Karne dönemi geldiğinde anne;baba ve öğrencide heyecanlı bir bekleyiş başlar… Karnem nasıl gelecek? çocuğumun karnesi nasıl olacak? Kimi öğrenci ve aileler karneyi alınca sevinecek; kimi öğrenci ve aileler ise üzülecek…
Karne dönemlerinde; geçmiş yıllarda Basından takip ettiğimiz kadarıyla bazı Emniyet Müdürlükleri’ nin Çocuk Şubeleri okul önlerinden kırık notları olan öğrencilerin eve “kazasız belasız” götürülmeleri için seferber olmuştu. Yine çeşitli internet kafelerde “karnelerin düzelttirildiği kuyruklar!” olduysa; intihar girişimleri ve evden kaçmalar meydana geldi ise bu karne dönemlerinin iyi analiz edilmesi ve yapılan yanlış tutum ve algılamaların düzeltilmesi gerekiyor.
Başarı nasıl ki tesadüfen ortaya çıkmıyor ise; başarıyı sağlayan çeşitli etmenler başarıyı ortaya çıkarıyorsa; başarısızlın da tesadüfen ortaya çıkmadığını söyleyebiliriz. Bir başarıdan söz edildiğinde nasıl ki sahip çıkan çok oluyor ve başarıda payı olan herkes “başarıdaki kendi rolünü vurguluyor” ise başarısızlık durumunda da “suçlama” yerine bu sonucu da kabullenme ve objektif bir biçimde “sorumluluğu kendimizde de arama” duyarlılığına da sahip olmalıyız.
Bir başarıda benim payım var ise ortada bir başarısızlık var iken de benim bir “payım!” olmalı…
Çocuğumuzun harçlığını eksik etmemiş olmakla; dershane; kurs ve özel ders masraflarını karşılamakla bütün eksiklerini ve ihtiyaçlarını karşılamış oluyor muyuz? Çocuğumuzun karnesini elimize aldığımızda varsa düşük notları; çocuğumuza tepki göstermeden evvel bu karne üzerinde önce bir düşünmeliyiz. İyi not ve karne için çocuğumuzu çalışmalarından dolayı takdir etmeliyiz; böylelikle çabasını ve çabasının sonucunda ortaya çıkan başarıyı görmüş oluruz.
Karnedeki bu rakamların anlamı nedir? Çocuğumuzun;kişiliğini; değerini; hayatta ne kadar başarılı olacağını ve bizim verdiklerimize karşılık onun bizim için ortaya koyduklarını mı ölçüyor? Yoksa; bir dönem boyunca o derse nasıl ve ne kadar çalıştığını; derste anlatılan konuların ne kadarını anlayıp anlamadığını veya bazı sorunları olup olmadığı; bizim çocuğumuza karşı yaptıklarımızda ve yapamadıklarımızda bir eksiklik olup olmadığını mı ölçüyor? Bu düşük notlar da bizim yapmamız gereken ve yapmadıklarımız nelerdi? Çocuğumuzun problemleriyle; öğrenim hayatı ve okuluyla yeterince ilgilenip ilgilenmediğimizi sorgulamamız gerekir.
Çocuklarımızın karnelerini aldığımızda çeşitli tepkiler göstereceğiz… Kimimiz üzüleceğiz; kimimiz kırılacağız; kimimiz hayal kırıklığına uğrayacağız. Çocuğumuzun karnesini elimize aldığımızda bu duygular içerisinde iken; tepkilerimizde çok sert ve kırıcı olabilecektir…
Bu tepkilerimiz çocuğumuzun karnesine bizim yüklediğimiz anlama göre değişecektir… Kimimiz “sana verdiğimiz emeklere yazık” diyeceğiz; kimimiz “aptal;geri zekalı” vb. yakıştırmalarla tepkimizi göstereceğiz.
Çocuğumuzun karnesini elimize aldığımızda bu belgeyi çocuğumuzun değerini ölçen ve bizim fedakarlıklarımıza karşılık çocuğumuzun “bizim için!” yaptıklarını gösteren bir belge olarak algılayabiliriz.
Veya bir dönem boyunca derslerden göstermiş olduğu performans ve çalışmanın karşılığı olarak ders ders durumunu gösteren bir belge olarak algılayabiliriz.
Çocuğumuzun karnesini bu iki şekilden hangisi olarak algılar isek; göstereceğimiz tepki de ona göre değişecektir. Bakış açımıza göre göstereceğimiz her türlü tepkide de haklıyız!
Bazı notları düşük ve beklentimizin altında notlar alan bir öğrenciye “Yazıklar olsun sana verdiğimiz emeklere”; “ Bu notlar neden böyle?” ; “Çalışmadın; tabii ki başarılı olamazsın”; “ Bu karne ile sana tatil yok!” gibi tepkiler de gösterebiliriz; yada; “Sen elinden geleni yaptın; fakat bazı derslerde yeterince başarılı olamadığını görüyorum sen ne dersin?” diye bir yaklaşım içerisinde olabiliriz. Bu yaklaşım ile çocuğumuzun varsa düşük notları; bunların nedenlerini konuşmak ve bu notların ikinci dönemde iyileştirilebilmesi için neler yapılabileceğine dair bir çalışma planı yapılabilir.
Çocuğumuzun sevincini nasıl paylaşıyor isek; başarısızlığı durumunda ki üzüntüsünü de paylaşmalıyız. Böylelikle kendisini sevmemizin; ilgimizin; ona verdiğimiz değerin notla hiçbir ilgisi olmadığını; nota bağlı olmadığını her zaman arkasında ve en yakın destekçisi olduğumuzu hissettirebiliriz. Çocuğumuzla aramıza not ve karne girmemelidir.. Not ve karne bir dönem boyunca girdiği sınavların sonucunda almış olduğu puanlardır sadece…
Birinci dönem yaptığı çalışmalarda bazı eksiklikler varsa veya başarısızlığı konusunda kendi görüş ve düşünceleri alınarak; başarılı olabileceği konusunda yüreklendirmemiz ve kendine güven kazanmasını sağlamalıyız. Çocuğumuzla beraber; İkinci dönem daha başarılı olabilmesi için yapılacaklar üzerinde durularak ortak bir fikir ve eylem planı ortaya koymalıyız…
Çocuğumuzun karnesini gördüğümüzde empati kuralım ve bu karne ile anne babamızın karşısına çıktığımızda nasıl bir davranış bekliyor olur isek; biz de çocuğumuzun karnesine o tepkiyi gösterelim…
Çocuklarımızın ve bizlerin “hayat karnemizin” yüksek notlarla dolu olması dileklerimle…