Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Uzmanlık; Meslekler; Unvan Meselesine Farklı Bir Bakış

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:05    Güncellendi: 18.02.2025 22:05
UZMANLIK; MESLEKLER; UNVAN MESELESİNE FARKLI BİR BAKIŞ

Bazen düşünüyorum da her şeyi tamamen başıboş bıraksalardı bir şeyler yine de bu kadar hatalı ve bozuk olabilir miydi diye! Sanki çoğu şey kasıtlı olarak; bile bile böyle olsun istenmiş! Ya da gerçeği görebilmek; doğruyu onca türevi içinden seçip bulabilmek kolay değil! Bunun başka da bir izahı olabileceğini düşünemiyorum!

Malum; bilimin;

Bilgiyi araştırma - üretme;
Aktarma - öğretme;
Pratiğe aktarma - uygulama şeklinde üç ayağı vardır.

Bilgiyi araştırana - üretene bilim insanı;
Aktarana – öğretene akademisyen (üniversite öğretmeni);
Uygulayana da uygulamacı yahut klinisyen denilir.

AKADEMİSYENLİK

Bir yüksek okulda yahut fakültede akademik ders veren hocalar;
Profesörler;
Doçentler;
Yrd. Doç.
Asistanlar
Vs.

Bu kişiler akademik alanın kendi içerik ve ilkelerine göre zaman içinde yükselirler. Mesela alan dışında ekstra işler yapmaları; hatta bilim insanı muamelesi gördükleri halde bilimsel bir buluşa imza atmaları falan gerekmez. Sadece çeviri yapmak; makale yazmak; kitap yayınlamak gibi akademik uğraşının doğal rutinlerini yerine getirmek bu alanda; belli zaman aralıklarında yükselmek için yeterli görülür.

UYGULAMACILIK / KLİNİSYENLİK

Mühendisler
Doktorlar
Avukatlar
Psikologlar
Vb.

Bu meslek mensuplarının tuhaf bir biçimde haksızlığa uğradığı kanaatimdeyim. Bu kişiler akademisyen olmadıkları; bilimin üç ana alanından birinde uygulama yaptıkları halde uygulama alanının ilke; içerik ve koşullarının her türlü gereğini yerine getirseler dahi günü geldiğinde yükselemezler.

Mesleklerinde yükselebilmeleri için illa ki asli işleri dışında; akademik alanın içeriğine; ilke ve koşullarına göre -ekstradan- bir şeyler yapmaları beklenir.

Mesela inşaat mühendisliği fakültesinde doçentlikten profesörlüğe geçebilmek için belli sayıda bina yapma şartı vs. aranmaz ancak bir mühendisin baş mühendis olabilmesi; daha da yükselebilmesi için yüksek lisans yapması zorunludur.

KAYNAKLARDAN DERLEME YAPARAK MAKALE YAZMAK VEYA KİTAP YAYINLAMAK ÖNEMLİ DE…

Dediğim gibi akademik personelde alanı dışında ekstra bir kriter aranmaz; bu kişiler sadece kendi asli işlerinin parçası olan bazı rutinleri yerine getirmesi (makale yazması; kitap yayınlaması vs.) ile; bir de belli bir zamanın geçmesiyle yükselirler.

Ancak uygulama sahasında çalışan kişilerin kendi işlerindeki doğal rutinlerin; yani baktıkları hasta sayılarının; iyileştirdikleri vaka oranlarının; dikilen binaların; üretilen yeni mimari projelerin; kurtarılan mahkum adetlerinin hiç bir kıymeti olmaz.

Oysa otuz yıllık bir hoca (profesör) ile otuz yıllık bir avukatın unvan olarak denk olması gerekir. Çünkü biri otuz yılı akademik sahada; diğeri aynı süreyi uygulama alanında uzmanlaşarak geçirmiştir. Birinin üst düzey akademik eğitimi eksik ise diğerinin de üst düzeyde uygulama eksikliği vardır.

Ancak gelin görün ki birinin ki daha ayrıcalıklı olarak kabul gören bir unvandır; diğerinin ki ise akademik etiketi yok diye eksiklikmiş gibi algılanabilen; sadece soyut bir “tecrübe” sıfatıyla geçiştirilerek hakkıyla takdir edilemeyen bir unvandır!

BÖYLE OLMASI DOĞAL DEĞİL

Başka uygulamacı meslekler de vardır ve bunlardaki durum anlatmaya çalıştığım; aslında böyle değil de şöyle olması gerekir diyerek vurguladığım gerçeğe uygundur. Bu meslekler;

Hakim ve savcılar;
Öğretmenler
Polisler
Askeri personel
Vb. dir.

Bunlar tıpkı akademisyenlik gibi kendi çalışma alanının doğal rutinlerini - uygulamalarını yapmakla; akademik bir unvan aranmaksızın yükselmenin olduğu mesleklerdir.

Mesela hakimlikte; hakimlikle başlayıp 1.sınıf hakimliğe kadar uzayan geniş kariyer yelpazesinde belli unvanlar almak için yüksek lisansa yahut doktoraya gereksinim duyulmaz. Hayır bu bir eksiklik değildir. O yüzden gerek de yoktur; doğrusu da zaten budur!

Komiser olarak göreve başlayan bir emniyet personeli işinin içindeki rutinleri yaparak uzmanlaşmakta; en yüksek mevki olan 1. Sınıf emniyet müdürlüğüne kadar giden süreçteki hiç bir unvan için akademik bir çalışma aranmamaktadır. Bu durumda yüksek lisans yapan yaptığı akademik alanın uzmanıdır da komiserlikten baş komiserliğe ya da amirliğe geçen kendi uygulama sahasının uzmanı değil midir?

Hakeza subaylıkta da durum böyledir. Bir subay teğmen olarak başladığı görevinde yüksek lisans veya doktora şartı aranmaksızın yükselmekte; en tepedeki generallik rütbesi için ne doçentlik ne de profesörlük şartı bulunmamaktadır. Ne yapacağız; akademik unvanı yok diye bir generale -kendi işinin en zirvesindeki kişi olduğu halde- bir profesör gibi sahasının üstadı değildir; bunu kabul etmeyiz mi diyeceğiz!

Son olarak yıllardır eleştirdiğim uzmanlaşma hatasından vazgeçen; geç de olsa aynı doğru çizgiye giren meslek öğretmenliktir. Öğretmenlik mesleğine getirilen yeni uygulamaya göre öğretmenlik mesleği de kademelere ayrılmış; stajyer öğretmen; uzman öğretmen; başöğretmen gibi belli unvanlara ayrılmış; ancak bunların alınması yukarıdakilerde olduğu üzere akademik kariyere bağlanmamıştır.

Doktorluğun uzmanlığı da aynı şekilde üniversitelerde değil araştırma hastanelerinde; yani işin içinde yapılmakta; ancak bu uygulama daha sonra; çalışma hayatının içinde kesintiye uğramaktadır.

Uygulamalı her meslek için geçerli olması gereken bu doğru uzmanlaşma anlayışını hala kavrayamamış nadir mesleklerin başında psikologluk gelir. Bu uygulamalı alanda uygulama yapmadan; salt akademik bir üst eğitim ve unvanla uzman olunmakta; en garibi de bunun doğru bir uzmanlaşma şekli olduğu savunulabilmektedir. Böylece ortaya tek kanatla uçulabileceğini zanneden vakasız vaka uzmanı kişiler çıkmaktadır.

ÖRNEK UNVAN ÖNERİSİ

Bizim alan için doğrusu; aynen yukarıdaki meslekler gibi akademik bir unvan olan klinik psikologluk türü unvanlar yerine çalışılan alanı ve işin içinde uzmanlaşmayı vurgulayan danışman psikologluk; klinisyen psikologluk; akademisyen psikologluk türü yeni unvan yapılanmasına gidilmesidir.

Klinik sahada çalışan kişiler kendi uygulama sahalarının asli işlerini / rutinlerini yapmakla belli süre sonra klinik psikolog; klinik baş psikolog yahut usta klinisyen psikolog benzeri unvanlar almalıdır.

Yine danışmanlık sahasında aynı şekilde önce stajyer psikolog; sonra danışman psikolog; ardından da danışman baş psikolog vb. unvan hiyerarşisine gidilmelidir.

Psikolog
İzzet Güllü