her hangi bir olumsuz etkisi de bildirilmemiştir. Human Papilloma Virüs (HPV) aşılaması sonrası hastaların; yine de; rahim ağzı kanseri taraması için pap-smear takiplerinin yapılması önerilmektedir.

RAHİM VE YUMURTALIK KANSERİ

Rahim kanserleri sıklıkla rahimde bebeğin geliştiği; adet dönemlerinde kanamanın oluştuğu “endometrium” adı verilen katmandan kaynaklanmaktadır. Toplumda sık görülmesine rağmen rahim kanseri çok erken evrede vajinal kanamaya neden olduğu için sıklıkla vücuda yayılmadan yakalanabilmektedir. Dolayısı ile düzensiz kanamaları gelişen; hekim kontrollerini aksatmayan bir hastada rahim kanseri tanısının konulması gecikmeyecek; tedavi ile hastalık tamamen iyileştirilebilecektir.

Yumurtalık kanserleri ise sinsi başlangıçlı ve sıklıkla belirti vermeden son evreye kadar ilerleyen kanserlerdir. Rahim kanserinin aksine yumurtalık kanseri daha seyrek ancak çok daha ölümcüldür. Sinsi ve belirti vermeden ilerleyen yumurtalık kanserinden korunmada; hastalar şikayetleri olmasa bile; düzenli ultrasonografi takiplerine alınmalı; bazı kandaki belirteçler ile taranmalıdır. Ancak bu sayede oluşacak yumurtalık kanserleri ölümcül ileri evrelere ulaşmadan tanınarak tedavi edilebilirler.

KANSERDEN KORUNMA PROGRAMI

Kanser hiç kuşkusuz çağımızın en büyük sağlık problemi… Geçmişte olduğu gibi; yakın gelecekte de kanser toplum sağlığındaki önemini koruyacak gibi gözükmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesinin araştırmaları; 2030’lu yıllarda kanser görülme sıklığının iki misli artacağını göstermektedir.

Pek çoğumuzun kanserin nasıl bir tehdit olduğunun farkında olmasına rağmen; çok azımız bu duruma önlem almaktadır. Gerek günlük yaşamımızın yoğunluğu; gerekse sağlık kayıt sisteminin yetersizliği nedeniyle ülkemizde gerçekten bir kanser tarama programına dahil olabilen insan sayısı son derece azdır.