Destek Sitesi platformunda Uzman olmak ister misiniz?

Uzman olmak için Şimdi başvurun.

Yalan Üzerine

Oluşturulma tarihi: 18.02.2025 21:56    Güncellendi: 18.02.2025 21:56
YALAN ÜZERİNE

Yalan; insanın varoluşuyla mı başlamıştır?

Nietzsche nin dediği gibi yaşamın şartlarından mıdır?
Yalan söylemek gerçekten bir ihtiyaç mıdır?
Yalan söylemeye ne kadar ihtiyaç vardır?

Yalan; bir başkasını aldatmak amacıyla söylenmiş; gerçekle ilgisi; alakası olmayan sözlerdir. Söylenen sözün yalan olabilmesi için karşımızdakini kasıtlı olarak kandırmaya niyet etmemiz gerekmektedir. Eğer söylediğimiz şeyin doğru olduğuna inanıyor ve savunuyorsak; fakat sonrasında bu bilginin yanlış olduğu ortaya çıkıyorsa bu yalan değil; yanılgıdır. Yalan söylenen kişinin; kendisine yalan söylenildiğini biliyor olması söylenenin yalan olduğu gerçeğini değiştirmez.

İnsanın varoluşundan bu yana yalanın da olduğu söylenir. İnsanların çoğu yalanı doğru bulmadıklarını ve yalandan hoşlanmadıklarını söylerler. Fakat mecbur kaldıklarında kendileri de yalan söylerler. Çünkü söylemek için her zaman bir mazeret vardır.
Yalanlar bazen karşımızdaki kişiyi kırmamak için; bazen karşımızdaki kişinin gözüne girmek için; bazen karşımızdaki kişinin gözünde yerimizi korumak amacıyla söylenir. Bunlar beyaz yalan olarak adlandırılırlar.

Kadınlar ve erkekler yalan söyleme açısından farklılık gösterirler. Kadınlar genellikle karşısındaki kişiyi incitmemek için karşısındakine yönelik yalanlar söylerken; erkekler kendilerine ilişkin yalan söylerler. Örneğin; bir kadın; arkadaşının elbisesinin yakışıp yakışmadığı konusunda yalan söylerken; erkekler meslekleri ve gelirleri hakkında daha fazla yalan söylerler. Ayrıca; kadınlar kendilerine söylenen yalanı daha çabuk yakalarlar.
Romantik ilişkilerde en çok söylenen yalanların seni seviyorum; sen benim için çok önemlisin; senden başkasına bakmam; seni ararım gibi ifadelerin olduğu söylenmektedir. Bunlar romantik yalanlar olarak adlandırılmaktadır. Yalan da olsa bu ifadeleri duymak insanları mutlu eder.

Evliliklerde ise daha çok eski ilişkilere ve şimdiki ilişkide yapılan hatalara ilişkin yalanların tercih edildiği üzerinde durulmaktadır. Bunlar baş ağrısı mazeretleri; yapılan alışverişte harcanan miktarın daha az olduğunun söylenmesi gibi durumlardır ve evliliği korumak adına söylendiği iddia edilmektedir.

Kişileri yalan söylemeye iten bazı sebepler vardır. Bunlar arasında dikkat çekme; ceza ya da laf işitmekten kaçma; çıkarlar elde etme; sorumluluktan kurtulma sayılabilir. Örneğin; işe geç kalan bir eleman amirinden laf işitmemek için trafik sıkıştı diyebilir. Kimse tarafından sevilmediğini düşünen biri yalanlar söyleyerek ilgi ve dikkati üstüne toplayabilir. Amacına ulaşmak isteyen birisi çıkarı başkaları hakkında yalan söyleyebilir. Dolayısıyla kendi çıkarlarını ön planda tutan; başkalarını önemsemeyen; fırsatçı; dışa dönük ve girişken kişiler; diğer insanlara oranla daha fazla yalan söylerler.
Yalan söyleme; çocukluktan itibaren kişinin etrafındaki yetişkinleri model alarak; basılı ve görsel yayınların takibiyle öğrenilir. Çocuk kendine yalan söyleyen ebeveynlere; sürekli yalan söyleyen bir arkadaşa sahipse ve sürekli yalanların söylendiği diziler seyrediyorsa yalan söylemenin bir yaşam biçimi haline gelme olasılığı yüksektir.
Yalan söylemek yalnızca ağızdan çıkan sözler ile sınırlı değildir. Hile yapmak; bir insanı dolandırmak da yalan kavramı içinde yer alan tutumlardır. Çünkü hile yapma ve dolandırma yalan söyleyerek gerçekleştirilir.

Bunların dışında kişinin kendisine söylediği ve inandığı yalanlar vardır. Yukarıda bahsedilen yalanlar kısmen ruh sağlığını koruyucu özellikler taşısa da kişinin kendisine yalan söylemesi ve söylediği yalana inanması ruh sağlığında ciddi bir sıkıntı olduğunun göstergesidir. Çünkü bu durumdaki bireyin gerçeklik algısını yitirerek kendi hayal dünyasında yaşamaya başlama riski yüksektir ve psikolojik destek alması gerekmektedir.