Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

İyi Bir Sağlık Sisteminin İşleyişi

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 22:05    Güncellendi: 18.02.2025 22:05
İYİ SAĞLIK SİSTEMİ ŞÖYLER İŞLER

İyi bir sağlık sistemi bakılan hasta sayısını değil; azalan hasta sayısını dikkate alarak analizler yapar.

“Artık hiçbir yiyecek doğal değil; hem stres faktörü…” falan diyenlere; “İyi tamam da bu kadar yıl süren eğitim; akabinde oluşan bilinçlenme; eski asırlara nazaran daha dengeli beslenme; her türlü imkana ulaşımda kolaylık ve daha fazlası. Peki bunlara ne diyeceğiz” diye sorar!

Ayrıca; bu kadar yetişmiş hekim sayısına; ulaşılan bilgi ve birikime; kavuşulan onca teknolojik imkanlara ve ayrılan devasa bütçeye rağmen neden hasta sayısı artıyor” diye düşünür; sonra da bulduğu gerçeklere göre gereken hesabı hem sorar; hem verir.

Hasta sayısı arttıkça ilaç tüketimi artıyor da ilaç kullanımı çoğaldıkça hasta sayısı niçin düşmüyor sorusunu da tabi ki…

Mesela gerçekten iyi bir sağlık sistemi ruh sağlığı meselesinde şöyle davranır:

Alana bilgili; daha da önemlisi vicdan ve insaf sahibi denetleyiciler yollar.
Bu denetleyiciler mesela ruh sağlığı alanındaki hastalarla konuşur. Fazla kişiye gerek yok; ikisini; üçünü dinlese kafi gelir manzarayı resmetmeye. İlk olarak ve özellikle şu soruyu sorar:

“X efendi çok geçmiş olsun; reçeteni aldın ve gidiyorsun. Uğurlar ola! Sana ilaç yazma dışında ne yapıldı klinikte?

Hasta utangaç bir eda ile; “Daha ne yapılacaktı ki baş efendi?” (Başhekim zannedebilir; karıştırıp da başefendi diyebilir; bunun önemi yoktur)

Bir; iki; üç; dört… derken denetmen bir gerçeği anında yakalar.

Sonra herhangi bir bir hekimin kapısını çalar. Muhafazakar biriyse Selamün aleykum; değilse Merhaba diyerekten girer odaya; bunun da mahzuru yoktur elbette! Ama mutlaka; “Kolay gelsin” der. Hekim çay ikram edince abartmaz; mesela; “Rüşvet almış da adil iş yapamayacakmış triplerine girmez. Bu en insani ikramı memnuniyetle kabul eder. Çayını nezaketle; afiyetle içer. Lakin bir yandan da şu soruları mutlaka ama mutlaka sorar.

“Doktor efendi” der; bakın sizin de okuduğunuz şu temel psikiyatri kitabında insan biyo-psiko-sosyal bir canlıdır yazıyor; değil mi.”

Hekim; “Elbette ki… Öyledir” diye cevap verir.

Denetmen ardından; “Bu gerçek tedavi yaklaşımı için de önemli bir bilgidir; öyle değil mi” diye devam eder!

Hekim; “Elbette Kİ… İnsan biyopsikososyal bir canlı olduğu için aynı bilimsel kitaplar tıbbi yaklaşımların da çok yönlü; yani multifaktöriyel olması icap eder” diye söyler. “Zaten Dünya Sağlık Örgütü (WHO) da sağlığı bedenen; ruhen ve sosyal olarak tam bir iyilik hali diye tanımlar” cümlesini de ekler cümlesine.

"Peki" der; denetmen; “Bugün baktığınız kaç hastanın psiko ve sosyal yönünü önemseyerek ele aldınız?”

Hekim önce bir düşünür; “Ardından da düşük bir rakam söyler. Mesela; “İki kişiyi psikoloğa yolladık” der. Denetmen bakılan kişi sayısına ve önemsenen psiko boyut rakamına bakar! Kafasını tuhaf dercesine sağa sola sallar. Hemen notunu alır.

Peki der; insan sacının üçüncü ayağı olan “Sosyal boyutu” için ne yaptınız?

Hekim; “Anlamadım; pardon” der. (Aslında anlaşılmıştır; bulunacak cevap için zaman kazanılmaya çalışılıyordur sadece)

Denetmen; “Diyorum ki doktor bey; insan sadece biyolojik bir organizma değil madem; dolayısı ile sorunları da sadece medikal kaynaklı değildir diyorsunuz. O halde ben de diyorum ki aynı zamanda sosyal bir varlık olan bu kadar kişinin sosyal yönü; yani soysal kaynaklı olabilecek sorunları için ne yaptınız?

Doktor; “Sosyal hizmet uzmanlarımız var.”

Denetmen; “Var biliyorum; biri hasta haklarına bakıyor; diğeri şu ilerdeki binada. Bu iş ekip işidir yazıyor aynı kitapta; bakın. Sizin ekip darmadağın bir ekip mi; ekibe bomba mı düştü gökten; niye böyle paramparça?”



Denetmen yine notunu alır. Kısaca şunları söyler ve çıkar:

“Biyo; psiko ve sosyal bir varlık olan insanları birkaç istisna vakada değil; rutin olarak ve yıllardır sadece biyolojik boyuta indirgeyerek değerlendirmekle;

Aynı şekilde “multifaktöriyel kökenli” denilen ruhsal sorunları sadece medikal boyuttan ibaretmiş gibi; yani bütüncül değil indirgemeci bir anlayışla ele almakla;

Üç ayaklı insan; sağlık ve ruhsal yardım sacını tek ayak üstünde havada tutmaya çalışmakla;

Nitelikli yardım almak en doğal hakları olduğu halde kişilerin sorunlarının psiko ve sosyal boyutlarını ihmal etmekle;

Böylece iyileşmeleri geciktirmekle; gerek insan gerekse bütçe mağduriyetlerine yol açmakla…”

Nitekim hekime söylediklerini raporuna geçirir; Ankara’ya döner.

Bu rapor kısa sürede makama sunulur.

Makam Gazali misali; “Hac yolunda hacı deve için değildir; deve hacı içindir” der. Ama kesinlikle; “Onlar hekimdir; on yıl okumuştur; hekimlerin haklarını kimseye yedirmeyiz” demez. Esas olan halktır der; kısa sürede gereğini yapar.

Not: Tabi ki sağlık sistemi gerçekten gelişmiş ve çağdaş bir ülkede...

Psikolog
İzzet Güllü