Hikikomori; Japonca da “elini; ayağını çekmek” anlamına geliyor. Bu terim teknolojinin merkezi diyebileceğimiz Japonya dan yayılmış ve 21. Yüzyılın hastalığı olarak tanımlanıyor. Japonlar; geleneksel yaklaşımlarından dolayı; özellikle erkek çocuklarının her türlü hizmetini ayağına kadar getirdikleri için bu hastalık yaygınlaşmış durumda. Dünyada ve Türkiye de de tehlikeli bir seyir izliyor. Erken teşhis edilmeli; en güzeli de Hikikomori ye neden olabilecek durumlar kontrol altına alınmalıdır.
Bu hastalık; her ne kadar teknolojinin yarattığı bir hastalık olarak görülse de temelde başka nedenlere dayanıyor. Kişi; teknoloji ile ilgilenerek kendisini sosyal çevreye kapatıyor. Bilgisayar ekranı ile sanal alemde iletişim kuruyor. Bu iletişim; öyle boyutlara geliyor ki artık kişi tüm temel ihtiyaçlarını odasında karşılıyor. Yemeğini ailesi ile yemiyor; odasında yemek; uyumak dahil tüm ihtiyaçlarını karşılıyor. Hatta; o kadar büyük boyutlara kadar gelebiliyor ki tuvalet ihtiyacını bile odasında giderenler olabiliyor.
Hikikomori hastalığı; büyük oranda erkeklerde ve 15 yaşlarında görülüyor. Bu kişiler; sanal bir dünyada olmanın rahatlığını yaşıyorlar; herşeyi kendi istedikleri şekilde yönetebiliyorlar; karşı çıkan olmuyor. Kişi kendi kendisine yaşıyor; aileden kişilerle bile iletişim kurmak istemiyor. Belki; ayda bir; yakın bir yere;birşey almaya gidiyor. Asosyal olma durumu pek farkedilmiyor. Kişinin kendi tercihi olarak düşünülüyor. Günümüzde; çocuk odalarının içe dönük kullanılması; sadece çocuğa özel olarak düşünülmesi; evlerde ısıtma alanının ve kullanım alanının geniş olması bireyler arasındaki iletişimi ister istemez azaltıyor.
Hikikomori hastalığı; başlangıçta bilgisayar; internet düşkünlüğü ya da bağımlılığı olarak tanımlanıyor. Aileler; önceleri; çocuklarının dışarıda kendilerinin bilmediği bir yerde zaman geçireceğine; evde olmalarını tercih ediyorlar. Ancak; durum bakıyorlar ki hikikomori haline gelmiş. Hikikomori; bu tür kişileri tanımlamak anlamında da kullanılıyor; isim olarak ta kullanılıyor.
13-14 yaşlarında başlayan hikikomoride önergenlikte olan erkek çocuklar; odalarında ders çalışıyor diye düşünülmemeli; teknolojik araçların kontrol altında kullanılmasına izin verilmelidir. Bunun yanında çocukların derslerde aşırıya kaçmamaları; günün planlı kullanımı da önemlidir. Kız çocuklar da dikkatle izlenmeli; iletişim sağlıklı şekilde devam etmelidir.
Bilgisayarlar; ortak kullanım alanında; örneğin; salonda kullanılmalı; aileler kendilerini teknolojik alanda geliştirmeye önem vermeli ki takip edebilsinler; çocuklar; odalarında ders çalışırken; tamamen kontrolsüz bırakılmamalı; mümkünse oda kapısı kapatılmamalı; çocuğun odasına zaman zaman girerek; aileden kopuk bir durum yaratılmamalıdır.
Altta yatan nedenin iyi gitmeyen gönül ilişkileri de olabileceği düşünülerek; çocuk ve gençler aile desteğinden yoksun bırakılıp; kendi içlerine kapanmalarına neden olabilecek durumlar yaratılmaktan kaçınılmalıdır. Gence kendini iyi ifade edebilecek ortam evde her zaman için sağlanmış olmalıdır. Çocuk ve gençler; sosyal ilişkilere yönlendirilmeli; açık hava oyunlarına ve arkadaşlık ilişkilerine ortam hazırlanmalıdır. Bilgisayar ve internet; oyun ağırlıklı değil; gerçek ihtiyaca yönelik olarak kullanılmalıdır. Burada anne- babanın örnek olduğunu da belirtmeden geçemeyiz.
Kaybedilmiş kuşaklar yaratmak istemiyorsak elimizde ve evimizdeki tehlikenin farkına varmalı; geç kalmadan önlemlerimizi almalı; gerekirse uzmanlardan yardım alabilmeliyiz.
Aileler; olabildiğince sabah kahvaltılarında ve akşam yemeklerinde bir arada olmalı; aile bireyleri günü; konuşarak değerlendirebilmelidir. Herkes günü nasıl geçirdiğini anlatabilmelidir. Çocuk ve gençler; daha çok dinlenmeli; etkin dinleme yapılmalıdır.
Çocukların eğitiminde; otokontrol sahibi olabilmeleri amaçlanmalıdır. Teknolojik araçların en verimli şekilde nasıl kullanılabileceği; zamanın ne kadar önemli olduğu üzerinde durularak; bilgiler tartışılmalıdır. Aile ile çocuk-genç arasındaki bağlar kuvvetlendirilmeli; ortak paylaşımlar çoğaltılmalıdır.