Öğretim çağındaki çocuklarımızın birçoğu “okul başarısızlığı” ile karşılaşabilmektedir. Okul başarısızlığı; Öğrencinin okul başarısının; gerçek yeteneğinin; potansiyelinin altında kalması durumudur.
Kendi çocuklarımızı olsun; etrafımızda ki bir çok çocuğu olsun “daha başarılı olabilir” diye nitelendiririz. Bu çocuklar için; aslında “yeteneği doğrultusunda daha başarılı olması beklentisi” dile getirilmektedir.
Birçok öğrencinin başarısı kapasitesinin altındadır diyebiliriz.
“okul başarısızlığı” ne kadar erken fark edilirse çözümü de o kadar kolay olur. Okul başarısızlığı iyice kronik bir hal almadan; sebep olan faktörlerin ortaya çıkarılarak çözüm yoluna gidilmelidir. Burada en büyük görev eğitimcilere ve anne babalara düşmektedir. Okulda öğretmenler; evde anne babalar çocuğun başarısızlığına sebep olan şeyleri iyi gözlemlemelidir.
Okul başarısızlığına sebep olan etmenlerin başında;”özgüven eksikliği; hedefi olmama;motivasyon eksikliği; anne babanın olumsuz tutumları ve yüksek beklentileri ya da beklentilerinin çok düşük oluşu; anne babanın aşırı baskısı; olumsuz aile ortamı” gelmektedir.
Bütün bu etmenlerin olumluya çevrilmesinde anne baba ve eğitimcilere büyük görevler düşmektedir.
Çocuğumuza veya öğrencilerimize; özgüven aşılayarak; motivasyonlarını yükselterek; gerçekçi ve destekleyici beklentiler içerisinde olarak; onlara güvenli bir öğrenme ortamı sunarak yardımcı olabiliriz. Bu açılardan öğrencilerimiz ve çocuklarımız için yapabileceğimiz çok şey olduğuna inanıyorum…
Doç. Dr. İlhan Kasatura’ nın bir araştırmasında; başarılı öğrenciye göre aile özellikleri şunlardır;”Neşeli;sosyal;koruyucu;arkadaşça;iyimser;işbirlikçi”.
Yine aynı araştırma sonucunda; başarısız öğrenciye göre aile özellikleri de; “Huysuz;sosyal olmayan;koruyucu;arkadaşça olmayan;kötümser;anlayışsız”.
Çocuğu ile bağları kuvvetli; yaptığı çalışmalarda çocuğunu destekleyici; çocuğunun davranışlarında “değiştirilmesi gereken” değil “geliştirilmesi gereken“ yönler bulunduğunu düşünen anne babaların çocuklarının başarılı olmaları tesadüfi değildir.
Her çocuk her şeyi başaramayabilir ama; çok iyi başardıkları; başarabilecekleri şeyler mutlaka vardır. İşte bu yönlerini bizim ve dolayısıyla da çocuğumuzun farkına varmasını sağlamalıyız…
Her birey içerisinde bir potansiyel ile dünyaya gelir.Her insanın içinde var olan bu potansiyelin ortaya konulması; gelişmesi için uygun bir ortam gerekmektedir. Bir buğday tohumu ne kadar iyi bir potansiyele sahip olursa olsun; toprakla buluşmadığı sürece ve toprağa kavuştuktan sonra gerekli olan; su; güneş ve diğer gerekli mineralleri alamadığında gerçek özünü ortaya çıkaramaz… Fakat aynı buğday tohumu için bütün olumlu ortamlar gerçekleştirilse bile “buğdaydan başka bir şey” olması sağlanamaz!
Çocuğun bulunduğu ortam bu kadar önemlidir ama; içindeki “gizil güç-potansiyel” de bir o kadar önemlidir.
Başarılı bir öğrenci olma ile başarısız bir öğrenci olma arasındaki fark önemli ölçüde biz anne babalar ile eğitimcilere bağlı dersek herhalde abartmış olmayız.
Bütün bunları söylerken öğrencilerin yapması gerekenleri göz ardı edemeyiz. Öğrencinin istemesi; gayret göstermesi; günü gününe yapması gereken çalışmaları yerine getirmesi de çok önemli…
Tabii ki “Öğrenciye rağmen! başarı elde edilemez”. Fakat biz bu yazımızda başarı yada başarısızlığın “büyüklere düşen yanını “ ele alıyoruz.Bunu bir yazı dizisi halinde devam ettireceğiz. öğrenci tarafında başarı yada başarısızlığın etmenlerini sonra ele alacağız…
Haftaya “Karne günü”. Çocuklarımızın ve biz büyüklerin “karnelerimizi!” değerlendireceğimiz gün…