Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Çocuklarda Sorumluluk Duygusu: Sorumluluk Kazandırılır.

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:05    Güncellendi: 18.02.2025 22:05
Sorumluluk; yalnız ortası görülebilen bir sicime benzer;
İki ucu görünürde yoktur.
John Mc. crac

SORUMLULUK KAZANDIRILIR!


Sorumluluk; kişinin sorumluluk alanı içine giren durumlar karşısında; bilinçli eylemi ya da bilinçli eylemsizliği ile ortaya çıkan sonucu kabullenmesidir. Bir konuda ortaya koyduğumuz tavrımız ile çıkan sonucu ne olursa olsun kabullenme; bunun sonucu bana aittir; bunu ben yaptım ya da yapmadım diyebilmeliyiz. Sorumluluk sahaları birbirlerine eşit olan kişilerde; sorumluluk düzeyleri de her zaman eşit midir?

Sorumluluk düzeylerinin eşit ya da eşit olmaması; kişilerin yetişme ortamları ve yetiştirilme şartları ile doğrudan ilişkilidir. Sorumluluk; doğuştan getirilen bir özellik değil; sonradan kazanılan-kazandırılan davranışlardan oluşur.

Çocuklarımızı ya küçüklükten itibaren çocuklarımızı; ya aşırı görev ve sorumluluklar içerisinde ezerek(sorumlu olduğu; olmadığı her konudan sorumlu tutarak); ya da hiç görev ve sorumluluk almamak durumuyla karşı karşıya bırakırız.

Çocuklarımıza yükleyeceğimiz sorumluluklar; onları yaşına; gelişimlerine; cinsiyetlerine ve kapasitelerine uygun olmalıdır. Eğer aşırı görevler yükler isek; bunları gerçekleştiremediklerinden ötürü sorumlu oldukları en temel konularda dahi çeşitli nedenler ve şartlardan dolayı sorumlu olmadıklarını; sorumluluğu kabullenmemeyi öğreneceklerdir.

Çocuklarımızın yerine; onların yapmaları gerekenleri bizler onların yerine yaptığımızda çocuğumuzda sorumluluk bilinci gelişmeyecektir. Bu çocuklar neden kendini sorumlu hissetsinler ki? Onların yerine yapan anne babaları var! Bu anne babalara sorsanız çocuklarına o kadar büyük iyilik yapıyorlardır ki!

Çocuklarımıza çok büyük görevler yükleye yükleye bunların altında ezmekle; çocuklarımıza hiç görev ve sorumluluk yüklemeden bu davranışı kazandırmamanın sonucu açısından hiçbir farkı yoktur. Çünkü; her ikisinde de aynı sonuca ulaşırız; hayatta hiçbir şeyin sorumluluğunu alamayan kişilikler ve kişiler…
Çocuklarımızı davranışları bakımından iki farklı şekilde algılarız. Çocuklarımızın ya “geliştirilecek davranışları” vardır; ya da “değiştirilecek davranışları”…
Biz hep geliştirilecek davranış ve yetenekleri olduğu varsayımı ile hareket etmeliyiz. Çocuklarımız potansiyel olarak iyi ve kötü; olumlu ve olumsuz; yapabildikleri ve yapamadıkları ile vardır. Biz bunlardan kötü; olumsuz ve yapamadıklarıyla uğraşıp; onlara yoğunlaşıp bu özellik ve davranışları değiştirmeye çalışmak yerine; İyi; olumlu ve yapabildikleri üzerine yoğunlaşarak bu özellik ve davranışlarını geliştirmelerini sağlayabiliriz.

Çocuklarımızın kapasiteleri; yaşları ve cinsiyetleri gözetilerek ya çok az; ya da hiç görev vermemekle de sorumluluk davranışını kazanmalarını engellemiş oluruz.
Her yaşa ve her kişiye uygun görevler vardır. Bu görevleri çocuklarımız ilk başlarda bizim istediğimiz şekilde güzel ve doğru yapamayabilirler. Ama çocuklarımıza fırsatlar vererek; bu görev ve sorumlulukları zamanla daha iyi yapar hale gelmelerini sağlayabiliriz.

Çocuklarımızın sorumluluklarını arttırabilmek için; onların gelişim dönemlerine uygun olarak sergiledikleri istendik davranışlarını ve yeteneklerini gözlemleyerek; bunlara uygun sorumluluk ve görevler yüklemeliyiz. Bu görev ve sorumlulukları da mümkün olan en küçük yaşlardan itibaren yüklemeye başlamalıyız…

Çocuklarımızın yapabildikleri ve yapamadıkları vardır; yapabildikleri büyük ya da küçük değildir. Bizim için çok küçük bir şey de olabiliri ama onun için çok büyüktür. Geçenlerde öğretmenler odasında bir öğretmen arkadaşın iki yaşlarındaki kız çocuğunun; defalarca koltuğa çıktığını ve bunu görmemi sağlamak için “bak ben de senin gibi oturuyorum” dediğini duydum. Bu yaptığını 8-10 defa tekrarladığında; her defasında da benden görmemi ve takdir etmemi bekleyen gözlerle baktı… Her defasında da istediğini benden aldı! O kadar gururlu ve kendini o kadar çok büyük iş başarmış olarak görüyordu ki gerçekten görmeye değerdi. Onun bu gururu ile gururlanmalı anne babalar da…

Sorumluluk kazanmayı öğrenmek de diğer becerilere benzer. Beceri kazanmak için ne kadar çok tekrar ve deneme yapılırsa o kadar çok daha iyi gerçekleşirse; bu durum sorumluluk kazanmak için de aynıdır. “Yapamıyor”; “beceremiyor”; “olmuyor”; “böyle yapılmaz ki…”; “olmadı” diyerek yapılmasına izin vermediğimiz şeylerden dolayı çocuğumuzun bir iş yapmasını ve dolayısıyla da; üzerine sorumluluk ve görev almayı beceremeyen kişi olmasını sağlamış oluyoruz. Bu kişiler bizim eserimizdir! Bunu toplum olarak sağlamaktan; eğitim sistemi olarak gerçekleştirmemekten daha önemlisi anne-baba olarak “sorumluluk sağlayamamanın sorumluğu” bizlere aittir.
Evde bazı görev ve dolayısıyla “sorumluluk” üstlenmeyen çocukların “okulda” ve daha sonraları da “hayatta” bir iş ve sorumluluk üstlenmeyenlerin “sorumluluğu” kime aittir?
Sorumsuz davranan çocukların en önemli ortak özellikleri; anne-babaları tarafından bir çok konuda “sorumlu tutulmayan” çocuklardır.

Çocuklarımızı koruyalım derken; onun adına düşünüp; onun adına karar verip onun adına; onun yerine işlerini ve sorumluluklarını yerine getirmeyelim. Bırakalım kendi düşünsün; karar verebilsin; kendi yapması gerekenleri ve yapabilecekleri yapabilsin. İlk başlarda kırıp dökse de; ortalığı dağıtsa da… Onların yerine bunları biz yaparsak sorumluluk duyguları gelişmeyecektir. İlk başlarda bizler kadar sorumlu olmalarını beklemeyelim. Sorumluluk sahibi olmalarını çeşitli iş ve fırsatlarla yavaş yavaş sağlayacağız; çünkü bu bir süreçtir.

Her şeyin çok serbest bırakıldığı ailelerde de; her şeyin çok sıkı olduğu ailelerde de sorumluluk duygusunun gelişmesine uygun ortam sağlanamaz. Sorumluluk duygusunun yeşerebilmesi ve büyüyebilmesi için en uygun ortam görev ve sorumlulukların paylaşıldığı aile ortamlarıdır.

Sorumluluk almasına izin verdiğimizde; yaptıklarında ödül ve teşvik mekanizmasını işlettiğimizde çocuklarımız da hayatta sorumlu olmaları gerektiğine inandığımız şeylerin-sorumlu olmaları gerektiğine inandıkları şeylerin sorumluluğuna ve bilincine sahip sağlıklı bireyler olacaklardır.

Toplum olarak; görev ve sorumluluk alanlarına giren konulardaki sonuçlar hakkında sorumluluğu üstlenebilecek cesaret ve erdemde “yetişkinlere” ihtiyaç duymaktayız.
Çocuklarımızın görev ve sorumluluk bilincinde olmalarını sağlamak sorumluluğu ve bilincinde anne-baba olmak dileğiyle…